Çerkezköy Arçelik işçisinden mektup var!

Siz sadece emeğe, alınterine değil, insanlığa da hep sosyal mesafedeydiniz.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 30 Nisan 2020
  • 18:34

Bu sokağa çıkma yasağı kimin için ilan ediliyor? İki de bir çıkıp televizyonlarda evde kal deniyor da kime deniyor? Neredeyse her fabrika elini kolunu sallayarak üretim izini alıyor. Güya sokağa çıkma yasağı ile önlem alınıyor görüntüsü veriyorlar, işçiler için yapılan hiçbir şey yok. Tam gaz üretime devam.

Arçelik ''tıbbi malzeme üretimi'' bahanesiyle normal üretimini hiç aksatmadı bugüne kadar. Solunum cihazı üretiyoruz diye reklam yaptılar, AKP ile el ele verip işi şova çevirdiler, haftalar oldu hala ortada seri üretime geçecek bir düzey yok. Gerçi 200 tane solunum cihazını sıralayıp, Teknoloji Bakanı'yla işi propagandaya vurdular ya o yeter değil mi? AKP için amaç hasıl oldu. Arçelik de hem reklam yaptı hem de işi kılıfına uydurup, tıbbi malzeme üretimi yalanıyla işçileri yasak günlerinde bile işe çağırarak televizyon ürettirdi. Rezillikte son nokta! Bir taşla kaç tane kuş vurdular bilinmez. İnsanların sağlığı, hele işçilerin sağlığı hiç önemli değil onlar için.

Artık solunum cihazı yaygarasından yeteri kadar nemalandıklarını düşünüyorlar olsa gerek. Bugüne kadar ''tıbbi cihaz üretimi'' bahanesiyle izin alınıyordu. Şimdi alınan çalışma izin belgelerinde bahaneye bile gerek duymamışlar. Prosedür yerine getirilmiş, herkese birer tane kâğıt dağıttılar o kadar. Şimdi her an arayıp işe çağıracaklarmış gibi, gece gündüz hazırolda beklememizi istiyorlar. Hem de işçi bayramı olan 1 Mayıs'ta! Resmî tatil olan günde, salgın için sokağa çıkma yasağı ilan edildiği bir günde... Arçelik hiçbir aciliyeti olmayan üretimine devam etsin diye... Koç sermayesinin tek aciliyeti para kazanmak!

Dün gece vardiyasında Arçelik CEO'su fabrikaya gelmiş. Ne var bunda, gelecek tabi demeyin! Muhtemelen ''yerli ve milli'' solunum cihazı beceriksizliğinden ötürü sıcak yataklarından kalkıp gece yarısı fabrikaya gelme ihtiyacı hissettiler. Geldiler de sabaha kadar işçilerin de burnundan getirdiler. CEO geldi diye yemek saatini öne çektiler. Tam bir saçmalık. Yüzlerce işçinin ne zaman yemek yiyeceğini bile bir kişinin fabrikaya gelmesine göre düzenliyorlar. Aramızda oruç tutan arkadaşlar var. Sahuru mecbur neredeyse iki saat önceden yaptılar. Çay molası vardı, onu da normal zamanından geç verdiler. Ezan okunduğu için oruç tutan arkadaşlar çay içemediler. Neden? Nedeni yok, tam bir keyfiyet. Paşalar öyle uygun görmüş. CEO geldi diye yemekhanenin yarısına şerit çekip kapatmak nedir arkadaş! Dün göstermelikti yaptıklarınız, bugün ise ruhunuzun bile arsız olduğunu ortaya koydunuz şu bir gecede. Siz sadece emeğe, alınterine değil, insanlığa da hep sosyal mesafedeydiniz.

Tüm bunlar olurken TM artıkları ne yapıyor fabrikada? Ortalıkta yoklar! Göründüklerinde ise elleri ceplerinde boş boş dolanıyorlar. Üç kuruşluk ramazan erzak çeki verecekler, onu bile ancak yeni çözebilmiş olan sendikacı bozuntularından başka bir şey beklemek zaten abes. Onlar da bizlerin emeği üzerine kurulmuş bu tezgâhtan payımıza ne kadar kırıntı düşer derdindeler. Yazık çok yazık! Sermayenin işçi düşmanı olması normal. Onların sınıf konumu bunu gerektiriyor. Sermayenin bu insanlık dışı adımlarına değneklik eden TM'ciler ve yalakaları için durum daha acı. Yaşamda kendi sınıfına ihanet ederek patronun çıkarına dolgu malzemesi olmak kadar aşağılık bir tutum olamaz.

Şimdi bu mektubu okuyan işçiler, acaba kim yazdı derdine düşecekler. Kimin yazdığı değil, ne yazdığı önemli. Bize bunları reva görenlere daha ne kadar sessiz kalacağız. Kendi aramızda öfkeleniyoruz, tepki gösteriyoruz ama yetmiyor. Ne Arçelik yönetimi ne de sendika temsilcileri bizim için hiçbir şey yapmıyorlar, yapmayacaklar. Ne yapacaksak biz yapacağız. Şimdi siz diyeceksiniz ki, evet ama nasıl? Bu fabrikadan bir şey olmaz! İşçiler duyarsız, herkes kendi derdinde! Kimle yapacaksın?

Sözüm ''kimle yapacaksın?'' diyen kardeşlerime! Aslında bu soruyu soran o kadar çok işçi var ki! Sadece cesaret edemiyoruz. Umutsuzluğu, korkuyu, kabullenmişliği atamıyoruz üzerimizden. Biraz kıpırdasak neler olacak göreceğiz. Gelin birlik olalım. Sorun sadece haklarımızın üzerinde tepinmeleri değil artık. Sorun tüm insani değerlere yabancılaşan, bizleri köle haline getirmeye çalışan, bizim ve ailemizin sağlığını hiçe sayan sermaye düzeni gerçeğidir.

Buradan tüm işçilere diyorum ki; Vakit bu vakit! El ele verelim, omuz omuza yıkalım bu köhne düzeni!

Çerkezköy Arçelik'ten bir işçi