AKP iktidarı döneminde yapboz tahtasına çevrilen eğitim alanında yaşanan kaos tam gaz devam ediyor. Orta yerde duran kaosa rağmen iktidar açısından iki alanda bugün için “işler yolunda” görünüyor. Bugün için vurgusu önemli, zira bu adımların uzun erimli sonuçları olacağı için şimdiki durumu tepe taklak edecek koşulları da içerisinde barındırıyor. Bunlardan biri eğitimde dinci uygulamaları arttırmak, diğeri ise mesleki eğitimi yaygınlaştırmak.
AKP iktidarı, dönemsel çıkarlarına endeksli bir eğitim politikası uyguluyor. Kültürel ihtiyaçlarına uygun, “strateji ve kalkınma planlarına”, OVP’lere bağlı olarak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) plan açıklıyor.
MEB’in 2024-2028 Stratejik Planı 31 Ocak 2024 tarihinde yayımlandı. Doğal olarak “Türkiye Yüzyılı hedefleri” ile uyumlu bir program açıklandı. AKP-MHP iktidarının 2024-2028 eğitim-öğretim dönemi yol haritasında değişen bir şey yok. Planda eğitimin her alanda özelleştirilmesi ve sömürünün artırılmasının yanı sıra, dinselleştirmenin yaygınlaştırılması hedefi de baki kaldı. Strateji planı, eğitimde derinleştirilen eşitsizliğin ve nitelik alanındaki düşüşün itirafıdır aynı zamanda. Örneğin planda, 70 binden fazla okulun sadece 7 bin 201’i için deprem tahkiki yapıldığı ifade ediliyor.
Eğitime ayrılan bütçenin yetersizliğinden, okulların ve bahçelerin çocukların sağlıklı yaşam becerilerini edinmelerini sağlayacak uygunlukta olmadığından dem vurulan planda bu sorunlar, sermayeye ve vakıflara alan açmanın gerekçesi olarak sunuluyor. Oysa bu sorunları yaratan, 22 yıldır iş başında olup utanmadan söz konusu planı hazırlayanlardır.
MESEM gerçeği ve hedefleri: Sermayeye çağrı, çocuklara dizginsiz sömürü!
İşçi sınıfına kapalı çalışma kampları dayatan kapitalizm, çocuklara da “çıraklık pansiyonu” vaat etmektedir. Mesleki eğitimin 7. ve 8. sınıfları hedeflemesi, AKP-MHP rejiminin çocuk emeği sömürüsünü alabildiğine yaygınlaştırmak için çalıştığına işaret ediyor.
Planının “amaç, hedef, gösterge ve stratejiler” bölümünün “Amaç 2” kısmında “hedef” şöyle tanımlanıyor:
“Mesleki ve teknik eğitim alanında eğitim-istihdam-üretim ilişkisi güçlendirilecek ve uluslararası işbirliği ve deneyim paylaşımı teşvik edilecektir.”
“İstihdama hazırlık” hedefi içerisinde “stratejiler” kısmında ise “çıraklık pansiyonundan” şöyle bahsedilmektedir:
“Mesleki ve teknik eğitim programlarının iş piyasasının ihtiyaçlarıyla uyumlu olmasını ve memnuniyetini sağlamak ve öğrencilere pratik deneyim kazandırmak için işverenler ve endüstri kuruluşlarıyla iş birliği yapılacak OSB’ler ve teknoparklar içinde mesleki ve teknik Anadolu liseleri ile mesleki eğitim merkezleri açılacak; ne eğitimde ne istihdamda olan gençler mesleki eğitim merkezi programlarına yönlendirilecek ve barınma ihtiyacı olan örgün eğitim çağındaki çıraklar için çırak pansiyonları oluşturulacaktır.”
Göründüğü kadarıyla strateji planı içerisinde kapitalistlere serzeniş var. Geçtiğimiz yılın hedeflerinin değerlendirilmesi yapılırken “sorunlar” kısmında “sektör temsilcilerinin karar alma süreçlerinde isteksiz olduğu ve özel sektörün mesleki eğitim alanına yatırımlarının yetersiz olduğu” söyleniyor. Buna bir çözüm olarak “bağımsız mesleki eğitim merkezlerinin sayısının artırılması” hedefleniyor. Bunun için de “özel sektörün mesleki eğitim alanına yatırımlarının desteklenmesi amacıyla mevzuat düzenlemelerinin yapılması” ihtiyaç olarak tanımlanıyor.
Sömürü cehennemi olan MESEM’lerin sayısının arttırılma hedefi çocuk emeği sömürüsünün dizginsiz hale getirilmesi anlamına gelmektedir.
İmam hatipler, ÇEDES protokolü, “değerler eğitimi”…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe görüşmelerinde Bakan Yusuf Tekin’in cemaat savunusu gündem olmuştu. Bakan, her ne kadar bu sözlerinden geri dönmek zorunda kalsa da Strateji Planı çerçevesinde “sivil toplum kuruluşları” adı altında tarikat ve cemaatlerle yapılan protokollerin sayısı artırılacak demişti.
Strateji Planı’nda imam hatip okullarının örgün eğitim içindeki “niteliği” artırma hedefi konulmuş. Bununla birlikte bu alandaki maliyet 278.355.020 TL olarak hesaplanmış. “Tespitler” içerisinde ise “projelerin yürütülebilmesi için finans kaynağının yeterli olmaması ve proje yürütücülerinin yeterince desteklenememesi” söylemi vakıflarla, tarikatlarla kurulacak ilişkiye uydurulan “yasal kılıfa” işaret ediyor.
“İhtiyaçlar” kısmında ise şunlar söyleniyor:
“Eğitimin niteliğinin geliştirilmesine yönelik Diyanet İşleri Başkanlığı, yerel yönetimler, üniversiteler vd. paydaşlarla iş birliklerinin artırılması…”
İmam hatiplerin artması, ÇEDES protokolü, “değerler eğitimi” adı altında her türlü dinci-gerici uygulamanın MEB eliyle yaygınlaştırılması eğitimdeki dinsel gericiliğin vardığı boyutun yansımasıdır. Strateji planı ile cemaatlerden ülkü ocaklarına, Diyanet’ten belediyelere kadar birer karanlık yuvası olan gerici kurumlara alan açılmak isteniyor. Bu planı tasarlayan rejim, emekçi çocuklarının hem zihin dünyalarını karartmak hem körpe bedenlerini sömürmek için hazırlık yaptığını gözler önüne sermiştir.
Rejimin hazırladığı bu pervasız saldırı, emekçilere çocuklarını orta çağ artığı gericilikten ve vahşi sömürüden koruma sorumluluğu yüklüyor.