İşçi sınıfı talepleri için kenetlenmeli, mücadeleyi yükseltmelidir!

İçinden geçtiğimiz şu kritik günlerde, fabrikalarda örgütlenmek ve mücadele için daha güçlü adımlar atmak, 'her şartta üretim devam edecek' söylemiyle sınıf düşmanı tutumlarını açıkça ortaya koyanlara verilecek en güçlü yanıt olacaktır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 14 Nisan 2020
  • 17:05

Salgın işçi ve emekçileri tehdit etmeye devam ediyor. Fabrikalarda alınan göstermelik önlemler, her geçen gün vaka sayısının artmasını engellemiyor. Sermayenin gözü dönmüş kâr hırsı nedeniyle her gün milyonlarca işçi fabrikalarda ölümle burun buruna geliyor. Toplum sağlığını hiçe sayan sermaye düzeni, AKP iktidarı eliyle salgın sürecini de fırsata çevirmeye çalışıyor.

Salgın vakasının ortaya çıktığı ilk andan itibaren atılan tüm adımlar, patronların ihtiyaçları çerçevesinde şekillendi. İlan edilen ekonomi paketleri; başta işsizlik fonu olmak üzere çeşitli fonların ve devlet bütçesinin sermayenin yağmasına sınırsızca açılması şeklinde hayat buldu. Yine bu süreçte, işçi sınıfının çalışma koşullarını ağırlaştıran hükümler 'fırsat bu fırsat' diyerek hayata geçirildi. 'İşten çıkartmaları yasaklıyoruz' söyleminin altından ücretsiz izin uygulamasının yasalaşması çıktı vb... Kısaca atılan her adımda işçi düşmanı politikalar hayata geçirilirken, burjuva medyanın aktif desteği ile algı yaratma ve bilinçleri bulandırma temel bir araç olarak kullanıldı. Her adımını siyasal rant uğruna atan AKP iktidarı, salgın sürecini de zayıflayan tablosunu onarabileceği bir fırsata çevirmeye çalışıyor. 

Ancak mızrak çuvala sığmıyor. Attıkları her adımda biraz daha teşhir oluyorlar. İşçi ve emekçilerin yakıcı taleplerini görmezden gelenlerin 'dostlar alışverişte görsün' adımları her fırsatta rezilliklerini ortaya koyuyor. En son ilan edilen iki günlük sokağa çıkma yasağı tam da böyle oldu. Yasağın açıklanışı, iki saat kala ilan edilmesi ve toplumda yarattığı algı sonucu ortaya çıkanlar, AKP'nin göstermelik adımlarının yeni bir örneği olduğu gibi toplumun sağlığını hiçe saydığının göstergesi olarak kayda geçti.

***

Günlerdir birçok fabrikadan işçilerin öne çıkan yakıcı ve acil talepleri var. Bunları görmezden gelen AKP ve sermayedarlar, ilan ettikleri sokağa çıkma yasağının ardından işçileri tekrar fabrikalara gönderdiler.

Salgın sürecinde bir kez daha ortaya çıkan gerçek şu; sermaye düzeni ve onların partileri, işçi sınıfı ve emekçilerin hiçbir sorununu çözmezler, çözemezler. Onların sömürü ve kâr üzerine kurulu düzenleri, toplumsal ihtiyaçları, salgın sürecinde ortaya çıkan acil ve yakıcı talepleri umursamaz. Bu bir sınıf mücadelesidir ve bir tarafın kazanımı diğerinin kaybetmesi anlamına gelir. Yaşamdaki en ufak sorundan en büyüğüne kadar, bu iki sınıf açık ya da örtülü hep bir çarpışma içindedir. Hiçbir zaman uzlaşamaz. Örneğin, işçilerin daha yüksek ücret alması, sermayedarların kârının düşmesi anlamına gelir. Ya da, işçilerin sağlığını düşünerek ücretli izin verilmesi; işçi sınıfı için olması gereken, patronlar için ise hem çarklarının durması hem de maliyetlerinin artması anlamına gelir. Bu iki sınıfın uzlaşmaz çıkarlarını sayısız örnekle çoğaltabiliriz. Amacımız liste yapmak değil, bugün salgın sürecinde iktidar dümeninde oturanların, açık bir burjuva sınıf bilinciyle dayattıkları saldırıları vurgulamaktır.

***

Uzlaşmaz sınıf çelişkilerininin varlığı koşullarında işçi sınıfı, kendi sınıf çıkarlarını, taleplerini ancak mücadele ile kazanabilir. Ücretli izin hakkının kullanımı, şu ana kadar sınırlı birtakım örneklerin de gösterdiği gibi, ancak fabrikalarda üretimden gelen gücün kullanılması sayesinde olanaklı olabilmiştir. Bu temel gerçeği bir an bile akıldan çıkartmadan, riskin her geçen gün arttığı şu günlerde fabrikalardan, sanayi havzalarından mücadeleyi yükseltmek acil bir ihtiyaç olarak kendini dayatmaktadır. Ekonomik, sosyal yıkım saldırılarının, toplum sağlığını hiçe sayan uygulamaların önüne ancak böyle geçilebilir.

Mücadele etmek ancak örgütlü olabilmekle mümkün. Tepeden tırnağa örgütlenmiş bir burjuva sınıf iktidarı karşısında işçi sınıfı ancak örgütlenerek kendini koruyabilir, taleplerini kazanabilir. Burjuva partileriyle, medyasıyla, şu sıralar açık bir tutumla sermayenin yanında saf tutan sendikal bürokrasiyle baş edebilmenin yolu; işçi sınıfının sınıf bilinci ile hareket etmesinden ve üretimden gelen gücünün farkına varabilmesinden geçmektedir.

İçinden geçtiğimiz şu kritik günlerde, fabrikalarda örgütlenmek ve mücadele için daha güçlü adımlar atmak, “her şartta üretim devam edecek” söylemiyle sınıf düşmanı tutumlarını açıkça ortaya koyanlara verilecek en güçlü yanıt olacaktır. İşçi sınıfı talepleri için kenetlenmeli, mücadeleyi yükseltmelidir.

İLİŞKİLİ HABERLER