Hemen her gün TV kanallarında nutuklar atarak emekçileri taciz eden AKP şefi T. Erdoğan, koronavirüs salgını yayılmaya başlayınca sarayına çekildi. Sarayın kalın duvarları ardına sığınarak kendini virüsten koruyan AKP şefi, 30 Mart’ta ikinci defa televizyondan “Millete Sesleniş” konuşması yaptı. Önceki konuşmasında olduğu gibi, bu defa da toplumun sağlığını umursamadığını gösterdi. Sömürü çarkının her koşulda dönmeye devam edeceğini ilan ederek kapitalist sınıflara her koşulda hizmet etmeye devam edeceğini ikrar etti.
Üretimin devam edeceğini ilan eden T. Erdoğan, işçilerin ne sağlığıyla ilgileniyor ne hayatlarını umursuyor. Onu ilgilendiren tek şey rejimin bekasıdır. Bu ise, sömürü çarkının dönmeye devam etmesiyle mümkündür. Bundan dolayı “evde kal” çağrıları devam ederken, fabrikalarda-işletmelerde “üretim devam edecek, ihracat aksamayacak” diye ilan etti.
Beceriksiz, ciddiyetsiz, gelişi güzel yöntemlerle güya salgına karşı mücadele eden iktidar, kısa sürede virüsün tüm ülkeye yayılmasına zemin hazırladı. Bilime düşman zihniyet, salgın döneminde de dinci-gerici söyleme, dini propagandaya devam etti. İşçilerin, emekçilerin ücretsiz izine ayrılması için yapılan çağrılara kulak tıkadı. Sağlık emekçileri için ciddi koruyucu önlemler almıyor. Küçük esnafı kendi haline bıraktı, tarım emekçilerinin varlığından habersiz gibi davrandı. 100 milyar liralık paket açıkladı, ama emekçiler için değil kapitalistler için.
Ülkeyi talan edenler halktan para istiyor
AKP iktidarı koronavirüs salgını ülkeyi kasıp kavururken bile kirli işlerine ara vermedi. Geçen hafta Kanal İstanbul Projesi kapsamında ihale açmaları bunu ispatlıyor. Yerel yönetimleri ele geçirdikleri her yerde “AKP’li burjuvalar” sınıfı yarattılar. TOKİ ile ülkenin dört bir yanını yağmaladılar. Deprem için toplanan 30 milyar doları aşkın vergileri iç ettiler. Özelleştirme adı altında 80 milyar dolar civarında satış yaptılar. İşsizlik sigortasında toplanan parayı defalarca gasp ettiler. Merkez Bankası’nda bulunan “yedek akçe”ye bile el koydular. Her yıl “örtülü ödenek” adı altında milyarları iç etmeye devam ediyorlar. Yandaş müteahhit takımına yüz milyarları bulan ihaleleri altın tepsi de takdim ettiler/ediyorlar…
İşte bu talan düzenin başı T. Erdoğan, utanıp sıkılmadan “dar gelirlilere yardım etme” gerekçesiyle emekçilerden para talep ediyor. “Biz bize yeteriz Türkiyem” adı altında “Milli Dayanışma Kampanyası” başlattıklarını ilan eden AKP şefi, güya “milli birlik” vurgusu da yapıyor. Kampanyaya taktıkları isim de buna göre seçilmiş.
“Riyakarlığın bu kadarına pes” dedirten bu tutum, gerici-faşist zihniyetin iğrençliğini de gözler önüne seriyor. Pek çok ülke salgına karşı mücadele kapsamında büyük meblağlar ayırırken, bunlar halktan para sızdırma derdindeler. Çünkü bir dertleri kokuşmuş saray rejimlerini korumaksa, diğeri de kapitalistlerin sömürü çarkının dönmesini sağlamaktır. Milyonlarca işçinin, emekçinin, yoksulun ve işsizin ödediği/ödeyeceği bedeller ise umurlarında değil.