Koronavirüs dünyayı etkiledi-etkiliyor ama daha ağır bir şekilde emekçileri etkiliyor. Türkiye’de burjuvazi ve onun hizmetçisi AKP-MHP iktidarı salgının faturasını işçilere kesiyor. Patronlara ise işçilerin hayal edemeyecekleri miktarlarda paralar aktarıyor. Hatta vergilerini de siliyor, “Biz bize yeteriz” kampanyasına bağış yapan patronların vergilerini siliyor, emekçilerden ise vergi almaya devam ediyor.
Biz işçilerin paraları olan işsizlik fonu da patronlara aktarılıyor. Bizden kesilen paralar bizi sömürenlere geri gidiyor. Oysa salgınla burun buruna olan biziz. Ücretsiz izine çıkarılan, kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılan emekçiler, yaşamlarında ciddi sarsıntılar yaratacak ücret kaybına uğruyor. Açıkladıkları sefalet ücretlerini dahi vermiyorlar. Ücretsiz izine çıkarılanlara 500 lira civarında gülünç bir para veriyorlar. Bilim insanları salgının daha durulmadığını söylemelerine rağmen, sarayda sefahat sürenler buna kulak asmıyor. Salgın sürecini sermayenin hizmetindeki AKP-MHP rejimi yönetiyor bilim kurulu değil.
Öte yandan ücretsiz izin veya kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işletmelerde kayıp olduğu zaman patronlar, zamanın acısını çıkarmak için işçileri azgınca çalışma temposuna zorluyorlar. Benim çalıştığım fabrikada da aynı durum var. Fabrika kısa çalışma ödeneğinden yararlanınca iş yükü çok arttı. Üstelik fabrikanın bir kısmı kısa çalışma ödeneğinden yararlanırken bir kısmı çalışıyor. Bunu dönüşümlü olarak yapıyorlar. Bundan dolayı üretim baskısı arttı. Yemeklerin miktarı dahi azaltıldı. Bağışıklık önemli deniyor ama fabrikalarda kötü yemekler çıkmaya devam ediyor. Yemekhanede ise sıra var zaten kısa olan mola saati sıra beklemekle geçiyor. Üstelik “sosyal mesafe’’ diye bir şey de yok. Maske takın deniyor ama işçilerin bir maratoncu gibi çalıştırıldığı fabrikada bu mümkün değil. Üstelik günlük bir adet maske veriliyor.
Tüm bu sorunlara ancak biz işçiler emekçiler çözüm üretebiliriz. Bizleri yönetenler bizden üstün değiller, sadece üretim araçlarına sahipler. Üretim araçlarına biz işçiler kolektif bir şekilde sahip olursak her şey tersine döner ve bizlerin sırtından büyük kazançlar sağlayan asalaklar ortadan kalkar. Örgütlenir mücadele edersek, stressiz, temposuz, insan gibi çalışma ve yaşam koşullarına kavuşabiliriz.
Çerkezköy’den bir metal işçisi