Milli Eğitim Bakanlığı 7 yıl aradan sonra Milli Eğitim Şurası’nın tekrar toplanacağını duyurdu. 1-3 Aralık arası tarihlerde toplanacak 20. Milli Eğitim Şurası AKP şefinin sarayında yapılacak.
Pandemi dönemi AKP iktidarının eğitim politikalarının özetidir
Pandemi döneminde milyonlarca işçi-emekçi çocuğu eğitime erişemedi. Eğitime erişebilenler ise online eğitim sisteminin yetersizliğinden kaynaklı sağlıklı bir eğitim alamadı. Hayatlarımızdan çalınan 1,5 yılın ardından, pandemi riskine rağmen okul sıralarımıza geri döndük. Salgın sürecini baştan aşağı tüm alanlarda berbat bir şekilde yürüten sermaye iktidarı, eğitimde de tam bir fiyaskoya imza attı. 1,5 yılın ardından açılan okullarda herhangi bir virüs önlemi almak yerine, Covid-19 riskini toplumda unutturmaya çalışmak için her türlü propaganda malzemesini kullandı. Bu süreçte eğitim politikalarındaki çöküşün sonucu olarak MEB Bakanı Ziya Selçuk görevden alındı ve yerine yeni bir Bakan ataması yapıldı.
Yeni atanan Bakanın ilk işlerinden biri yüz yüze eğitimi başlatmak ve mesleki eğitim güzellemeleri yapmak olmuştur. Saray rejiminin şefi Erdoğan “Şura yapılacak” demiş ve Bakan da “müjdeyi” vermiştir.
Yeni rejimin şurasının anahtarları: Yine ucuz işçilik, yine gerici dayatmalar…
Milli Eğitim Şurası’nda kapitalistlere ticarileştirmenin, ucuz işgücünün garantisi verilirken, bir yandan da cemaat ve tarikatların eğitim alanında kalıcılaşması sağlanıyor. Saray rejiminin eğitim alanında iki temel hedefi hayata geçirilmeye devam edilecek.
MEB’in 20. Şura’sında öne çıkan üç başlık var. Birincisi, “Eğitimde fırsat eşitsizliği” olarak ifade ediliyor. “Eğitimde fırsat eşitsizliği” ile örtülmeye çalışılan gerçek, eğitim hakkının gasp edilmesidir.
Eğitim hakkı gasp edilirken, milyonlarca işçi-emekçi çocuğu teknik ekipman yetersizliğinden dolayı eğitime erişememişken, AKP şefinin lüks ve şatafat abidesi olan sarayında toplanacak olan şuranın öğrencilerin sorununu çözmesi beklenemez. Sözde yürütülen çalışmalar ise asla somut karışlığını bulmamakta, sadece kaba propaganda malzemesi olarak kullanılmaktadır.
Şura’da öne çıkan ikinci başlık, “Mesleki eğitim” olarak ifade ediliyor. Biz onu çocuk işçiliğin meşrulaşması olarak okuyabiliriz. AKP-MHP iktidarı uzun süredir meslek liselerinin okul özelliğini tamamen kaldırmak ve okulları çıraklık eğitim merkezlerine dönüştürmek istemektedir. Mesleki eğitim başlığı altında, meslek liselerindeki arkadaşlarımızın ucuz işgücü olması kalıcılaştırılacak, “çocuk işçiliği” de meşrulaştırılacaktır. Hem de Mersin’de tarımda çalışan göçmen çocuk işçinin eşarbı toplama makinesine kapıldığı için iş cinayetinde hayatını kaybettiği bir zamanda. Özcesi mesleki eğitim başlığı altında “Eğitime paydos, sömürüye devam” denilmeye devam edilecek.
Üçüncüsü ise eğitimde gerici uygulamaların kalıcılaşması konusudur. Şura’da kararlaştırılması planlanan bir gündem olarak okul öncesi eğitimde Kur’an kurslarının zorunlu eğitim kapsamına alınması yer alıyor. Bu başlıkta söz konusu olan, 20 yıl boyunca ucundan kıyısında ve tam ortasından uygulanmaya çalışılan gerici uygulamaların kalıcılaşmasıdır. Eğitimin tarikatların, cemaatlerin, vakıfların eline bırakılmasıdır.
DLB saflarında, Lise Meclisleri’nde örgütlenelim!
Tüm bu sorunlar yaşanırken toplanan Şura da üç başlıkta tam bir aldatmacadan ibarettir. Belli ki uzun bir aradan sonra toplanan Şura, eğitime ve öğrencilere yönelik yeni dinci-gerici saldırıları devreye sokacaktır. Liseliler ne düzen partilerinin düzenbaz temsilcilerinden ne de saray rejiminden sorunlarına çözüm bekleyebilir. “Bizleri kurtaracak olan kendi kollarımızdır”, birliğimizdir. Dinci-gerici müfredata, staj sömürüsüne, eğitimde eşitsizliğe karşı Lise Meclislerinde birleşelim. Haklarımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize sahip çıkalım!
Devrimci Liseliler Birliği