Korona tecridi fiziki olmalı, yürekte değil

Yolda öksüren birini gördüğümüzde ilk refleksimiz ondan kaçmak olursa, bu, kendi içimize hapsolmaya başlamışız demektir.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 31 Mart 2020
  • 12:35
ikon

Koronavirüs (Covid-19) kelimenin tam anlamıyla tecridi küreselleştirdi. Tecrit şu haliyle sağlık açısından yanlış bir durum değil. Tecride karşı ölüm orucu yapan biri olarak, böyle bir cümle kurmak epeyce tuhaf geliyor insana.

Ama şu an öyle bilimsel bir gerçeklik var ki, sevdiklerimize dahi yaklaşmakta tereddütlüyüz. Çünkü hastalık bizde kuluçka evresinde olabilir, ki virüs kuluçka evresinde de bulaşıyor. Öte yandan, bizim bağışıklık sistemimiz sarıldığımız dostumuz ya da sevdiğimizden daha güçlü olabilir. Bu durumda deyim yerindeyse insani bir refleksle sevdiğimize sarılarak, en kötü ve uç ifadeyle sevdiğimizin katili dahi olabiliriz.

Bu yanıyla fiziki anlamda tecridi, oldukça rahatsız edici olsa bile uygulamak gerekiyor. Fiziki anlamda kişinin tecridi abartması en fazla “komik” görüntülere yol açar. Ama salgının bulaşıcılığı üzerine söylenenleri hafifseyip, eski alışkanlıklarla davranmakla, oldukça “sıcak” ölüler durumuna gelebiliriz.

Tecridin fiziken gerçekleşmesi elbette önemli bir durum. Ama tecrit beyinde ve yürekte gerçekleştiğinde belirleyici olduğu gibi, tehlikeli de.

F tipi hücrelere ilk konulduğumuzda fiziken tecritteydik. Ama yürek olarak yan hücredeki, aynı hapishanedeki yoldaşlar bir yana, kilometrelerce uzaktaki yoldaşlarla bile kucaklaşıyorduk. Bugün tecrit daha da derinleştirilmeye çalışılıyor. Ama hapishanedeki yürekten kucaklaşma hala var. Belirleyici olan da bu.

Koronavirüs hastalığı fiziki tecridi dayatıyor. Ama bunun yürekte ve beyinde tecride kapı aralamasına dahi izin vermemek gerekiyor. Tek cümlede özetlemek gerekirse kendimize hapsolmamak gerekiyor.

Yolda öksüren birini gördüğümüzde ilk refleksimiz ondan kaçmak olursa, bu, kendi içimize hapsolmaya başlamışız demektir. Sadece kendimizi değil onu, yani toplumu gözettiğimizde kötü durumda olan birine birebir yanaşmasak bile, en azından sağlıkçılara haber veririz. Bunun teknik biçimi önemli değil. Sadece hastalık bana bulaşmasın diye kendimize hapsolursak, öksüren birinin bile yanından kaçarız. Ama en azından hastalığın zararını en aza indirelim diye koşullanırsak, kötü durumda olan birine kesinlikle yardımcı oluruz.

Yardımcı olmak kendini feda etmekle karıştırılmasın.

Sağlık açısından zorunlu fiziki tecridin, yüreğimizi ve beynimizi hapsederek, tecrit etmesine izin vermemeliyiz. Evde kalsak bile, saldırılara karşı sosyal medyadan, gerekirse balkonlardan sesimizi yükseltmeliyiz. Korona geçse bile tecridin baki kalacağı bir “önlem” gerçekte intihardır.

Fiziken tecridi abartsak bile, beynimizin ve yüreğimizin tecrit olmasına asla kapı aralamamalıyız. 

Muharrem Kurşun