İnsan hakları savunucularının cumartesi eylemleri kapsamında bugün Diyarbakır’da Ceylan Önkol ile Mehmet Yanen ve Hasan Kanat adlı kuzenlerin, Batman’da ise Hacı Sancak’ın failleri soruldu. İzmir’de Ergin Aktaş, Ankara’da ise Cuma Tek isimli hasta tutsakların serbest bırakılması için eylem yapıldı.
Diyarbakır
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi önünde yapılan 555. gözaltında kayıplar eyleminde Ceylan Önkol ile 1994 yılında Diyarbakır’ın Hani ilçesinde katledilen Mehmet Yanen ve Hasan Kanat adlı kuzenlerin faillerinin tespit edilip yargılanmaları istendi.
Eylemde ilk söz alan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, kayıp yakınlarının 555 haftadır mücadele verdiğini belirtti. Kaybedilen yakınlarının bir mezarı olmasını ve faillerinden hesap sorulmasını istediklerini belirten Örhan, bu talepler karşılanana kadar mücadelelerinin süreceğini ifade etti.
Örhan’ın ardından konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı ise cezasızlık politikasına dikkat çekerek, katillerin cezalandırılmamasının katliamları süreklileştirdiğini ifade etti.
İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın, 28 Eylül 2009 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesi Şenlik köyünde koyun otlattığı sırada bulunduğu bölgeye atılan havan mermisiyle katledilen Ceylan Önkol’un katillerinin yargılanmak bir yana, tespit bile edilmediğini ifade ederek katillerinin tespit edilip yargılanmasını istedi. Yalçın, 17 Temmuz 1994 tarihinde Diyarbakır’ın Hani ilçesinde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra katledilen Mehmet Yanen ve Hasan Kanat adlı kuzenlerin faillerini sordu. Yalçın konuşmasının devamında şu bilgileri verdi:
“Mehmet Yanen ve amcasının oğlu Hasan Kanat, 17 Temmuz 1994 tarihinde Hani’nin Kaledibi Köyünden Diktaş Mezrasına giderken Bolu Komando Tugayı askerleri tarafından gözaltına alınır. Ailelerin olay sonrası tüm aramalarına rağmen Mehmet Yanen ve Hasan Kanat bulunamaz. Mehmet’in babası Sait Yanen, o dönemde çevredeki karakollara, Hani Cumhuriyet Savcılığı’na oğlunun akıbetinin bulunması için sürekli olarak gider. Hatta gittiği bir karakolda Sait Yanen’e ‘Senin oğlun sağdır, fakat şimdi burada değil’ diyerek oğlunun sağ olduğunu belirtirler. Yaklaşık 40 gün boyunca ailesi tarafından yapılan tüm aramalar, başvurular sonuçsuz kalır. Ancak yaşanan bu olay sonrası 26 Ağustos 1994 tarihinde Sait Yanen’in oğlu Veysi Yanen, hayvanları otlatırken köylerinden 1 km uzaklıkta olan ormanlık alanda yanmış iki ceset bulur. Bulunan bu cesetlerle ilgili dönemin köy muhtarı Mehmet Kanat’a haber verilir, köy muhtarı da hızlı bir şekilde olaya ilişkin savcılığı bilgilendirir. Ailenin anlatımlarına göre; köy muhtarı, aileye savcılığın güvenlik gerekçesiyle bölgeye gelemeyeceğini söylediğini, cenazeleri kendilerinin defnetmelerini istediğini bildirir. Aileler çocuklarının cenazelerini, yüzünden ve giydikleri ayakkabılarından tanırlar.”
Yalçın, ailelerin cansız bedenleri yüzlerinden tanımış olmalarına rağmen, devletin defnettiği cenazeler hakkında bugüne kadar bir sonuç gelmediğini ekledi. Konuşmadan sonra oturma eylemi yapıldı.
Batman
Kayıp yakınlarının 461. hafta eylemi İHD Batman Şubesi’nde gerçekleştirildi. İHD Batman Şube yöneticisi Mahfuz Akgül, 1993 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesi Nuh Mahallesi’nde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra ailesine cansız bedeni teslim edilen Hacı Sancak’ın katledilişinin aydınlatılmasını ve katillerinin yargılanmasını istedi.
Sancak’ın ailesinin katillerin bulunup yargılanması için yaptığı hiçbir başvurudan sonuç alınmadığını belirten Akgül konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Bizler; devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınarak kaybedilenlerin, katledilenlerin aileleri ve insan hakları savunucuları olarak devletin yasadışı grupları tarafından organize edilmiş ya da desteklenmiş insanlık suçlarının tarafsız, adil bir biçimde soruşturulması ve bu davaların hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlandırılmasını talep ediyoruz.”
Konuşmanın ardından oturma eylemi yapıldı.
İzmir
Konak eski Sümerbank önünde yapılan eylemde hasta tutsak Ergin Aktaş’ın serbest bırakılması istendi. Eylemde basın metnini İHD İzmir Şubesi Yöneticisi Cemile Karakaya okudu.
Menemen R Tipi Hapishanesi’nden, 12 Mayıs’ta Silivri Hapishanesi’ne oradan da 26 Temmuz’da Metris R Tipi Hapishanesi’ne gönderilen Ergin Aktaş’ın yaşamının tehlike altında olduğunu belirten Karakaya, iki eli olmayan Aktaş’ın KOAH, bronşit hastalıklarının yanı sıra tüberküloza da yakalandığını ifade etti. Aktaş’ın tedavisinin engellendiğini dile getiren Karakaya şöyle konuştu:
“Aktaş, şu anda, üç ağır hasta mahpusla kalmaktadır. Deyim yerindeyse biri diğerinin eli öteki de diğerinin ayağı olmaktadır. Yaşamları çok zordur ve insan onuruna kesinlikle uygun değildir. Ergin’in ATK tarafından birçok kez hapishanede kalamaz raporu olmasına ve ağır ceza mahkemelerine başvurular yapılmasına rağmen, kolluğun 'toplum güvenliği için tehlike' oluşturduğu gerekçeli engellenmesine takılmış ve başvurular reddedilmiştir.”
Aktaş’ın serbest bırakılması talebiyle biten açıklamanın ardından 5 dakika oturma eylemi yapıldı.
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’nin gerçekleştirdiği 265. hafta eylemi İHD Ankara Şube binası önünde yapıldı. Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde kalan Cuma Tek’in serbest bırakılmasının istendiği eylemde basın metnini İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen okudu.
Yüzde 70 engelli olan hasta tutsak Cuma Tek’in 27 aydır tutuklu olduğunu belirten Çevirmen, Tek’in 1997 yılında mayın patlaması sonucunda sağ ayağının koptuğunu, şarapnel parçalarının gözüne girmesinden kaynaklı sağ gözünde görme yetisinin olmadığını ifade ederek şunları söyledi:
“Sağ kolunu da şarapnel parçalarından dolayı kısmen kullanabilmektedir. Olmayan ayağının yerine protez ayak kullanmaktadır. Protezin takılı olduğu bölgede kullandığı malzemelerden dolayı, ayak kısmı, kaval kemiği bölgesi ve kesilen bölge sürekli iltihaplanmaktadır, iltihaplı bölge sürekli olarak kendisine sıkıntı yaratmaktadır.”
Tek’in, yüzde 90 engelli raporu bulunan, zihinsel ve fiziksel engelli bir ağabeyinin bakımından sorumlu olduğunu belirten Çevirmen, ailesinin Hakkari Çukurca’da oturduğunu ifade ederek, görüş hakkının da fiili olarak gasp edildiğini vurguladı.
Çevirmen son olarak Tek’in 24 aylık cezasının kaldığını, yüzde 70 engelli olmasından kaynaklı denetimli serbestlik koşullarından yararlandırılmasını ve derhal serbest bırakılmasını istedi.