25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü, tüm dünyada kadınların, kendilerini nefessiz bırakan şiddete, çifte baskı ve sömürüye karşı sokağa çıktıkları, eşitlik ve özgürlük özlemlerini haykırdıkları gündür.
1981’de Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda; 1930-1961 yılları arasında ülkeye hükmeden Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden ve bedelini hayatlarıyla ödeyen, diktatörlüğün yıkılmasında büyük rol oynayan, Patria, Minerva, Maria Mirabel kardeşlerin anısına, 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edildi.
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri bugünün dünyasında en yaygın toplumsal sorunlardan biridir. Dünyanın en demokratik ve gelişmiş ülkelerinden en gerisine kadar giderek tırmanmakta ve ürkütücü boyutlar almaktadır.
- Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin verilerine göre 15-49 yaş aralığındaki her 5 kadın ve kız çocuğundan biri yakınları tarafından fiziksel ve cinsel şiddet görüyor. Yaşadığı şiddeti rapor eden kadınların oranı yüzde 40’tan az. Polisten yardım isteyen kadınların oranı ise yüzde 10’u bulmuyor.
- Amerika’da günde üç kadın mevcut veya eski partneri tarafından öldürülüyor. Her 20 dakikada bir kadın şiddete uğruyor. ABD’de her 92 saniyede bir kişi cinsel istismar ya da tacize maruz kalıyor.
- Afrika’da her gün üç kadın eşi tarafından öldürülüyor. Kadın cinayetlerinin en çok görüldüğü 25 ülkeden 14’ü Latin Amerika ve Karayipler’de. Her üç saatte bir, bir kadın partneri tarafından öldürülüyor.
- Her yıl 2 milyon kadın ve kız sünnete maruz kalıyor. Dünya genelinde cinsel organları kesilen tahminen 130 milyon kadın var. Hindistan’da her yıl yaklaşık 15 bin kadının çeyiz için öldürüldüğü tahmin ediliyor. 750 milyon kadın ve kız 18 yaşından önce evlendi. İnsan ticareti mağdurlarının yüzde 71’ i kadın ve kızlar. Bunların 4’te 3’ü cinsel saldırıya uğruyor.
- Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’na göre, AB’de, 15 yaşın üzerindeki her üç kadından biri fiziksel veya cinsel şiddete uğruyor. Kadınların beşte biri şimdiki veya eski eşlerinden şiddet görüyor. Bu kadınların yüzde 15’i polise başvurmuyor.
- Almanya’da her üç kadından biri hayatında en az bir kez fiziksel veya cinsel şiddete uğruyor. Her 4 kadından biri en az bir kez şimdiki veya eski partneri tarafından fiziksel ve cinsel şiddet gördü.
- Cinsiyet eşitliğinden sorumlu bir bakanlığı olan Fransa’da, 2018 yılında 119, 2019 yılının ilk 6 ayında 75 kadın öldürüldü. Her yıl 222 bin ev içi fiziksel ve cinsel şiddet vakası yaşanıyor. Her 3 günde bir, bir kadın öldürülüyor.
- Federal Kriminal Polis Bürosu’na göre 2019 yılında toplam 142 bin kadın ev içi şiddete maruz kaldı. 117 kadın partneri veya eski partneri tarafından öldürüldü. Her 45 dakikada bir, bir kadın partneri tarafından yaralanıyor veya saldırıya uğruyor.
Federal Ayrımcılıkla Mücadele Ajansı, 2015 yılında kadınların yüzde 17’sinin işyerinde cinsel tacize uğradığını tespit etti.
- Pandemiyle birlikte kadınların ev içi yükü daha da arttı, şiddet ve sömürü derinleşti. Çocuk istismarında da dehşet verici artış yaşandı. Tüm dünyada çalışma yaşamı güvencesizleştirildi, ücret eşitsizliği büyüdü. Milyonlarca işçi ve emekçi kadını önümüzdeki süreçte işsizlik, yoksulluk, kazanılmış hak ve özgürlüklerine saldırılar ve kayıt dışı çalışma bekliyor.
Kadına yönelik şiddet bir sistem sorunudur!
Tüm dünyada kapitalist kriz derinleşiyor ve kapitalizmin bunalımı dünya ölçüsünde giderek ağırlaşıyor. Sermaye düzeni krizin faturasını işçi ve emekçilere ödetmeye çalışmaktadır. Bütün bu tablo içinde işçi-emekçi kadınlara çıkarılan fatura ise daha da katmerlidir.
Çok boyutlu yıkımın, yokluğun ve yoksulluğun yanı sıra yaşadıkları baskı, çok yönlü eşitsizlikler, hak yoksunlukları ve şiddet kadınların yaşamını cehenneme çevirmektedir. Bugün dünyanın dört bir yanında çığ gibi büyüyen kadına şiddet kadın katliamlarına dönüşmüştür. Aynı zamanda bu katliamların sürmesini sağlayacak her türlü yasal ve yasal olmayan uygulamalarla kadına şiddetin devamı sağlanmaktadır. Kadına yönelik şiddeti çözmek bir yana, onun devamını sağlayan sermaye düzeni giderek ağırlaşan tablonun da sorumlusudur.
Tüm bu sorunlar son yıllarda giderek daha fazla kadını sınıfsal ve cinsel konumlarından gelen özgün sorun ve talepleriyle mücadeleye yöneltiyor. Pandemi koşullarında bile dünyanın dört bir yanında kadınlar mücadele ediyorlar.
Bu nedenle, Enternasyonal Emekçi Kadın Komisyonu olarak kadınların yaşam haklarını savunmak, kadına karşı şiddete son vermek için insanlığın kurtuluş mücadelesinde yer almak durumundayız diyoruz. Bizi çaresizlik içinde ölümle sınayanlara verilebilecek en güzel cevap mücadelemiz ve bu mücadelenin yaktığı ateştir. Biz emekçi kadınlara düşen sorumluluk bu ateşi harlamaktır.
Yaşamak için sosyalizm!
Enternasyonal Emekçi Kadın Komisyonu
Kasım 2020