Pandemi sürecinde Gebze’deki fabrikalar...

Türkiye sanayisinin önemli bölgelerinden olan Gebze’de vaka sayısı Türkiye ortalamasının üzerinde. Kocaeli’yi de kapsayacak şekilde baktığımızda, Nisan ayına kadar resmi rakamlara göre 234 kişi koronavirüsten kaynaklı hayatını kaybetti.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 02 Haziran 2020
  • 08:14

Covid-19 pandemisinin dünya üzerinde yarattığı tahribatın tüm yükünü işçi ve emekçiler çekiyor. Zira, sermayenin kâr hırsı üzerine kurulu olan kapitalist sistemde bütün planlamalar sermayeyi kurtarmak üzerinden gelişiyor.

Türkiye sanayisinin önemli bölgelerinden olan Gebze’de vaka sayısı Türkiye ortalamasının üzerinde. Kocaeli’yi de kapsayacak şekilde baktığımızda, Nisan ayına kadar resmi rakamlara göre 234 kişi koronavirüsten kaynaklı hayatını kaybetti. Son dönemde Kocaeli Sanayi Odası ve Sağlık Bakanlığı tarafından ortak bir birim kurularak Gebze’deki sanayii bölgelerinde çalışan bütün işçilere test yapmak için çalışmalara başlandı. Çalışmadan yansıyan son veriler şu şekilde yansıdı:

“Kurulan test merkezinde fabrikalarda bugüne kadar 29 bin 323 test yapıldı. Bu testler sonucunda 95 pozitif vaka tespit edildi. 314 firma taramadan geçerken 45 firmada ise pozitif vaka tespit edildi.”

Test çalışmalarının halen sürdüğü Gebze’de bu veriler bile durumun işçiler açısından vahametini ortaya koyuyor. Ayrıca bunlar sadece tespit edilebilmiş tekil veriler, vaka çıkan yerlerde temaslı işçiler ya da fabrikada üretimle ilgili neler yapıldığı ise muamma. Diğer yandan salgın süreciyle fabrikalarda üretimin düşmesi, çoğu fabrikada ya işten atmalara yol açtı ya da işten atma tehdidini arttırdı.

Bunun dışında, Kocaeli’de valiliğin yer yer çıkarttığı genelgeler hükümet ve sermaye iş birliğini gözler önüne sermekte. Pandemi sürecinde üretimin durmasının yasaklanması, sonrasında oluşan tepkilerle geri çekilse de niyet belliydi. Kronik rahatsızlığı olan işçilere ücretli izin verilmesinin yasaklanması ve bunun güvenlik tedbirleri kapsamında yansıtılması ise ayrı bir trajikomedi örneği oldu.

Başta da dediğimiz gibi, Gebze Türkiye’nin en büyük sanayi bölgelerinden biridir. Dolayısıyla salgından kaynaklı işten atmalar, üretim baskısı, hak gaspları birçok fabrikadan somut olarak yansımaktadır.

Petrokimya ve gıda sektöründe yaşananlar...

Gebze’de petrokimya sektöründe iki fabrikada toplu işten atmalar yaşandı. Bunlardan biri Gebze Taysad’da yaklaşık 5 fabrikasıyla büyük bir sömürü merkezi olan Farplas. Farplas’ta işten atmaların yasaklanmasından hemen önce 85 civarında, iki ayını doldurmamış işçiler işten atıldı. Bu, hem kalan işçiler için bir sopa görevi gördü hem de atılan işçiler güvencesiz bir biçimde ortada bırakılmış oldu. Diğer yandan, işten atmalardan hemen sonra Farplas’ta virüs vakaları artmaya başladı. Üretim durdurulmadı, sadece vaka çıkan bölümlerdeki işçiler izine çıkarıldı. Kalan işçilere 12 saat çalışma dayatılarak üretim devam ettirildi. “Kalan sağlar bizimdir” mantığıyla, yüzlerce işçinin ağır çalışma koşullarına hastalık riski de eklemiş oldu. Öte yandan, ses çıkaran işçiler ise işten atılma tehdidiyle karşı karşıya kaldı. İzine gönderilen işçiler ise kısa çalışma ödeneği ile izine çıkarıldı, işsizlik ödeneği burada da patronların imdadına yetişti. Diğer yandan, Gebze Plastikçiler Sanayi Sitesi’nde bulunan Trelleborg’ta da toplu işten atmalar yaşandı. Yakın zamanda sözleşme sürecini 43 gün grev yaparak sonuçlandıran Trelleborg’ta, işten atma saldırısına karşı Petrol İş Gebze şubesi hiçbir adımatmadı. Trelleborg’ta da Farplas’ta olduğu gibi işten atma sonrası birçok işçide virüs tespit edildi, hatta fabrika baştemsilcisi ve Petrol İş Gebze şube başkan yardımcısı da 14 gün karantinaya alındı. Sonrasında, üretim baskısının devam etmesi Trelleborg’ta vaka sayısını 30’lara çıkarttı. Sayının giderek artması sonucu işçilere 2 hafta izin verildi. Bu iznin yarısı da işçilerin yıllık izinlerinden gasp edilmiş oldu. Gebze plastikçilerde bulunan Roma Plastik’te de salgın sürecinde daralma bahanesiyle 160 işçinin işine son verildi. 200 işçinin daha çıkartılacağı işçilere söylendi. İşten atmaların ardından Roma Plastik’te vaka tespit edilen işçiler oldu. Vaka sonrası aynı süreç burada da işledi, üretim devam etti, diğer yandan sadece vaka çıkan işçinin servisi eve gönderildi. Açıkçası, hiçbir mantığı olmayan bu önlemin sadece göstermelik olduğu ortada.

Taysad’da bulunan Novares fabrikasında sözleşme süreci devam ederken, sermaye iktidarının keyfi olarak dondurduğu sendikal haklar nedeniyle görüşmeler ertelenmiş oldu. İdari maddelerin konuşulduğu Novares’te patronun salgını fırsata çevireceği şimdiden ayan beyan ortadadır. Son yapılan gayrı resmi görüşmede patronun rahat tavırları bunu göstermektedir. Yine kısa çalışma ödeneği kapsamında Novares işçileri de 2 hafta izine çıkmıştı.

Gebze’de toplu işten çıkarmaların yanı sıra çeşitli fabrikalarda tekil işten atmalar da yaşanıyor. Kiminde daralma deniyor, kiminde ücretsiz izin dayatmasını kabul etmeyen işçilere kapı gösteriliyor. 25/2 maddesi patronların imdadına yetişiyor. Kısa çalışma ödeneği ise işçileri daha fazla kredi ve borca yönlendiriyor.

Bu süreçte gıda firmalarında zorunlu işkolu olmasından kaynaklı üretim devam ediyor. Fakat buralarda alınan rutin önlemler salgının önüne geçmiyor. Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde (GOSB) bulunan Tayaş Gıda’da iki işçide vaka tespit edildi ve sadece bu iki işçi karantinaya alındı. Yüzlerce işçinin çalıştığı alanda işçilerin tedirginliği sürüyor. Burada kısa çalışma ödeneği işçileri ekonomik olarak zora sokuyor. Yine GOSB’da bulunan Ülker’de, 49 yaşında olan Hakan Yaman isimli işçi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Gıda sektöründe çalışan fabrikalarda üretimin sürmesi zorunlu olsa da çalışma şartlarının ağırlığı, gece vardiyalarının devamlılığı işçilerde ciddi halsizlikler yaratarak virüsün kolayca bulaşmasının ve yayılmasının zeminini hazırlıyor. Çalışma saatlerinin aynı kalması, fazla mesailerin devam etmesi gıda işçileri için riski arttırıyor.

Metal sektöründe de hak gaspları devam etti

Metal sektöründeki fabrikaların çoğunluğunda da virüs tespit edildi. Virüs tespit edilen fabrikalarda diğer sektörlerde yaşanan hak gasplarının benzerleri yaşandı. Yıllık izin gaspı, sosyal hakların gasp edilmesi, kısa çalışma adı altında işsizlik fonunun yağmalanması vb… Açıkçası her sektörde olduğu gibi metal sektöründe de sermaye sürecin ağır yükünü işçilere kesmeye devam etti. Gebze Taysad’ta bulunan ve Birleşik Metal-İş’te örgütlü olan Cengiz Makina’da vaka tespit edilmesinin ardından işçiler iki hafta iş durdurdu. Bu iki haftanın yarısı yıllık izinlerden diğer yarısı ise kısa çalışma ödeneğinden kesildi. Yine Birleşik Metal-İş üyesi İnform’da vaka sayısı 20’yi geçti, Fontana Kalıp’ta da vaka tespit edildi.

Türk Metal’de örgütlü olan Autoliv’de yakın zamanda vaka tespit edildi, işçilere net bilgi verilmeden izne çıkarıldı. Nasıl test olunacağı ya da ne yapılacağı hakkında ne sendika ne yönetim bir açıklama yaptı. Sonrasında kendi imkânlarıyla test olan işçiler, daha karantina süresi dolmadan üretime çağrıldı. Bunlar olurken Autoliv’de yetkili Türk Metal sendikası sadece izledi. Birleşik Metal-İş 2 nolu şubenin örgütlü olduğu Yücel Boru’da vaka tespit edilmesinin ardından işçiler 1 haftalık izne ayrıldı. İkinci haftada patronun baskısıyla üretim tekrar başladı. Açıkçası karantina süresi dahi tanınmadı işçilere.

Gebze’de tek ses getiren fabrika Sarkuysan oldu. İlk vaka sonrası işçiler çalışmadan kaçınma haklarını kullanmak için fiili bir adım attı. Yönetimin bu adıma işten atma tehditliyle karşılamasına Sarkuysan işçileri üretimden gelen güçlerini kullanarak cevap verdi. Bunu yaparak hem yönetime geri adım attırdı hem de sendika şubesini harekete geçirdi. Sarkuysan’da yaşanan bu gelişme, işçilerin kendiliğinden patlayan öfkesini yansıtsa da yaşanılanlar işçi sınıfına yol gösterici bir deneyim bıraktı. Fakat önemli olan bu tip süreçleri sınıf bilinciyle kuşanan bir anlayışı oturtarak örgütlü bir şekilde yapmak ve süreklileştirmektir. Bunun eksikliğinden kaynaklı, Sarkuysan’da üretim başladıktan 2 hafta sonra yeni bir vaka tespit edilmesine rağmen aynı tepki verilemedi.

Gebze’de son yapılan araştırmalara göre salgın hızla yayılmaya devam ediyor. Gebze’de her 3 kişiden biri işçi ve sosyal güvenceleri yok. Diğer yandan, aldığı yoğun göç nedeniyle aşırı kalabalık bir kent. Bu haliyle, yaşam şartları işçi ve emekçiler adına daha da zorlaşıyor. Daracık bir bölgeye sıkıştırılan milyonlar Türkiye’nin can damarını ayakta tutuyor. Sayılı zenginler sermayelerine kâr katarken işçiler sefalet şartlarında yaşıyor.

Bugün sermaye iktidarı “normalleşme planı”nı hayata geçirirken, işçinin “normali” iş cinayetleri, ağır çalışma koşulları, düşük ücretler olmaya devam ediyor. Buna karşı işçi sınıfının gelecek ve onur mücadelesini yükseltmekten başka bir çıkış yolu bulunmuyor.

Gebze’den sınıf devrimcileri