Koronavirüs salgını ve işçi sınıfına kölelik yansımaları!

İşçi sınıfı kendi yaşam hakkı için harekete geçmeli ve tabloyu kendi lehine çevirmelidir. İşçi sınıfı, kapitalistlerin krizinin faturasını ödemeyi reddederek, kendi talepleri etrafında tabandan birliğini sağlamalıdır. İtalya, İspanya gibi ülkelerde işçi sınıfı yaşam hakkı için mücadeleye başladılar. Yakın süreçte bunun örnekleri artarak devam edecektir.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 28 Mart 2020
  • 21:35

Koronavirüs salgını nedeniyle dünya olağanüstü bir süreçten geçmektedir. AB sözcüleri salgın hakkında “benzersiz küresel bir kriz” olduğunu ifade ederken, OECD Genel Sekreteri Angel Gurria ise koronavirüs salgınının yarattığı ekonomik şokun şimdiden 2008’de yaşanan finansal krizden daha büyük bir hale geldiğini belirtti. Dünyanın en büyük ekonomilerinin önümüzdeki aylarda resesyona girebileceğini söyledi.

Krizin bir iki aydan daha uzun sürmesi durumunda ortaya çıkacak sonuçların şimdikinden daha ağır olabileceğini söyleyen ekonomistler, 1929 büyük ekonomik buhranının bir  benzerinin yaşanabileceğini vurguluyor: “1929 Dünya Ekonomik Bunalımı veya Büyük Buhran temelde ABD’de borsanın çöküşüne ithaf edilse de dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, toplam üretimin yüzde 40’ın üzerinde ve dünya ticaretinin de yüzde 65 azalmasına neden oldu.” Şu anda havayolları, hizmet sektöründe bazı alt kollar, krizden daha önce global otomotiv sektörü, petrol ve ilgili sektörler zaten çok büyük baskı altında idi. 

Bu tablonun kendisi yakın zamanda işçi ve emekçileri nelerin beklediği konusunda açık bir fikir veriyor. İşçi ve emekçiler zaten yaşanan ekonomik kriz sebebiyle ağır faturalar ödemekteydi. Buna bir de koronavirüs salgının yarattığı tahribatlar da eklenince bunalımın daha da artacağı şimdiden anlaşılmaktadır.

Artan işsizlik rakamları, dayatılan kölece çalışma koşulları ve açlık sınırının bile altında olan sefalet ücreti işçilerin bugünkü durumunu ifade etmektedir. Yaşamları zaten katlanamaz hale gelen işçiler, salgının insan sağlığını tehdit etmesine rağmen üretim alanlarında dip dibe çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Ne olursa olsun kârını düşünen kapitalistler, işçileri ve onlarla birlikte ailelerini tehlikeye atmakta sıkıntı görmüyorlar. İşçiler ise elindeki işi kaybetmemek adına sesini çıkartmıyor, yeri geldiğinde işten atılmak korkusuyla ücretsiz izin dayatmasını kabul etmek zorunda kalıyor. Salgının devam ettiği ve yeni bir boyuta ulaştığında ise yarın gidebilecek bir işlerinin olacağı da şüphelidir. Ekonominin resesyona girmesi ile beraber işçilerin yaşayacağı ağır tablo daha da derinleşecektir. Yüksek boyutlara varan işsizlik, açlık ve esnek çalışma modellerinin yenileri işçi sınıfının çalışma yaşamına yansıyacaktır.

Sendikalar sessizliğini koruyor!

Salgın kapitalist sistemin çürüdüğü ve yozlaştığına dair adeta turnusol kâğıdı görevini üstlendi. Emperyalist ülkelerin virüs karşısında yaşadıkları acizlik, onların aslında kâğıttan kaplan olduklarını bir kez daha gösterdi. Aynı şekilde sendikal bürokratik yapının yaşanan bu durum karşısında sergilediği davranışlara bakıldığında hiçbir hükümlerinin kalmadığı anlaşılmaktadır. Birçok sendika sessizliğini korumakta ısrar ederken, konuşanların ise asıl dertlerinin işçiler olmadığı anlaşılmaktadır. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay “Lütfen işten çıkarmayın” diyerek patronlara ricada bulunmaktadır. Disk Tekstil ise yüzlerce üyesi fabrikalarda çalışmaya devam ederken yaptığı açıklamayla ibretlik bir örek sundu. Sendika yönetiminin ve genel merkez çalışanlarının yaşanan koronavirüs salgınına karşı artık evde çalışmaya başladığını söyleyerek, hiç utanmadan bu davranışın tüm kurumlara örnek olması gerektiğini söylemeyi ihmal etmedi. Bu tür örnekleri daha da çoğaltabiliriz ancak bu kadarı bile yeterli veri sunmaktadır. “En mücadeleci sendika” olma iddiası taşıyanlar ise işçi sınıfının bu duruma karşı ileri taleplerini dillendirmekten öteye gidemediler. Bu konuda atılması gereken adımları atmakta ne kadar da aciz olduklarını gösterdiler.        

Tabloyu değiştirmek işçilerin elinde!

Yaşananlar, kapitalistleri ve onların işçi sınıfı içindeki ajanlarını yine bir araya getirmiş görünüyor. İşçi sınıfı kendi yaşam hakkı için harekete geçmeli ve tabloyu kendi lehine çevirmelidir. İşçi sınıfı, kapitalistlerin koronavirüsten kaynaklı derinleşmesi öngörülen çok yönlü krizinin faturasını ödemeyi reddederek, kendi talepleri etrafında tabandan birliğini sağlamalıdır. İtalya, İspanya gibi ülkelerde işçi sınıfı yaşam hakkı için mücadeleye başladılar. Yakın süreçte bunun örnekleri artarak devam edecektir. İşçi sınıfı ya kriz, savaş ve salgınlarla çalkalanan dünyada büyük bedeller ödemeye devam edecek ya da ortaya koyacağı mücadele ile kendisiyle birlikte tüm insanlığın kurtuluşuna giden yolu açacaktır.

İLİŞKİLİ HABERLER