Avrupa’da çiftçilerin yerel hükümetlerin ve Avrupa Birliği’nin (AB) tarım politikalarına karşı başlattıkları protestolar birçok ülkede devam ediyor. Aylardan beri devam eden protestolar Avrupa çapında adeta bir isyana dönüştü.
Avrupa Parlamentosu (AP) ile AB Zirveleri de protestoların hedefinde. Ocak ayında AB yeşil anlaşma ve tarım politikalarına isyan eden Fransız, Alman, İtalya, Hollanda ve Belçikalı çiftçiler, tarım araçlarıyla Brüksel’de kamu binalarını bastı. AP önüne tekerlek, gübre ve odun yığan protestocular saman ve tezek balyalarını ateşe verdi, yumurta ve torpil fırlattı. Şubat ayının ilk haftasında sınırda bir araya gelen Hollandalı ve Belçikalı çiftçiler barikatları ateşe verdi.
26 Şubat’ta AB tarım bakanları toplantısı 900 traktörle Brüksel’e gelen Belçika’lı Wallonia ve Flaman çiftçilerin, Alman, İtalyan ve İspanyol çiftçilerin istilasına uğradı. Yeterli gelirin garanti edilmesini isteyen çiftçiler lastik ve çöpleri yaktı, kolluk kuvvetlerinin bariyerlerini aşan traktörlere karşı polis tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz kullandı. Aynı gün öğleden sonra Brüksel havalimanına erişim engellendi. Küçük çiftçilerin Boerenforum (Çiftçi Forumu) sözcüsü Tijs Boelens, eylemde yaptığı açıklamada şunları dedi:
"Bize sadece kırıntı vermek istiyorlar ama biz ekmeği ve hatta tüm fırını istiyoruz (….) Avrupa sefalet ve umutsuzluk ekmeye karar verirse öfke biçecektir."
27 AB ülkesinin 22’sinde çiftçi protestoları
Her şey Hollanda'da Haziran 2022'de dönemin Başbakanı Rutte’nin, karbon emisyonlarını azaltmak için “süt inekleri dâhil besi hayvanı sayısını en az yüzde 30 oranında azaltmak istediklerini” açıklaması ile başladı. Dünyanın ikinci büyük tarım ülkesinin çiftçileri ayaklandı. Çiftçiler Brüksel’de binalara süt püskürttü, AB tarım düzenlemelerini protesto etmek için sokakları hayvanlarla doldurdu.
Hollandalı çiftçiler, BoerBurgerBeweging (Yurttaş Çiftçi Hareketi-BBB) kurdu. Kısa sürede halkın büyük desteğini alan hareket yerel seçimlerde en büyük parti haline geldi. BBB, Kasım 2023'teki parlamento seçimlerinde bu başarıyı elde edemedi ancak çiftçilere destek veren popülist/faşist Geert Wilders seçimleri önde bitirdi.
Belçika hükümetinin, “doğal alanların yakınındaki nitrojen emisyonlarını yarıya indirmeyi” amaçlayan yasayı gündeme getirmesi Hollanda’daki protestoların Belçika’ya taşınmasına neden oldu, binlerce çiftçi traktörleriyle yolları kapattı.
***
2023 yılında AB, ‘Ukrayna’ya yardım’ adına ithalat yasağını kaldırdı. Böylece AB normlarına uymayan ucuz tarım ürünlerinin Ukrayna’dan Avrupa pazarlarına gümrüksüz girmesine izin verildi. Bu, komşu ülkelerde (Macaristan, Polonya ve Romanya) fiyatların aniden düşmesine neden oldu ve çiftçiler ürünlerini satamaz hale geldi.
Bahar aylarında Polonya, Romanya, Macaristan’dan çiftçiler haftalarca Ukrayna sınırını işgal ederek AB’ye tepkilerini ortaya koydu. Doğu Avrupalı çiftçiler zaten tarımın son derece sanayileşmiş olduğu Almanya, Avusturya, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerle rekabet etmekte zorlanıyor. Ocak ayında “Brüksel Diktatörlüğü”ne karşı protestolar yeniden başladı. Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya, Macaristan, Litvanya ve Letonya'dan çiftçiler 22 Şubat’ta ortak bir eylem yaptı.
***
Avrupa’nın en büyük tarım ekonomisine sahip Almanya ve Fransa’da çiftçiler hükümetlerinin tarımsal dizele yönelik sübvansiyonları ve vergi indirimlerini sona erdirme planlarına karşı sokaklara çıktı.
Almanya’daki çiftçiler, 2024'ün başından itibaren Avrupa'daki çiftçi protestolarının bir parçası oldu. Zira hükümet, korona döneminden kalma 60 milyar Euro’luk bütçe açığını kapatmak için çiftçilere sağlanan tarımsal dizel indirimine göz dikti. Scholz kabinesi bu mali deliği kapatmak için çiftçilere sağlanan tarımsal dizel için vergi indirimlerini sona erdirme, taşıt vergisi muafiyetini kaldırma planlarını açıkladı. Oysa aynı dönemde 100 milyar Euro’luk bütçeyi silahlanmaya ayırdı.
Hükümetin bu hamlesi çiftçilerin protestolarını tetikledi. On binlerce çiftçi günlerce tüm ülkenin otoyollarını, bağlantı yollarını ve şehir merkezlerini traktörleriyle bloke etti. Bazı traktör konvoylarının uzunluğu 10 kilometreye ulaştı. Başkent Berlin’de 8 ve 15 Ocak’ta binlerce çiftçi şehir merkezinde traktörleriyle dev gösteriler düzenledi. Eylemlere nakliyeciler, zanaatkârlar, balıkçılar ve avcılar da dâhil olmak üzere çok sayıda başka kuruluş da destek verdi.
Protestolar nedeniyle hükümet göstermelik olarak geri adım attı. Tarımsal dizel yakıta vergi indirimini aşamalı olarak kaldırma kararı alındı. Taşıt vergisi ile ilgili plandan vazgeçildi. Ancak çiftçiler bu önerileri yeterli bulmadığı için protestolara devam ettiler.
***
Fransa’da da çiftçiler Almanya’dakine benzer taleplerin yanında, AB sübvansiyonlarının geç ödenmesi, ithalattan kaynaklanan rekabet gibi sorunlara karşı ülkenin güneyinde protestolara başladı. Çitçiler üretim tesislerinin önünde protestolar yaptı, tarım araçları ile yolları ve şehir merkezlerini bloke etti, iflas ve zorluklar nedeniyle her gün bir çiftçinin intihar etmesine dikkat çekmek için, köprülere intiharları temsil eden kuklalar astı.
Binlerce çiftçinin tüm ülkeye yayılan protestoları Şubat’ın ilk haftasında sendikaların çağrısıyla “Paris’i kuşatma” eylemine dönüştü. Paris’in giriş-çıkış güzergâhları traktörler ve tarım makinalarıyla kapatıldı.
Yaygın ve militan protestolar hükümete geri adım attırdı. Dizele uygulanan yüksek vergi geri çekildi, hayvan yetiştiricilerine yılda 150 milyon Euro tutarında ek mali yardım sözü verildi, çok sayıda çevre düzenlemesinin askıya alınacağı açıklandı. Yanı sıra pestisit kullanımını azaltmaya yönelik planlanan yasa "revize” edilecek ve ulusal biyoçeşitlilik kurumunun yetkileri kısıtlanacak.
Hükümetin açıklamaları çiftçi hareketi içinde çelişkileri de ortaya çıkardı. En büyük iki tarım birliği, FNSEA ve Coordination Rurale hükümetin açıklamalarından sonra ablukaları sonlandırıp eve dönme çağrısı yaparken, küçük çiftçileri temsil eden sol eğilimli üçüncü büyük tarım birliği Confédération paysanne, protestolara devam edeceğini duyurdu. 150 milyonluk yardımla ilgili olarak "Bu yalnızca büyük besi çiftliklerine fayda sağlayacak " açıklaması yaptı.
Fransız çevre örgütleri ise, ekoloji pahasına atılan bu geri adıma öfkeliler. Ancak Fransız hükümeti şimdilik rahat bir nefes almış ve çatışmanın daha da tırmanmasını önlemiş görünüyor. Zira haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde çiftçilerin oylarına ihtiyaçları olacak.
***
İtalya, Polonya, İspanya, Danimarka, İsveç ve İsviçre çiftçileri de Almanya ile Fransa’dakilerin izinden giderek protestolar düzenledi.
Ukrayna'daki savaştan etkilenmeyen Güney Avrupa protestolardan bir süre uzak durdu ancak ocak ayının sonunda durum değişti. İspanya ve Portekiz’de yağışsız bir yılın ardından hükümetleri bazı bölgelerdeki şiddetli kuraklık nedeniyle su tüketimine acil kısıtlamalar getirme yönlü planlamaları iklim krizine karşı savunmasız durumdaki İspanyol ve Portekiz çiftçisini protestolara yöneltti. İtalya ve Sicilya’da çiftçiler aynı taleplerle hükümeti protesto ederek yolları kapattı.
Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da ise çiftçiler 21 yerde ağır tarım makineleriyle trafiği geçici olarak engelledi, Tarım Bakanı’nın istifasını talep ettiler.
İklim değişikliği nedeniyle mahsul kaybı yaşayan Yunan çiftçiler ise daha fazla sübvansiyon ve vergi indirimi talepleriyle haftalardır eylemde. 21 Şubat günü binlerce çiftçi ülkenin dört bir tarafından traktörleriyle Atina'daki parlamento önünde gösteri yaptı, şehri abluka altına aldı. Bu Yunanistan’da gerçekleşen en büyük çiftçi protestosuydu
Avrupa’da aralık ayında başlayan protestolar ocak ayının sonunda İspanya'ya ulaştı, giderek tüm ülkeye yayıldı. Katalonya'dan, Bask Bölgesi'ne kadar binlerce çiftçi, kimi 15 saat traktör sürerek 21 ve 26 Şubat'ta Madrid'de büyük protestolar gerçekleştirdi. Başkent sokaklarında "Bugün bizim sefaletimiz, yarın sizin açlığınız olacaktır!" sloganları yankılandı. Çiftçiler, eylemlerini artıracaklarını duyurdular.
Her yıl yoğun ve uzun süreli kuraklıkla karşı karşıya kalan İspanyol çiftçiler, AB'nin Ortak Tarım Politikasını, gübre, yüksek yakıt ve enerji maliyetlerini protesto ediyor, kuraklık sorununa çözüm üretilmesi konusunda yardım istiyorlar. Talepler arasında, üçüncü ülkelerle ticaretin askıya alınması da var. Bu ülkelerden gelen ürünlerin haşere kontrolü ve işçi koruma konusunda aynı kuralları karşılamak zorunda kalmadan Avrupa pazarına sürülmesini eleştiriyorlar.
Eylemler AB komisyonuna bazı geri adımlar attırdıysa da protestolar durulmadı. Çiftçiler kırıntı istemediklerini “ekmeği ve hatta tüm fırını” istediklerini haykırıyorlar. Artan enerji fiyatları, Brüksel'deki küresel dev gıda tekellerinin etkisi, hantal bürokrasi ortadan kalkmadan, çiftçiler özellikle de küçük çiftçiler sokakları terk edecek gibi görünmüyor.