11. Kalkınma Planı… Sermayeye peşkeşler, işçi ve emekçilere yeni saldırılar

Sermayenin çıkarları doğrultusunda hazırlanmış bu planla işçi ve emekçileri çok ciddi saldırılar beklemektedir. Bu saldırı hazırlıklarına karşı işçi ve emekçiler örgütlenerek hazırlanmalı, sermayenin “kalkınma” planlarının faturasını ödemeyi reddetmeli, hakları ve geleceklerine sahip çıkmalıdırlar.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Temmuz 2019
  • 21:32

2019-2023 dönemini kapsayan 11. Kalkınma Planı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçti. İçinde pek çok güzelleme barındıran bu planla, “daha fazla değer üreten, daha adil paylaşan, daha güçlü ve müreffeh” bir Türkiye vizyonu pazarlanıyor.

Ekonomik krizin yıkıcı etkilerinden bunalan işçi ve emekçilere masal niyetinde vaatler sunulurken, planda esas olarak sermayenin ihtiyaçları temelinde hedefler yer alıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin işlevselliğinin tartışıldığı şu günlerde, hazırlanan bu ilk kalkınma planında büyük “değişimler” vadediliyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay planda yer verilen 15 yıllık perspektifi açıklarken yerli ve yabancı sermayeye mesaj veriyor:

“Bu kapsamda hukukun üstünlüğü, demokrasi, temel hak ve hürriyetlerin güçlendirilmesi, hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim anlayışının pekiştirilmesi ve kurumsallaştırılması; uluslararası iş birliklerinin ve stratejik ortaklıkların güçlendirilmesi ve AB üyelik hedefinin sürdürülmesi; ekonomide istikrar ve sürdürülebilirlik; verimlilik temelli, sanayi ağırlıklı, ihracata dayalı nitelikli büyüme; aktif sanayi politikaları; imalat sanayinde yapısal dönüşüm ve sektörel odaklılık; tarım, turizm ve savunma sanayinin öncelikli gelişme alanı olması; beşeri ve sosyal yapının her bakımdan güçlendirilmesi, daha yeşil bir Türkiye ve medeniyet temelli şehirleşme; uluslararası ve çok taraflı kalkınma iş birliklerinin güçlendirilmesi 15 yıllık perspektifin temellerini oluşturmaktadır.”

2023 hedeflerinin pek inandırıcılığı kalmayınca artık 2033 yılına kadar sürecek 15 yıllık perspektiflerden bahsedilmektedir. Gerici-faşist iktidar sözcüleri kendi iktidarlarına zaman kazandırmak isterlerken, işçi ve emekçileri de hala beklentilerle oyalama peşindeler.

Son “kalkınma planı”nda belirtilen hedefler, aslında Türkiye gerçekliğini özetlemektedir. Her ne kadar bol keseden vaatler savrulsa da yine de 2014 yılındaki 10. Kalkınma Planı’yla kıyaslandığında, hedeflerin küçüldüğü görülmektedir. Zira 10. Kalkınma Planı’nda belirlenen 2023 hedeflerinde GSYH’nin 2 trilyon dolara çıkartılması beklenirken, şimdi bu hedef 1 trilyon 80 milyar dolara düşürülmüştür. İhracatın 500 milyar dolara çıkarılması hedefi ise 226,6 milyar dolara çekilmiştir. İşsizliğin yüzde 5’e düşürülmesi hedefi de 9,9’a çıkmıştır. Geriye çekilen bu rakamlarla Türkiye’nin “en yüksek insani gelişmişlik seviyesindeki ülkeler arasına girmesi” hedefine ulaşılacağı umuluyor! Bu yalanlara inandırılmak istenen işçi ve emekçileri ise ciddi bir saldırı programı bekliyor.

Plana göre, sosyal güvenlik sisteminin değiştirilerek “değişen işgücü piyasası koşullarına ve çalışma şekillerine uyumlu hale getirilmesi” hedefleniyor. Böylelikle esnek ve güvencesiz çalışma biçiminin kalıcı hale getirilmesi sağlanarak, kırıntı halinde kalan sosyal hakların gaspının hedefe konulduğu anlaşılıyor. Buna ek olarak “tamamlayıcı emeklilik” adı altında özel şirketlerin bu alanda etkinliklerinin arttırılması hedefleniyor. Bireysel emeklilik sistemine geçişte istediklerini elde edemeyince bu sefer de “Kişilerin emeklilik gelirlerinin arttırılmasını teminen kamu emeklilik sistemi dışındaki diğer emeklilik sistemlerine katılım(ın) teşvik edileceği” belirtiliyor.

Öte yandan kıdem tazminatına göz dikmeye de devam ediyorlar. Planda kıdem tazminatı konusu “hem yurtiçi tasarrufların arttırılması hem de istihdam ve çalışma hayatı başlıkları altında” yer alıyor. Bireysel emeklilikteki otomatik katılım sisteminin kıdem tazminatı fonu ile entegre edileceği belirtiliyor.

Planda, kayıt dışılıkla mücadele ve istihdamı arttırma gibi aldatmacalar eşliğinde patronlara büyük kolaylıklar ve kıyaklar sunulmaya devam ediliyor. Esnek çalışma biçimlerinin kalıcı hale getirilmesiyle birlikte “kolay işverenlik uygulamalarının yaygınlaştırılacağı” ve istihdam teşviklerinin süreceği söyleniyor.

Kadınlara istihdam yalanıyla da esnek istihdam biçimlerini yaygınlaştırmak istiyorlar. Bu şekilde güvencesiz esnek çalışma biçimleri bir lütufmuş gibi gösteriliyor. Ayrıca “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramının, 11. Kalkınma Planı’nda tümden çıkarıldığı görülüyor.

Görüldüğü üzere sermayenin çıkarları doğrultusunda hazırlanmış bu planla işçi ve emekçileri çok ciddi saldırılar beklemektedir. Bu saldırı hazırlıklarına karşı işçi ve emekçiler örgütlenerek hazırlanmalı, sermayenin “kalkınma” planlarının faturasını ödemeyi reddetmeli, hakları ve geleceklerine sahip çıkmalıdırlar.