Sermayenin gözünden mesleki eğitim

Sermaye devletinin eğitim müdürlerinden birinin bir sermaye grubunun dergisine yazdıkları aslında devletin mesleki eğitime bakışını gözler önüne seriyor. Devlet her türlü teşvikle sermayeye kolaylık sağlarken bir yandan da ucuz işçi orduları hazırlıyor. Sermayenin işçi sınıfının geleceği olan meslek liselilere verdiği önem ortadayken, sınıf hareketinin temel bir halkası olan bu alana önümüzdeki günlerde daha fazla yüklenmek gerektiği ise açık.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 19 Mart 2018
  • 20:06

Sermaye devleti özellikle son yıllarda meslek liselerini stratejik bir hedef olarak önüne koyuyor. Mevcut lise öğrencilerinin arasında mesleki eğitim alan öğrenci oranını yüzde 70’e çıkarma hedefiyle hareket eden sermaye devleti, mahalli yerleştirme sistemi ile meslek liselerini zorunlu bir şekilde dayatırken  -kuşkusuz bu sistemle bir yandan da boş kalan imam hatip liselerini doldurmak istiyor- kamu spotları vb. araçlarla meslek liselerini özellikle öne çıkarıyor. Gelişen üretim teknolojilerine uyumlu ara eleman yetiştirme amacı güden sermaye ve devleti meslek liselileri bugünün ve yarının ucuz iş gücü olarak görüyor.

Sermaye grupları da çeşitli projelerle, hibelerle, burs imkânları ile mesleki eğitime destek(!) sunuyor. Sektöründeki en büyük patron örgütü olan MESS, bunu “İşveren” isimli dergisinde de işliyor. Dergide yer alan “Mesleki Eğitime Destekte Çıtayı Yükseltiyoruz” başlıklı yazıda “Mesleki Eğitime Tam Destek” projesinde meslek liselilere verdikleri burs miktarını ve burs verdikleri öğrenci sayısını arttıracaklarını duyuruyor. Okul-işletme işbirliği projesinden de övünçle bahsedilen yazıda projeye dair ayrıntılar sunuluyor.

Tuzla’da bulunan İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi Bölgesi yönetiminin  -eski adıyla Mermerciler OSB- dört ayda bir çıkardığı “Sınaî” isimli dergide çıkan bir yazıda ise, sermayenin meslek liselilere dönük hedefleri net bir şekilde tarifleniyor. Söz konusu yazının başlığı: “İstihdamın Sigortası Mesleki Eğitim.” Bakırköy Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Erol Demir’in yazdığı bu yazıda Türkiye’deki işsizlik gerçeğine değinilerek eğitim-istihdam ilişkisinde sorunlar yaşandığı vurgulanıyor ve buna çözüm olarak da mesleki eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Yazının devamında mesleki eğitimde öğretim gören öğrenci sayısının, ortaöğretim içerisindeki oranının yüzde elliyi aştığı halde sektörün nitelikli eleman ihtiyacının neden karşılanmadığı konusunda yakınılıyor. 2010 yılında hayata geçirilen UMEM projesi ile işletmelere gidilerek “ne kadar, hangi mesleklerde elemana ihtiyacınız var” diye sorulduğu, bu doğrultuda yüzün üzerinde meslek lisesi seçildiği ve son teknoloji ile donatıldığı belirtiliyor. Yani mesleki eğitim projelerinde öğrencinin ve toplumun ihtiyaçlarının değil, sermayenin ihtiyaçlarının belirleyici olduğu itiraf ediliyor. Demir yazının devamında patronlara şu şekilde sesleniyor; “Mesleki eğitim almış, genç, kadın, engelli istihdam eden hatta yeni mezun üniversiteli istihdamında, bir yıl maaşın yüzde 50’si, ikinci yıl yüzde 25’i devletten, yemek ve yol vergiden düşülebilecek. 42 aya kadar SGK işveren payı desteği, bir personel için yaklaşık 275 TL asgari ücret avantajıyla işbaşı eğitim programında, ‘Yetiştirdiğin elemanı beğenirsen çalıştırmaya devam edebilirsin’ deniliyor. Daha ne kaldı? Her şey düşünülmüş. Hâlâ kayıtsız ve yabancı eleman çalıştırmaya gerek var mı?”

Sermaye devletinin önüne koyduğu hedeflerden biri olan “4 gün atölye, 1 gün okul” sistemine de değinilen yazıda Milli Eğitim Şube Müdürü, “gençler neden hâlâ üniversite kapısına yığılıyor, bu ülkenin bu kadar üniversite mezununa ihtiyacı var mı” diye sorarak “Biz meslek lisesi öğrencisini lise birinci sınıftan itibaren meslek seçtirip, ilk yıl haftada bir gün, her yıl bir gün artırarak ve iş hayatına dâhil ederek işbaşında meslek öğretimine geçmezsek, bu buluşmayı son sınıfa bırakırsak, meslek sevgisini, üretmenin-kazanmanın-başarmanın hazzını gençlere tattırmazsak sorunu çözemeyiz. Mezun olmadan dört yıl staj yaptığı işyerinde başarılı olup kendisini kabul ettiren öğrencilerin, bence iş aramak gibi bir sorunu olmayacaktır”  diyerek işsizliğe sözde çözüm buluyor.

Sermaye devletinin eğitim müdürlerinden birinin bir sermaye grubunun dergisine yazdıkları aslında devletin mesleki eğitime bakışını gözler önüne seriyor. Devlet her türlü teşvikle sermayeye kolaylık sağlarken bir yandan da ucuz işçi orduları hazırlıyor.

Sermayenin işçi sınıfının geleceği olan meslek liselilere verdiği önem ortadayken, sınıf hareketinin temel bir halkası olan bu alana önümüzdeki günlerde daha fazla yüklenmek gerektiği ise açık.