Her gün işe yarın ne olacağını bilmeden gitmiyor muyuz? Ertesi gün işyerinden çıkışımız verildiğinde elde bir şeyin kalmayacağını bilmiyor muyuz? Medyada ne kadar şaşalı laflar edilse de, devlet-vatan-millet-Sakarya diye nutuk atılsa da, işsiz kaldığımızda bir vatansızdan farksız hale düşmüyor muyuz?
Evet, öyleyiz biz işçiler. Sadece karnımızın doyacağı ve ertesi gün işe dönmemizi sağlayacak kadar ücret alabiliyoruz. Ama öte yandan hepimiz biliyoruz ki, çevirdiğimiz çarklar sayesinde kapitalistlerin kasaları milyar dolarlarla doluyor. Patronlar en iyi evde en iyi arabalarda en iyi şartlarda yaşıyorlar ve geleceklerini garanti altına alacak yatırımları yapıyorlar.
Durum bu iken kapitalistler neden işçileri düşünsün ki?
Bu rekabet ve sömürü sisteminde bize sadece onları daha çok zengin etme “özgürlüğü” tanıyorlar. Her gün bilincimizle oynuyorlar. Ücret farkları ya da geleceksizlik ve işsizlik korkusuyla birbirimize kenetlenmemize engel olmak için her şeyi yapıyorlar. Ama artık takke düştü kel göründü işte. ‘Herkes kendi derdine yansın’ havası var. Milyonlarca işçi her gün gelişmeleri tedirginlikle izliyor, aman birimize bir şey olmasın diye bekliyoruz.
Bugünkü ortam tekrar tekrar göstermiştir ki, bu düzende işçiye ve emekçiye sefalet, ölüm ve yoksulluk var. Ya birleşip mücadele etmek için adım atacağız ya da ürettiğimiz değerlerin altında kalacağız.
Gebze’den bir metal işçisi