Gözaltında kayıplar ve hasta tutsaklar için eylemler

Bugün Diyarbakır, Batman ve İzmir’de gözaltında kaybedilenlerin akıbetleri sorulurken, Ankara’da hasta tutsaklara özgürlük istendi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Ağustos 2019
  • 17:58

İnsan hakları savunucularının her Cumartesi yaptığı eylemler kapsamında, bugün Diyarbakır, Batman ve İzmir’de gözaltında kaybedilenlerin akıbetleri soruldu. Ankara’da ise hasta tutsakların hapishanelerden tabutla çıkmaması için özgür bırakılması istendi.

Diyarbakır

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları 548. hafta eylemini İHD Diyarbakır Şube Binası’nda gerçekleştirdi. Eylemde ilk sözü İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun aldı. 548 haftadır kayıp yakınlarının mücadele ettiğini ifade eden Zeytun, “Yarın bayram. Maalesef Kürtler nezdinde, özellikle kayıp anneleri nezdinde gerçek bir bayramın olmadığını belirtmek istiyoruz. Mezarı bulunmayan çocukların olduğu bir coğrafya gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Devletin Kürtleri hafızasız bırakmak için bilinçli bir politikasının olduğunu belirtmek gerekir” dedi.

Zeytun’un ardından Ali Tekdal’ın akıbetini soran İffet Mutaş söz aldı. Mutaş, kaybolduğu günden bu yana kardeşini aradığını ve annesinin oğlunun mezarını dahi bulamadan yaşamını yitirdiğini belirterek “Ben bu hasretle ölmek istemiyorum” dedi. Konuşmaların ardından 5 dakika oturma eylemi yapıldı.

Batman

Kayıp yakınlarının 454. hafta eylemi, İHD Batman Şubesi’nde yapıldı. Eylemde söz alan İHD Batman Şube yöneticisi Mehmet Sami Tangüner, 1995 yılında Mardin’in Kızıltepe ilçesinde kaybedilen Abdurahim Demir’in akıbetini sordu. 17 Ağustos 1995’te Adana’da ikamet eden yakınlarını ziyaret etmek üzere yola çıkan Demir’in Kızıltepe-Viranşehir karayolu üzerinde bulunan Şavelat Jandarma Karakolu kontrol noktasında, otobüsten indirilerek gözaltına alındığını belirten Tangüner söze şöyle devam etti:

“Gözaltına alındığına tanıklık edenler, Demir’in Şavelat Jandarma Karakolu’na götürüldüğünü söyler. Akşama doğru bir karakol görevlisi, Demir'in evini telefonla arayarak anne Kesire Demir’e ‘Oğlunuz Abdurrahim, Şavelat Jandarma Karakolu’nda, gelip alabilirsiniz’ der. Karakoldaki görevliler akrabalarından birine ‘Biz böyle birini almadık, böyle biri bizde yok’ der. Abdurrahim’in ailesi resmi kurumlara başvurularda bulunur, ancak sonuçsuz kalır. Aradan geçen 24 yıla rağmen, Demir’in akıbeti hâlâ meçhul.”

Tangüner, tüm kayıplar için adalet aramaktan vazgeçmeyeceklerini ifade ettikten sonra oturma eylemi yapıldı.

İzmir

Konak eski Sümerbank önünde yapılan eylemde Tolga Ceylan Baykal’ın akıbeti soruldu. Basın metnini İHD İzmir Şube yöneticilerinden Caner Canlı okudu.

Caner Canlı konuşmasında Tolga Ceylan Baykal’ın İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği öğrencisiyken, 7 Ağustos 2004 tarihinde tatil amacıyla gittiği Kırklareli’nin İğneada ilçesinde kaybolduğunu, ilçeye vardığı gün telefonla annesini arayarak İğneada’ya ulaştığını söylediğini aktardı. Devamında “10 Ağustos 2004 tarihinden sonra annesi ile haberleşmesi kesildi. Tolga’dan bir daha haber alınamadı” dedi. Baykal’ın akıbetinin sorulduğu açıklama sonrasında 5 dakika oturma eylemi yapıldı.

Ankara

Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi 258. hafta eylemini İHD Ankara Şubesi binası önünde yaptı. Eylemde basın metnini İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen okudu.

İç Anadolu Bölgesi’ndeki hapishanelerde durumu ağır ve hapishanede kalması mümkün olmayan 24’ü ağır olmak üzere toplam 117 hasta tutsak bulunduğunu dile getiren Çevirmen, bu yıl Ağustos ayına kadar hapishanelerde 24 mahpusun yaşamını yitirdiğini ifade etti. Çevirmen son olarak şunları ifade etti:

“Büyük bir sorun olan ve kamuoyunun vicdanını kanatan hasta mahpusların yaşamış oldukları sıkıntılar çözüm üretilmeden ortada durmaktadır. Teşhis ve tedavisi yapılmadan adeta işkence çektirilen, hapishanede hayatını kaybeden ya da ölümüne ramak kala bırakılıp kısa sürede hayatını kaybeden insanların olduğu bir toplum, adalete olan inancını da kaybeder. Türkiye hapishanelerinde bulunan hasta mahpusların acil ve kalıcı tedavilerinin yapılması, hapishane koşullarında tedavisi yapılamayan/yapılmayan hasta mahpusların da acilen infazlarının durdurulması gerekmektedir. Adli Tıp Kurumu siyasi olarak verdiği kararlardan vazgeçmeli, tam teşekküllü hastanelerin ve üniversite hastanelerinin verdiği raporlar kabul edilmelidir.”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı