Yerel seçimler Avrupa basınında: Boş sayfaya ne yazılacak?

Avrupa'nın Gündemi'nde bu hafta: Türkiye seçimleri İngiltere ve Fransa’da da ilgiyle takip edildi. Almanya’da ise yoksulluk tartışması sürüyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 07 Nisan 2024
  • 09:30

Türkiye’deki seçimler tüm dünya basınında olduğu gibi İngiltere ve Fransa’da da ilgiyle takip edildi. İngiltere’den Guardian gazetesi seçime dair başyazı yayımladı ve Erdoğan ile partisinin oy kaybetmesinden memnuniyetini dile getirdi. Fransa’da da Humanite gazetesi seçimleri analiz etti. Yazıda “Eğer yeni bir sayfa açılıyorsa, bu boş bir sayfa ve yazılmak zorunda” vurgusu dikkat çekti.

Almanya’da ise yoksulluk tartışması sürüyor. Çalışmalarına rağmen yoksulların sayısı giderek artıyor. Çalışma dönemlerinde bile ya kayıt dışı ek işlerde çalışan ya da sosyal yardım alanlar normal ya da malulen emekli olduklarında da temel güvence adı verilen sosyal yardımla ayın sonunu getirebiliyorlar.

Yerel seçimler ulusal bir darbe vurdu

The Guardian
Başyazı

Bir yıldan kısa bir süre önce Türkiye’nin ana muhalefet partileri umutsuzluk içindeydi. Tahminlerinin aksine, ülkenin Otoriter Lideri Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz bahar yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rahat bir şekilde üçüncü bir dönem kazandı. Aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), ekonominin kötüye gitmesine ve hükümetin son on yılların en büyük depremine verdiği tepkiden duyulan memnuniyetsizliğe rağmen parlamento seçimlerinden daha güçlü bir şekilde çıktı.

Yıllar süren kayırmacılık, kültür savaşları ve ezici medya hakimiyeti, Erdoğan’ın güçlü adam siyasetini ulusal düzeyde tartışılmaz hale getirmiş gibi görünüyordu. Pazar günü yapılan yerel seçimlerde beklenmedik ve muhteşem bir geri dönüşün sabahın erken saatlerine kadar süren çılgın kutlamalara yol açması şaşırtıcı değil. Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’da görevdeki Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ın adayına fark attı. Sayın İmamoğlu’nun partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) diğer büyük şehirleri silip süpürerek başkent Ankara’da ezici bir farkla, İzmir’de ise kolaylıkla kazandı. Daha da şaşırtıcı olanı, CHP’nin, Erdoğan’ın Anadolu’daki seçim merkezini oluşturan muhafazakar kasaba ve köylerde ve Karadeniz yakınlarında bazı zaferler elde etmeyi başarmasıdır. İslamcı aşırı sağcı Yeni Refah Partisinin (YRP) bu bölgelerde AKP’nin aleyhine elde ettiği kazanımlar, Cumhurbaşkanının mutsuzluğunu daha da arttırdı. Erdoğan’ın yirmi yılı aşkın iktidarı boyunca pekiştirdiği kurumsal patronaj ve nüfuz ağları göz önüne alındığında, bu sonuçları kesin bir dönüm noktası olarak görmek için erken olacaktır. Ancak laik, liberal seçmenler arasında iyimserlik için önemli bir zemin sunuyorlar. Enflasyonun yüzde 70’e yaklaştığı ve faiz oranlarındaki büyük artışla birlikte seçmenlerin hoşnutsuzluğunun daha da arttığı bir ortamda, LGBTQ+ hakları gibi konularda İslami kimlik siyaseti yapmak artık hükümet için bir zamanlar olduğu kadar kazançlı bir kart değil.

Sayın Erdoğan’ın yeniden seçilmesinden bu yana desteklediği kemer sıkma programı Batı pazarlarını yatıştırdı ancak AKP’nin çekirdek seçmenlerini yabancılaştırdı. Bu arada, karizmatik İmamoğlu’nun daha muhafazakar seçmenleri CHP’ye çekme becerisi, onu geçen mayıs ayında muhalefet partileri tarafından sahaya sürülen cılız rakipten çok daha zorlu bir rakip haline getiriyor. En önemlisi de pazar günkü sert çıkış, Sayın Erdoğan’ı bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yapabilmesini sağlayacak bir anayasa değişikliği arayışından vazgeçirebilir.

On yılı aşkın bir süredir, özellikle de 2016’daki başarısız darbe girişiminden bu yana, Sayın Erdoğan’ın gözetiminde demokratik denge ve denetleme mekanizmaları durmaksızın erozyona uğruyor. 2017 yılında yapılan anayasal reformlarla başbakanlık makamı kaldırılmıştı. Türkiye’nin uzun süredir askıya alınan Avrupa Birliği’ne katılma girişimini yorumlayan Avrupa Komisyonu, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunda “ciddi gerileme” olduğunu kaydetti. AKP’nin liderliğindeki iktidar koalisyonu Anayasa’yı tek başına değiştirecek kadar büyük değil, ancak pazar günkü seçimlerde alınacak parlak bir sonuç siyasi ivmeyi kendi lehine çevirebilirdi. Erdoğan’ın Türkiye siyaseti üzerindeki hakimiyetini güçlendirmek, Türkiye’nin sınırlarının ötesinde sonuçlar doğurabilirdi. Bu her şeyden önce Türk demokrasisi için bir felaket olurdu. Bunun yerine, Sayın Erdoğan’ın yıldızının nihayet sönmeye başladığını ummak için sebepler var. Sayın İmamoğlu’nun zafer konuşmasında da ima ettiği gibi, benzer otoriter siyaset tarzının dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde yaygınlaştığı bir dönemde, sandıkta dramatik bir gece yaşanması daha geniş çaplı bir kutlama için bir sebeptir.

Çeviren: Sarya Tunç

Erdoğan ve AKP’ye tokat gibi cevap, İmamoğlu’nun yükselişi, Kürt yanlısı DEM Parti’nin başarısı

Pierre BARBANCEY
Humanite

Recep Tayyip Erdoğan şaşkına döndü. Yerel seçimlerin arifesinde Türkiye Cumhurbaşkanı, ülkede, özellikle de on yıllar önce iktidara gelirken sıçrama tahtası olarak kullandığı sembol şehir İstanbul ve ilçelerinde güçlü bir hoşnutsuzluk olduğunu biliyordu. Sersemledi, evet, ama henüz nakavt olmadı.  Hatta yenilgisini kabul ederek bir “dönüm noktasından” bahsetmeyi tercih etti.

Sonuç muazzam. İktidarın 2019’da kaybettiği siyasi ve ekonomik başkentler olan Ankara ve İstanbul’daki muhalefetin zaferi, 1977’den bu yana eşi benzeri görülmemiş ve ülkenin seçim coğrafyasını yeniden çizen ölçeği nedeniyle gözlemcileri şaşırttı.

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa... Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayının yenilgisiyle sarsılan CHP, muhafazakarların kalesi olarak görülen Bursa da dahil olmak üzere ülkenin en büyük şehirlerinde ve Anadolu’da iktidarın lehine olduğu düşünülen diğer bazı illerde büyük bir zafer kazandı.

Ancak, Erdoğan’ın partisinin adayları, kaleleri olan Anadolu’daki (Konya, Kayseri, Erzurum) ve Karadeniz’deki (Rize, Trabzon) bazı büyük şehirlerde liderliğini korurken, Kürt yanlısı DEM (HDP’nin yerini aldı) Diyarbakır da dahil olmak üzere ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı güneydoğudaki bazı büyükşehirlerde rahat bir liderlik elde etti. Diğer taraftan, DEM’in bu bölgelerdeki temsilcileri çok sayıda hile vakası olduğunu ifade etti.

Ekonomik sorunlar oy pusulalarında ağır bastı

Humanité’ye röportaj veren düşünce kuruluşu Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsünde (Iris) araştırmacı olan ve “Türkiye: Zorunlu Oortaklık” Kitabının Yazarı Didier Billion’a göre bu sonuç sürpriz değil : “Erdoğan yaklaşık bir yıl önce yeniden cumhurbaşkanı seçildiğinde ekonomik sorunları çözme sözü vermişti ama bunu yapmadı. Enflasyon hâlâ yüzde 65 civarında seyrediyor. Çalışan ve orta sınıflar geçimlerini sağlamakta zorlanıyor. Bu da önemli bir etken oldu”.

İslamcı bir örgüt olan Yeni Refah Partisi, Erdoğan’ın yirmi yıl önce öne sürdüğü siyasi temaları geliştirerek kuşkusuz Erdoğan’ın seçmen kitlesinin bir kısmını ele geçirdi ve oyların yüzde 6’sını kazandı.

Didier Billion’a göre “Kemalist parti şu anda muhalefetin ekseni gibi görünüyor ve yeniden seçilen İstanbul’un belediye başkanı tarafından temsil ediliyor. İmamoğlu’nun İstanbul’daki zaferi onu bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tartışmasız adayı haline getirebilir”

İmamoğlu’nun “Bugün yeni bir geleceğin kapısını açtınız. Yarından itibaren Türkiye farklı bir Türkiye olacak” sözlerini hatırlatan Didier Billion, “İmamoğlu oportünist siyaseti nedeniyle Kürt sorunu konusunda her zaman çok açık oldu. Çünkü Kürtlerin İstanbul’da büyük bir seçmen kitlesine sahip olduğunu biliyor” diye sözlerini sürdürdü.

AKP’de hedef 2028

Humanite’ye değerlendirmelerde bulununan Akademisyen Şebnem Oğuz ise, ülkenin batısındaki Kürt oylarının yanı sıra “Daha önce MHP ve İyİ gibi sağcı partileri destekleyen laik milliyetçilerin CHP’ye geçtiğini” vurguluyor. Bu değişimdeki etkenlerden biri de MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Recep Tayyip Erdoğan’ı abartılı bir şekilde övmesi ve onu “Yeni yüzyılın kurtarıcısı” olarak görmesi.

Şebnem Oğuz’a göre “AKP, mevcut kriz bağlamında başta emekliler olmak üzere toplumun dışlanmış kesimlerinin karşı karşıya kaldığı ekonomik zorlukları çözmekte başarısız oldu. Parti, 2028 seçimlerini göz önünde bulundurarak önümüzdeki dört yıl boyunca ekonomik iyileşmeye odaklanmak için stratejik bir hamleyle seçimlerden önce popülist önlemleri uygulamaktan kaçındı”.

Şebnem Oğuz’uz dile getirdiği ve Erdoğan’ın yenilgisini açıklayan bir başka faktör ise: “AKP’nin Gazze’ye verdiği açık desteğe rağmen İsrail ile ticari ve diplomatik ilişkileri sürdürmekte ısrar etmesi ve bunun dindar seçmen tabanında hayal kırıklığına yol açması.” Oğuz’a göre “Sonuç olarak bu seçmenler desteklerini radikal İslamcı Yeni Refah Partisine kaydırdı”.

Pazar günü yaşananların gerçekten de “Türk siyasi hayatında yeni bir dönem” olduğunu söyleyen Didier Billion, “Soğukkanlı olmak” gerektiğinin altını çiziyor, çünkü “Eğer yeni bir sayfa açılıyorsa, bu boş bir sayfa ve yazılmak zorunda.”

Almanya: Emekli maaşı çoğu kişiye yetmiyor

Gudrun GIESE
Junge Welt

Federal Almanya Cumhuriyeti’nde aAralık 2023’te 1.2 milyondan fazla kişi yaşlılık veya iş göremezlik nedeniyle temel güvenlik yardımlarından yararlandı. Federal İstatistik Dairesinin (Destatis) çarşamba günü bildirdiğine göre, geçen yılın aynı ayıyla karşılaştırıldığında bu sayı 22 bin yani yüzde 1.9 arttı. Daireden yapılan açıklamada, temel güvenlik talebinin Sosyal Güvenlik Kanunu’ndan (SGB) kaynaklandığı belirtildi. Yaşlılıkta ana gelir olan yasal emeklilik sigortası ödemeleri, pek çok kişinin geçim masraflarını karşılamaya yetmiyor.

Federal hükümetteki emeklilerin yaklaşık yarısı, yasal emeklilik sigortasından ayda 1000 avrodan az alıyor.  Bu gibi durumlarda yaşlılar temel güvence yardımına başvurabilmekte. Sosyal yardımın aksine, bu yardımda kendi çocuklarınızın yıllık 100 bin avronun altındaki gelirleri dikkate alınmıyor. Yaşlılıkta temel güvenlik alıcılarındaki artışın bir kısmı güçlü enflasyondan kaynaklanmakta. Spiegel dergisi çarşamba günü “Eemeklilerin enerji ve gıda fiyatlarındaki artışı özellikle güçlü bir şekilde hissettiklerini” bildirdi.

Wiesbaden’deki istatistik kurumu ayrıca aralık 2023’te yaşlılıkta temel güvenliğe hak kazanan kişi sayısının bir önceki yıla göre çok daha fazla olmasını Ukrayna’dan gelen mülteci sayısının artmasına bağlıyor. 1 Haziran 2022’den bu yana, Ukraynalı mülteciler Sosyal Kanun XII kapsamında, burada belirtilen yaş sınırı veya sınırlı kazanç kapasitesi gibi kriterleri karşıladıklarını kanıtlamaları halinde yardımlardan yararlanma hakkına sahip oluyorlar. Bu grup daha önce Sığınmacılara Yardım Yasası uyarınca ödeme alıyordu, ancak sonra diğer mültecilerden farklı bir kategoriye konuldu. Destatis’e göre Ukrayna’dan temel güvenlik alıcılarının sayısı aAralık 2022’de 73 bin 60’tan bir yıl sonra yüzde 18.8 artışla 86 bin 775’e yükseldi.

Genel olarak, yaşlılıkta temel güvence alan kişilerin sayısı geçen yılın aralık ayında neredeyse 690 bin oldu; bu, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4.7 daha fazla. Ödemeye hak kazanılabilmesi için SGB XII’nin gerekliliklerine göre yaş sınırına ulaşılması veya bu sınırın aşılması gerekiyor. Emeklilik yaşının kademeli olarak artmasıyla birlikte (“67 yaşında emeklilik”), temel güvence de kademeli olarak daha geç ödenmeye başlandı: 1947 ve sonrasında doğan herkes için eşik 2012’den bu yana arttı. Aralık 2023’te yaş sınırı Yasal emeklilik maaşı 66 yaşındaki temel güvenceyle aynıydı. Geçen yılın sonunda, tüm temel güvenlik alıcılarının yaklaşık 520 bininin kalıcı ve tamamen engelli olduğu kabul ediliyordu. Sosyal Güvenlik Kanunu’nun tanımına göre, “Ggenel iş piyasasının olağan koşulları altında” süresiz olarak günde en az üç saat çalışamayan kişilere 18 yaşından emeklilik yaşına kadar temel güvence yardımı sağlanmakta. Aralık 2022 ile karşılaştırıldığında bu gruptaki sayı yüzde 1.6 azaldı.

Çeviren: Semra Çelik

Evrensel / 07.04.24