Batı, Rusya’yı adeta nükleer “seçeneğe” zorluyor

Batı'nın Ukrayna'ya yönelik askeri desteği ve savaş ateşine sürekli benzin dökmesi Putin yönetiminin tepkisini sertleştirirken, Rusya ile NATO arasında nükleer bir çatışma ihtimali uluslararası alanda endişeleri artırıyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 18 Eylül 2024
  • 14:30

Batının Ukrayna’ya Rusya’nın içlerine ulaşan menzile sahip füzeleri tedarik edip kullanmasına izin vermesi, Rusya’yı yeni önlemler almaya zorluyor.

İngiltere ve Fransa sözü geçen füzeleri tedarik etmede iştahlı görünüyor. ABD’den bu minvalde henüz bir açıklama yok. Ancak, “Ukrayna’nın kendisini savunma hakkı var” diye sık sık açıklama yaparak savaş ateşine benzin dökmeye devam ediyor. 

Batının tehditlerine karşı üst perdeden cevap Putin’den geldi: “Bu, NATO’nun Rusya’ya savaş açması demektir. Nükleer seçenekte dahil, kendimizi savunmak için önlem alacağız.”  

Kimi analistlere göre Putin, nükleer seçeneğe zorlanıyor ve ciddi olarak nükleer silah kullanma seçeneğini düşünüyor.  

Konunun uzmanları, “Batı'nın Ukrayna'nın Rusya saldırısını desteklemeden önce Putin'in uyarılarının ciddi olduğunu ve blöf yapmadığını göz önünde bulundurması gerektiğini” belirtiyorlar.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'ya Batı'dan gelen uzun menzilli silahların kullanımına izin verilmesinin NATO ülkeleriyle “doğrudan bir savaş" anlamına geleceğini belirterek, Batı'yı olabilecek en sert bir dille uyardı. Bu açıklama, Putin’in şimdiye kadarki en açık ve en sert “tehditlerinden” biri olarak değerlendiriliyor. 

Rusya altı İngiliz diplomatını sınır dışı ederek ilk tepkisini diplomatik arenada verdi. Putin, Ukrayna’nın Batı’dan aldığı silahları Rusya'nın derinliklerine saldırmak için kullanması halinde, bunun NATO'nun savaşa dahil olması anlamına geleceğini belirtti. 

Bu uyarı, Ukrayna'ya sağlanan askeri yardımın boyutlarının genişletilmesi ve uzun menzilli silahların kullanılmasına yönelik kararlar almanın tartışılmasına tepki olarak gündeme geldi. Putin, St. Petersburg'da yaptığı konuşmada bu durumu, NATO ve Rusya arasındaki gerilimi artıracak bir gelişme olarak değerlendirdi. Kremlin Sözcüsü de Putin'in sözlerinin son derece açık, net ve önemli olduğunu belirterek, bu uyarıların ciddiyetine dikkat çekti. Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzya ise Batı’nın Ukrayna’ya uzun menzilli silah desteğini artırması halinde, NATO’nun nükleer bir güçle savaşa girmiş olacağını belirtti.

Beyaz Saray'dan gelen açıklamalarda ise Putin'in tehditlerinin ciddiye alındığı, ancak bu tür açıklamaların yeni olmadığı söylendi. ABD, NATO’nun doğrudan bir çatışmaya girmesinden kaçınarak Ukrayna’ya desteğini sürdürmeye devam ediyor. Daha etkili ve daha uzun menzilli silahlar vererek ise gerilimi adım adım tırmandırıyor.

Diplomatik gerilim

Putin’in açıklamalarının ardından, İngiltere ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerde gerilim tırmandı. Moskova, altı İngiliz diplomatı sınır dışı ettiğini açıkladı. Bu adım, Rusya’nın Londra ile olan ilişkilerini daha da gerdi. 

İngiltere, Ukrayna savaşında Rusya’ya karşı en saldırgan en küstah tutum alan devletlerden biri olarak ön plana çıkıyor. Bundan dolayı halen Batı'daki en "Rus düşmanı" devletlerden biri olarak nitelendiriliyor.

İngiltere'nin geçen yıl Ukrayna'ya sağladığı Storm Shadow füzeleri de Moskova tarafından doğrudan tehdit olarak algılanmıştı.

İngiliz diplomatların sınır dışı edilmesi, casusluk ve sabotaj suçlamalarıyla ilişkilendirilse de nedeni açık: Her iki ülke daha önce de karşılıklı sınır dışı etmelerle diplomatik gerilim yaşamışlardı.

Dayanma gücü

Putin'in son dönemde verdiği mesajlardan biri de Rusya'nın uzun vadeli bir savaşa dayanabilecek demografik ve ekonomik kaynaklara sahip olduğu yönündeydi. 

Ancak Batı'nın Ukrayna'ya sağladığı askeri yardımlar karşısında Rusya’nın daha sert adımlar atma ihtimali de gündemde. 

Putin, Ukrayna’nın Batı’nın desteğini zamanla kaybedeceğini ve insan gücü konusunda zayıflayacağını öngörüyor.

Rusya’nın, Batı’ya karşı nükleer gücünü sık sık gündeme getirmesi, çatışmanın büyümesi durumunda Rusya'nın nasıl bir karşılık verebileceği konusunda ciddi endişeler doğuruyor. 

Putin, NATO ile doğrudan bir savaştan yana olmasa da Batı adeta bunu dayatıyor. 

Batı Ukrayna’ya sağladığı desteği artırırken Rusya’nın dayanma gücünü test ediyor, sinir uçlarıyla oynuyor. Rusya’nın tepkisini çok tetiklemeden adım adım ilerlemeyi öngörüyor. Farklı silah sistemlerinin ayrı ayrı ve aşamalı olarak gönderilmesi, Rusya’nın tepkisini “aza indirme taktiği” olarak değerlendiriliyor.

Ancak Putin, bu “yardımlara” rağmen Rusya’nın uzun vadede Batı’dan daha dayanıklı olduğu inancında. Rusya'nın ekonomik ve askeri kaynaklarının uzun süre dayanabileceğini belirten Putin, Ukrayna’nın ve Batılı müttefiklerinin er ya da geç zayıflayacağını var sayıyor.  

Bu strateji, Putin’in Ukrayna’daki savaşı kendi lehine çevirebileceği kanısını taşıdığına işaret ediyor. Buna karşın Rusya ile NATO arasındaki gerilim, Ukrayna savaşının boyutlarını aşarak küresel bir çatışma riskini de beraberinde getiriyor. 

Batı'nın Ukrayna'ya yönelik askeri desteği ve savaş ateşine sürekli benzin dökmesi Putin yönetiminin tepkisini sertleştirirken, Rusya ile NATO arasında nükleer bir çatışma ihtimali uluslararası alanda endişeleri artırıyor.