“Ücretsiz izin dayatmasına hayır diyebilmek için birleşmeliyiz!”

Bu nedenle emeğimizi sömürerek servet büyütenlerden bizlere destek vermesini beklemek, medet ummak yerine; kendimizin, ailemizin ve toplumumuzun sağlığı için, işçi kıyımına, zorunlu yıllık izin kullanımına, ücretsiz izin dayatmasına hayır diyebilmek için, birleşip bir araya gelmeliyiz.

  • Mücadele postası
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 04 Nisan 2020
  • 21:08
ikon

2019'un Aralık ayında Çin'in Wuhan kentinde başlayan koronavirüs salgını, kısa bir zaman diliminde tüm dünyayı etkisi altına almış bulunuyor. Etkisini gösterdiği ülkelerde yetersiz önlem ve sağlık ekipmanlarından kaynaklı kitlesel vaka ve ölümlere sebep oluyor.

Bildiğimiz üzere geçmişten günümüze dünya genelinde kitlesel ölümlere sebep olan salgınlar yaşanmıştır. Koronavirüs salgını da bunların son örneğidir.

Dönüp baktığımız zaman virüsün en çok etkilediği kesim ise, biz işçi ve emekçileriz. Bizleri bu kadar etkileyen bu virüsün neden ve nasıl ortaya çıktığını ister istemez merak ediyor ve kendimize göre belli komplo teorileri ortaya atıyoruz. Koronavirüsün emperyalist güçlerin kendine rakip olarak gördüğü, gelişmekte olan devletlere karşı ürettiği bir biyolojik silah olduğu, insan sağlığını hiçe sayan kapitalist şirketlerin deneyleri ya da ilaç tekelleri tarafından yayıldığı gibi teoriler ortalıkta dolaşıyor.

Evet, geçmişten günümüze dönüp baktığımız zaman kapitalist devletler, kendi çıkarları için dönem dönem bu tür yollara başvurmuştur. Koronavirüs de bu kirli kâr oyunlarından bir tanesinin sonucu olabilir. Fakat şunu gözden kaçırmamalıyız, bu tür salgınların en çok etkilediği kesim her zaman olduğu gibi biz işçi ve emekçiler oluyoruz.

O yüzden bugün virüs salgınının kim tarafından yayıldığını tartışmaktan çok günümüz koşullarında teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde nasıl oluyor da insanoğlu böyle bir salgın karşısında bu kadar çaresiz kalabiliyor sorusunu tartışmamız gerekir.

Bugün bir çok ülkede artan vakalar karşısında yoğun bakım ünitelerinin, solunum cihazlarının, sağlık personellerinin ve sağlık ekipmanlarının, yetersiz kaldığını görüyoruz. Yanı sıra, eğitime verilen aradan sonra öğrencilerin evlerinde eğitim alabilmeleri için yürürlüğe giren kısa dönemli uzaktan eğitim sisteminin ne kadar işlevsiz olduğuna tanık oluyoruz. Yine eğitim kurumlarında çalışan personellerin ücretsiz izne çıkartılması da gerekli önlem ve hazırlıkların zamanında alınmadığının bir göstergesi.

Günümüzde eğitim ve sağlık alanlarının nasıl kâr amaçlı bir sektör haline dönüştüğü gözler önündedir.

İnsan sağlığını tehdit altına alan koronavirüsün ortaya çıkıp yayılması ile birlikte, üretimin hiç bitmeyen aciliyetini bahane eden patronlar, çalışma alanlarımızda önlem almayarak işçilerin sağlık haklarını hiçe sayıyor.

Tedarikçisi olduğu firmaların üretime ara vermesinin sonucu, fazla stoklama yapamayacağını düşünen firmalar krizi fırsata çevirerek işçi kıyımlarına, zorunlu yıllık izin kullanımına ve ücretsiz izin dayatmasına başvurmaktadırlar.

Salgından özellikle ekonomik yönden en çok etkilenen biz işçi ve emekçileriz. Bu nedenle emeğimizi sömürerek servet büyütenlerden bizlere destek vermesini beklemek, medet ummak yerine; kendimizin, ailemizin ve toplumumuzun sağlığı için, işçi kıyımına, zorunlu yıllık izin kullanımına, ücretsiz izin dayatmasına hayır diyebilmek için, birleşip bir araya gelmeliyiz. Eğer onlar bizleri düşünmüyorsa biz birbirimizi düşünelim.

Gebze’den bir petrokimya işçisi