25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşıyor. Salgın süreci kadın işçilerin karşı karşıya kaldığı sömürü, baskı ve şiddeti daha da arttırdı.
* Kadına yönelik şiddet salgın döneminde yüzde 27,8 arttı.
* Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin gibi esnek ve güvencesiz çalışma modellerinden en çok kadın işçiler etkilendi.
* Fabrikalarda kadın işçiler üzerindeki baskı, mobbing, taciz arttı. Pek çok kadın işçi mobbingle yıldırılarak işini bırakmaya zorlandı.
* “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve davranışlar” bahanesi öne sürülerek, işten atma tehdidi de en çok kadın işçileri etkiledi. 25/2’den işten atılarak tazminat ve işsizlik maaşı alamamak ve “damgalanmak” kadın işçiler üzerinde baskı kurma aracına dönüştü.
* “İşten atmak yasaklandı” denilse de, salgın boyunca işten atmalar devam etti. İşsizlik en çok kadın işçileri vurdu. Kriz dönemlerinde ilk işten atılan kadınların işsizlik oranı bu süreçte artış gösterdi.
* Çocuk, yaşlı, hasta bakımı, ev işleri yükleri de bu süreçte daha fazla arttı. Bu işler “kadınların işi” olarak görüldüğü için pek çok kadın işten ayrılmak zorunda kaldı. Böylece ekonomik özgürlüğünü kaybeden kadınlar baskı ve şiddete daha açık hale geldiler.
Şiddete, baskıya, sömürüye sessiz kalmayalım!
25 Kasım bir mücadele günüdür! Kadın işçi ve emekçiler olarak kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine, çifte sömürüye karşı 25 Kasım’da alanlarda olalım. Fabrikalarımızda erkek sınıf kardeşlerimizle birlikte kadına yönelik şiddete karşı mücadele edelim!
Unutmayalım ki, bu mücadelede en büyük gücü örgütlülüğümüzden alabiliriz. Erkek sınıf kardeşlerimizle el ele verelim, birlik olalım. İşyeri komitelerimizi kuralım. Birliğimizden aldığımız güçle, karşı karşıya kaldığımız şiddetin kaynağı olan ve bizleri sömüren bu düzene karşı mücadele edelim!
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları