Koronavirüs tüm dünyaya hızlı bir şekilde yayılıyor. Türkiye’de sermaye devleti koronavirüs salgınına karşı birtakım önlemler alsa da uzmanlar bu önlemlerin yeterli olmadığını sık sık vurguluyorlar. Alınan önlemler ise büyük oranda sermayeye hizmet edecek şekilde düzenleniyor. İşçi ve emekçiler koronavirüs karşısında tamamen sermayenin insafına terk edilmiş durumda.
Uzmanlar salgının yayılmasını önlemek için sokağa çıkılmamasının önemini sık sık vurguluyor. Pek çok işçi ve emekçi yeterli önlemler alınmadan iş yerlerinde çalışmak zorunda kalıyor. Ayrıca salgın sebebiyle işten atmalar, ücretsiz izinler yaygınlaşıyor. İşçi ve emekçiler için gerekli bütçenin ayrılması yerine sermayeye bütçe ayırmayı tercih eden iktidarın pervasızlığı ise devam ediyor. Bu tabloda koronavirüs salgınından en çok kadınların etkilendiğini söylemek ise yanlış olmayacaktır.
Yetersiz önlemlerin çözümü(!): “İkna kahramanları” kadınlar
Başka pek çok konuda olduğu gibi kadınları can kurtaran simidi olarak gören iktidar salgına dair önlemler konusunda da sorumluluğu kadınların üzerine yıkma yolunu tercih etmektedir. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca herkesin kendi OHAL’ini ilan edebileceğini söylediği açıklamasında tedbirler konusunda kadınların “ikna kahramanları” olduğunu ifade etti. İşçi ve emekçileri kendi kaderlerine terk etmeyi seçen iktidar, kadınların omuzlarına sorumluluğu yıkarak işin içinden sıyrılmaya ve “Evde kal” kampanyasının iki yüzlülüğünün üzerini örtmeye çalışmaktadır.
Temizlik, yemek, çocuk-yaşlı ve hasta bakımı gibi “ev-aile” ile ilgili işleri kadınların omuzlarına yükleyen sermaye iktidarı “evde kal”manın gereklerini yerine getirmesi konusunda sorumluluğu kadınlara vermektedir. Bunu da kadınlara “kahramanlık” payesi vererek süslemektedir. Tıpkı “anaların kutsal olması” gibi şimdi de kadınlar koronavirüs karşısında “kahraman” ilan edilmektedir. Böylece evde kalan 65 yaş üstü bireylerin ve evde kalamayıp çalışmak zorunda olan diğer aile üyelerinin salgından korunması için gerekli önlemlerin alınması, dışarı çıkmalarının elden geldiğince sınırlandırılması gibi konularda kadınlar sorumlu ilan edilmektedir.
Bu yükümlülükler kadınların sırtında olan ev ve hasta-çocuk-yaşlı bakımı işlerini kat kat arttırmaktadır. Ayrıca evde geçirilen zamanın ve salgından kaynaklı ekonomik sorunların arttığı bu günlerde kadınların en çok maruz kaldığı şiddet türlerinden bir tanesi olan “ev içi şiddet”in de artma tehlikesi olduğu ortadadır. Nitekim polis kayıtlarına göre salgın başladığından beri Çin’de ev içi şiddet vakalarının üç katına çıktığı belirtilmektedir.
Kadınlar “af düzenlemesi” ile tehlike altında
İşçi ve emekçi kadınlar iktidarın gündeminde olan “af düzenlemesi” ile de büyük bir tehlike ile karşı karşı kalmaktadır. İktidar tarafından önerilen düzenleme hayata geçerse siyasi tutsaklar, gazeteciler vb. kapsam dışı kalırken katiller, çete-mafya liderleri ve tecavüzcüler serbest kalabilecek.
Kadına yönelik şiddeti ve kadına yönelik cinsel suçları yaptıkları açıklamalar ve uygulamalarla adeta teşvik eden AKP iktidarı af düzenlemesi ile kadın düşmanı politikalarını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Kadınların sokaklarda verdiği mücadelenin koronavirüs salgını sebebiyle geri çekileceğinin hesabını yapan iktidar adeta fırsatçı bir yaklaşımla ortaçağ artığı zihniyetle tecavüzcülere af getirmeye çalışmaktadır.
Kadınlar işyerlerinde güvencesiz ve tehlikede
“İkna kahramanları” ilan edilen kadınlar bir yandan da işyerlerinde tehlike altında çalışmaktadırlar. Kadınların yoğun olarak çalıştığı tekstil, gıda gibi sektörlerde üretim devam ederken, fabrikalardan salgına karşı alınan yetersiz önlemler yansımakta. Bir yandan da çalışmak zorunda olan pek çok kadın okulların tatil olması sebebi ile çocuklarına bakacak birisini bulma sorunuyla yüz yüzedir. Ücretli izin kullanma konusunda zorluklar yaşamaktadır.
Kesintisiz bir şekilde çalışmak zorunda kalan sağlık çalışanlarının arasında kadın çalışanlar önemli bir yer tutmaktadır. Erkek sağlık çalışanlarının da yaşadığı yetersiz ekipman vb. sorunlara ek olarak kadın sağlık çalışanları çocuk bakımı konusunda ekstra sorunlarla karşılaşmaktadır.
Her kriz döneminde olduğu gibi koronavirüsün ekonomide yarattığı etkileri atlatmak hatta fırsata çevirmek için çeşitli yollar arayan patronlar, kendileri için AKP iktidarı tarafından ayrılan bütçeyi yeterli bulmayıp pek çok işyerinde işten atma, ücretsiz izin gibi saldırıları devreye sokmaktadır. Her kriz döneminde olduğu gibi “korona krizi”nde de ilk kapının önüne konulanlar kadın işçiler olmaktadır.
Taleplerimiz için mücadele edelim!
İşçi ve emekçi kadınlar koronavirüse yakalanma tehlikesinin yanında daha pek çok sorunla boğuşmaktadırlar. Koronavirüs tehlikesi ve iktidarın saldırıları karşısında işçi ve emekçi kadınlar işten atmaların yasaklanması, zorunlu sektörler dışında tüm çalışanlara yıllık izinlerinin haricinde ücretli izin verilmesi, sağlık hizmetinin tamamen ücretsiz hale getirilmesi gibi tüm işçi sınıfını kesen talepler uğruna mücadele etmenin yanı sıra kendi özgün taleplerini de yükseltmelidirler:
- Ev içi sorumluluklar kadınların sırtına yüklenen bir yük olmaktan çıkmalı. Hasta-çocuk-yaşlı bakımı için devlet her türlü önlemi almalıdır.
- Ev içi şiddetin önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
- Sağlık vb. alanlarda çalışan kadınlar için kadın sağlığına ve hijyene yönelik ek önlemler alınmalıdır.
- Af düzenlemesi cinsel suçları işleyenleri kapsamayacak şekilde düzenlenmelidir.