Modern kölelik: "İzole üretim tesisleri" ve "elektronik pranga"

ÇHD İşçi Komisyonu, salgın fırsatçısı MÜSİAD’ın çalışma kampları projesinin ve MESS’in elektronik pranga uygulamasının modern kölelik uygulamlaarı olduğuna dikkat çekti.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 29 Mayıs 2020
  • 16:51

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İşçi Komisyonu, sermayedarların salgın fırsatçılığına dikkat çeken bir açıklama yaptı. Açıklamada, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) tarafından gündeme getirilen modern kölelik uygulamaları teşhir edildi.

Açıklamada, MÜSİAD’ın Covid-19’un ikinci dalgasında ve her tür  afet – salgın durumunda üretimin devamının sağlanması için “izole üretim tesislerini” kurduğunu duyurması üzerine bu projeyi “modern köle çiftlikleri” kurma olarak nitelendi. 

MESS’in uygulamasına ilişkin de “MESS tarafından bir yazılım firmasına sipariş edilen ve işçilerin fiziksel mesafelenmesini ölçeceği iddia edilen, işçilerin boynuna takılacak elektronik pranga uygulaması da çalışma hayatına sokuluyor” denilen açıklamada şunlar ifade edildi:

“Ucuz emek gücü, güvencesiz çalışma ve örgütsüz işçiler MESS ve MÜSİAD’ın en temel hedefleri durumunda. Mevcut AKP iktidarı da onların bu isteklerini her türlü yasal ve cebri yol ile yerine getiriyor. Anayasa başta olmak üzere çalışma yaşamını ilgilendiren her türlü düzenleme ya eğilip bükülüyor ya da hızlıca sermeyenin isteklerine uygun hale getiriliyor. Bu kapsamda salgın boyunca da üretimin devamı için her türlü hukuki saldırı gerçekleştirildi.

Patronlar Covid-19 salgınının başlamasından bu yana  işçiler ve emekçiler için hiçbir yaşamsal önlemi hayata geçirmedi. ‘Yeter ki çarklar dönsün’ zihniyeti onlarca işçi ve emekçinin; steril olmayan ortamlarda ekipmansız, maskesiz çalışmasına dahi çözüm üretmedi; çalışanların ölümlerine, hastalık geçirmelerine ve risk altında çalışmalarına sebep oldu. Hastaneler, fabrikalar, kargo – posta gibi iş alanları başta olmak üzere bir çok alanda risk altında çalışma ve ölümler devam ediyor hala.

“Salgın sürecinde işçilere ‘Ya Açlık Ya Salgın’ diyen sermaye sınıfı sömürünün azami düzeye çıkarılması, denetim ve baskının perçinlenmesi, esnek çalışmanın yaygınlaştırılması, iş güvencesinin denetimsiz hale getirilmesi ve en başta örgütsüz işçi yığınları yaratılması için bu iki uygulama ile amansız bir saldırı başlatmış olacak. Sermayenin emekçilere vaat ettiği “normal“ işte budur. Başta emek örgütleri olmak üzere tüm demokratik kamuoyunun bu saldırıya karşı ortak mücadele yürütmesi en acil görevlerdendir.”