Kapitalizmin kriz koşullarında mesleki eğitim alanı can simidi olma özelliği taşımaktadır. Zira sermayenin ihtiyaç duyduğu ucuz ve nitelikli emek bu alanlarda şekillendirilmekte ve muazzam bir kar kaynağı olarak değerlendirilmektedir.
Bugün Türkiye’de mesleki eğitim alanı Meslek Liseleri, Mesleki Eğitim Merkezleri ve Meslek Yüksekokulları üzerinden örgütlenmektedir. Fakat sermayenin yönlendirmesi ve devletin bizzat inisiyatifi ile mesleki eğitim kapsamında her geçen gün yeni birtakım zeminler yaratılmaya çalışılmaktadır. Bunun bir örneğini de hapishanelere Mesleki Eğitim Merkezleri’nin açılmasına dönük atılan adımlar oluşturuyor. Söz konusu uygulamanın hedefinde ise, hapishanelerde tutulan on binlerce insanı ucuz iş gücü kaynağı olarak değerlendirmek yer alıyor.
Mahpusların emeğini sömürmek için Adalet Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın ortaklaşa hazırladığı 'Eğitim ve Öğretim İş Birliği' projesi ise ucuz işgücü sömürüsünü yasallaştıran bir belge niteliğinde. Proje kapsamında hapishanelerdeki 42 bin hükümlü ve 16 bin tutuklu, yani toplamda 58 bin kişinin mesleki eğitimden “yararlanabileceği” belirtiliyor. Bu da AKP iktidarı ve hizmet ettiği sermaye düzeni için 58 bin kişinin emeğinin ucuza ya da bedavaya sömürülmesi anlamına geliyor.