Koronavirüsün etkilerini ağır şekilde yaşayan Fransa'da, Renault işçileri de çalışmaya zorlanıyor. Üretimin yeniden başlatılmasına karşı işçiler örgütlü bir mücadele yürütüyorlar. Bir Renault işçisiyle hem salgının etkisini hem de ekonomik şartlardan dolayı işçilerin yaşadıkları doğal basıncı ve kapitalist sistemin alternatifi üzerine konuştuk…
İşçilerin virüsün yayılması ve devletin uyguladığı önlemlere bakışı nedir?
İlk başta birçok işçi tehlikenin farkında değildi. İşçiler hükümete ve özellikle Macron’a karşı güvenlerini yitirmişlerdi. Virüsün gerçekten riskli olduğuna inanmıyorlardı, ama bu değişti. Para veya ücretli izinlerini kaybetme korkusuyla, risklere rağmen birçoğu işe dönmeye hazır.
Bir Renault işçisi bu virüs sebebiyle hayatını kaybetti. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Koronavirüsten dolayı Renault Cléon fabrikasında bir bakım işçisi hayatını kaybetti. 56 yaşındaydı. Tüm çalışanlar altüst oldular. Bu ölümcül salgın artık yakınlarımızı ve iş arkadaşlarımızı öldürüyor. Hastalığa fabrikada yakalanıp yakalanmadığını net olarak bilmiyoruz. Emin olduğumuz tek şey, Fransa’daki salgının başından bu yana idarenin aldığı önlemlerin tamamen yetersiz olduğudur. Yönetimin açıkladığı ana önlem el yıkamaktı. Hidroalkolik jel, maske, eldiven yoktu. Ve hepsinden önemlisi de çalışanlar arasında mesafeyi korumak için yeterli alanın olmayışıydı.
16 Mart Pazartesi, tüm fabrika işçileri risk almamak için işyerini terk etmeleri gerektiğini düşünüyordu. Fakat yönetim, tüm üretim sektörlerinde faaliyetlerin sürdürülmesini zorunlu kılıyordu.
Fabrikanın büyük bir bölümünün kapanması için saat 21.30’u beklemek durumunda kalındı (Fransa sermaye hükümetinin resmi açıklamasının yapılmasını kast ediyor). İşyerinde bugün halen onlarca çalışan bulunuyor.
Renault Fransa tesislerinde hala yüzlerce çalışanın işe devam ettiğini biliyoruz. Renault yönetiminin motor ve araba üretimini sürdürmek için işçilerin tümünü risk almak zorunda bırakması tahammül edilemez bir durum. Bu, zorunlu sağlık kurallarını hiçe sayarak ne pahasına olursa olsun üretmek dışında hiçbir anlama gelmemektedir.
Bu dönemde fabrikalardaki süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin çalıştığınız fabrikada hatlar durdu mu?
Malzeme eksikliğinden dolayı, Flins’de üretim bantları 16 Mart’tan beri durmuştur. Fakat yönetim bazı alt sektörleri yeniden faal hale sokmaya çalışıyor.
Bazı işkollarında çalışma saatlerinin 60 saate çıkarılması düşünülüyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Macron’un ulusal birlikten bahsetmesi saçmalıktır, çünkü sınıf mücadelesi hiç ara verilmeden sürdürülür. Ücretlerimizi düşürmek ve mesai saatlerimizi artırmak için patronlar Covid-19’dan istifade ediyorlar.
Koronavirüse bağlanan bir ekonomik kriz ve devletlerin şirketlere destek vereceğine dair vaatleri söz konusu. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evet, patronların çıkarlarını korumak için hükümetler elinden geleni yapacaklar. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OCDE) “şirketlere yardımcı olmak için” 5 trilyon dolar ödeyecek. Bu devasa miktardaki kamu parası, sonuç olarak 2008’de olduğu gibi, emekçiler, işsizler ve emekliler tarafından ödenecektir. Koronavirüs sonrası döneme hazırlanmamız gerekiyor. Çünkü mücadele etmenin bir yolunu bulmazsak, bu ekonomik kriz, işçi sınıfı için bir felaket olacaktır.
Bir işsizlik kaygısı var bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
İşsizlik oranında bir patlama yaşanacağı kesin. Ekonominin birçok sektörü kapanmak üzere, tüketim ve siparişler (turizm dışında) serbest düşüşte. Evet, işçiler hayat koşularının muazzam düşüşüne tanık olacak. Somut olarak fabrikalardaki 1.200 geçici işçi arkadaşımız işsiz kaldı.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu kriz kapitalist sistemi sarsacak. Uzay yörüngesine füze gönderebilen, muazzam teknik araçlarıyla savaşlar açabilen ama sağlık çalışanlarını korumak için maske bile sağlayamayan bu sistemden ebediyen kurtulmak için işçilerin devrimci bir parti inşa etmesini umarım. Komünizm her zamankinden daha yakın!
Kızıl Bayrak / Paris