Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri neredeyse gündelik olarak yaşanıyor. Kadınlar, evde, sokakta, iş yerinde, kirli savaşlarda şiddete, tacize, tecavüze uğruyor, katlediliyor. Fiziksel ve cinsel şiddeti, psikolojik ve ekonomik şiddet biçimleri tamamlıyor.
Türkiye’nin kapitalist düzeni, kadına yönelik çok boyutlu şiddet ve cinayetlerin kaynağıdır, ama AKP-MHP rejiminin uygulamaları da buna ek bir boyut kazandırıyor. Kadına yönelik şiddetin failleri, dinci gerici rejimin yargısı tarafından verilen “ödül” gibi cezalarla korunurken kadın düşmanlığı teşvik ediliyor. Yasal uygulamalar ve düzenlemelerle de bunu besleyen AKP-MHP rejimi, kadın düşmanı açıklamalarına her gün yenilerini ekliyor.
Soylu’dan hamaset: “Nereden çıktı bu kadın cinayeti”
Son olarak da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu yıl 20 Kasım itibarıyla 234 kadının aile içi ve kadına yönelik şiddet kapsamındaki cinayetlerde hayatını kaybettiğini belirtti. Geçen yılın ilk 10 ayındaki can kaybının 308 olduğunu belirten Soylu “kadına şiddetin azaldığını” iddia etti. “Rakamlar konusunda bize itimat etmeyen, gazete kupürlerinden bunları toplayan bir anlayış söz konusu” diyen Soylu pişkince açıklamalarını sürdürdü. Kadın düşmanı uygulamalarını yok sayan Soylu, “Tüm kadın cinayetlerini hükümet kendi eliyle yapıyormuş gibi devleti suçlayanlar acaba bu konuda ne yapıyorlar” diyerek üste çıkmaya çalıştı.
Açıklamalarında “erkeklere seslenen” Soylu, “Nereden çıktı bu kadın dövmek, nereden çıktı bu kadına şiddet, nereden çıktı bu kadın cinayeti? Hiçbir duygumuzla hiçbir eğitimimizle hiçbir anlayışımıza uymadığını ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı. Soylu sözüm ona şaşkınlığını ifade etse de sözkonusu şiddet ve cinayetler, tam da kendisinin temsil ettiği düzenin kadın düşmanı anlayışının sonucu yaşanıyor.
Kadınlardan yanıt
Süleyman Soylu’nun “Nereden çıktı bu kadın cinayetleri?” sorusuna kadınlardan yanıt geldi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından verilen yanıtta şu ifadeler kullanıldı:
“Kapınıza gelen kadınları faillerle barıştırıp evine gönderdiniz.
-Koruma talep eden kadınlara koruma kararı vermediniz.
-Koruma kararı olan kadınları korumadınız.
-6284'ü uygulamayan kamu görevlilerine yaptırım uygulamadınız.
-Kadın cinayetleri verilerini tüm şeffaflığı ile toplumla paylaşmadınız.
-Şüpheli kadın ölümleri olduğunda delilleri toplamadınız.
-Kadın cinayetlerinin ardından baş sağlığı dilemek dışında hiçbir adım atmadınız
-Kadınları yaşatacak olan İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırmaya çalıştınız.
-Kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele eden kadınları hedef aldınız.”
Açıklamada son olarak “Bakanlar işlerini yapmıyorsa işgal ettikleri makamları bıraksınlar. Bizler kadın cinayetlerini durdurma mücadelemize tek bir kadın öldürülmeyene kadar devam edeceğiz” denildi.