Cumartesi Anneleri bugün 750. hafta eylemlerini gerçekleştirdi. Bugünkü eylemde, 28 Temmuz 1993’te Bitlis’te kaçırılarak katledilen, Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe için adalet istendi.
Galatasaray Meydanı’ndaki yasak nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleşen eylem, İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklaması okunarak başladı.
Halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlandığına, basına yönelik baskı ve sansüre dikkat çekilerek başlayan açıklamada, son olarak 136 internet adresine erişim engeli getirildiği üzerinde duruldu. “Sesini duyuramayanların sesi olma yükümlülüğünü yerine getirmeye çalışan gazeteciler dün de, bugün de ağır bedellerle karşı karşıya kaldılar” denilen açıklama, Ferhat Tepe’nin de bu gazetecilerden biri olduğu ifade edilerek, kaçırılışının anlatımıyla devam etti.
Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiri Ferhat Tepe’nin, sivil polis olarak bilinen silahlı, telsizli 3 kişi tarafından 28 Temmuz 1993 akşamı Bitlis şehir merkezinde kaçırıldığı belirtilen açıklamada, Tepe’nin kaçırıldığı otomobillerden birinin bölgedeki karakolun önünde görüldüğü hatırlatıldı. Ferhat Tepe’nin kaçırılması sonrası DEP Bitlis İl Başkanı babası İshak Tepe’nin telefonla arandığı, kendisinden oğlunun hayatı karşılığında fidye ve DEP il örgütünün kapatılmasının istendiği kaydedildi. İshak Tepe’nin, telefondaki sesin Tatvan 6. Zırhlı Tugay Komutanı General Korkmaz Tağma’ya ait olduğuna ilişkin kamuoyuna açıklama yaptığı dile getirildi.
Katil korundu, baba Tepe cezalandırıldı, avukatı katledildi
Açıklamada, gözaltına alındığı inkar edilen Ferhat Tepe’nin ağır işkence görmüş bedenine, “meçhul kişi” olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda 13 gün sonra ulaşıldığı aktarıldı. Ailenin avukatı Şevket Epözdemir’in davada ısrarcı olması üzerine katledildiği, baba İshak Tepe’nin oğlunun kaybedilişiyle ilgili yaptığı açıklamalar nedeniyle 1 yıl hapis cezasına mahkum edildiği hatırlatılan açıklamada, davanın AİHM’ye taşındığı ifade edildi. AİHM’nin talebine karşın devletin Tağma’nın ifade vermesine engel olduğuna yer verilen açıklamada, 9 Mayıs 2003’te AİHM’nin dosyada “şaşırtıcı eksiklikler olduğu”nu tespit ettiği ve Türkiye’yi etkin soruşturma yapmaması nedeniyle mahkum ettiği ifade edildi.
Dava zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldı
Ailenin başvurularının devlet tarafından gerekçesiz reddedildiği, Tepe’nin gözaltında olduğuna ve işkence gördüğüne dair 14 tanığın ifadelerine başvurulmadığı, Elazığ’da yürütülen soruşturmanın 2013 yılında zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldığının altı çizilen açıklamada, davanın AYM’ye taşındığı hatırlatıldı. AYM’nin hak ihlali kararına hükmettiği fakat dosyayı “insanlığa karşı işlenmiş suç” kapsamında kabul etmeyerek zamanaşımı gerekçesiyle davanın yeniden açılmasına engel olduğuna dikkat çekildi.
Tepe’nin katledilmesinin sorumlulularından Korkmaz Tağma’nın adının geçtiği haberlerin yer aldığı internet sitelerinin erişime engellenmesi teşhir edilen açıklama, gözaltında kayıplar mücadelesinin süreceği vurgusuyla noktalandı.
Anne Tepe: Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz
Açıklamanın ardından Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe söz aldı. Oğlunun 26 yıl önce 19 yaşında kaçırıldığına değinerek söze başlayan anne Tepe, katillerin bulunması yerine mağdurların cezalandırıldığını, katilleri ortaya koyan haberlere erişimin engellendiğini ifade etti. “Katilleri bulmak yerine bize alanları yasaklayanlardan elbette adalet beklenmez” diyen anne Tepe, katillerin bugün hâlâ kol gezdiğini söyledi. Anne Tepe “750 haftadır devam eden adalet arayışımız sorumlulardan hesap sorulana kadar sürecektir” ifadeleri ve Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyecekleri vurgusuyla sözlerini noktaladı.
Zübeyde Tepe’nin ardından Özgür Gündem yazarı tutuklu gazeteci Hüseyin Aykol’un hapishaneden gönderdiği mesajı okundu. Sonrasında, 1980’de kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi, DİSK/Basın-İş Başkanı gazeteci Faruk Eren konuşma yaptı. “Gazeteciler çok bedel ödedi, ödüyor hâlâ” diyen Eren, “Gazetecilik katledilmek isteniyor” ifadeleriyle gazetecilere ve basına yönelik saldırılara dikkat çekti, 150’ye yakın gazetecinin tutuklu olduğunu hatırlattı. “Tüm baskılara rağmen gazetecilerin onurlu bir direnişi var” diyen Eren, ‘gazetecilik direniyor’ vurgusuyla konuşmasını noktaladı.