Bu yazıyla kalkınma ajanslarının ilk ortaya çıkışına ve dünyadaki uygulamalarına birtakım örnekler vermeye çalışacağız. Bu vesileyle Türkiye’deki uygulamaların temel mantığını ortaya koymaya çalışacağız.
Kalkınma ajanslarının ortaya çıkışı
Kalkınma Ajansları’nın 1929 Buhranı’nın ardından ilk örneğini ABD’de görmekteyiz. Krizden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Tennesee’de kurulan Tennesee Valley Authority (TVA) (Tennesee Vadisi Yönetimi) ilk Bölgesel Kalkınma Ajansı (BKA) olma özelliğini taşımaktadır. Ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayanan bir bölgede, verimliliği arttırmak ve eyaletin bütün imkanlarını sermayenin hizmetine açmak hedefiyle kurulan TVA halen varlığını sürdürmektedir.
TVA büyük barajların yapılması ile enerji üretiminin artması, sanayinin bölgeye çekilmesi, tarım alanlarının genişletilmesi gibi hedeflere sahiptir. Bu örnekten açıkça görülüyor ki, Kalkınma Ajansları’nın temelinde burjuvazinin bir alandaki yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile emek gücünü kâra çevirebilmek için oluşturduğu altyapı ihtiyacı yer almaktadır.
TVA, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda ABD’nin ihtiyaç duyduğu savaş makinelerinin üretimi için ihtiyaç duyulan enerjiyi sağlamak ABD’nin en büyük hidroelektrik santralini de kurar. 1960’larda ihtiyaç duyulan enerjinin karşılanması için bu kez de nükleer santral inşaasını gerçekleştirir.
Bölgesel Kalkınma Ajansları yaygınlaşıyor
İlk ortaya çıkışı 1929 Buhranı’yla olan BKA’lar, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın yarattığı yıkımın ardından 1950’lerde ve 1960’larda yaygınlaşmaya başlar.
ABD ve Birleşik Krallık’ta yarı özerk yapıda kurulurlarken, Japonya ve Fransa’da kamu kuruluşu olarak kurulurlar. Ancak hepsindeki temel yaklaşım aynıdır. Savaşın etkilerini ortadan kaldırmak, üretimi arttırmak, açılamadıkları veya paraya çeviremedikleri bölgelere yönelmek vb....
BKA’lar ile aynı şekilde toplumsal hoşnutsuzlukları düzen sınırlarına çekebilmek ve potansiyelini sermayenin ihtiyaçları için kullanamadıkları bölgelere yönelmek hedefiyle de hareket edilmiştir. Fransa’da Paris’in dışında kalan bölgelere yönelinmesi, İtalya’da kuzey ve güney farklılıklarının ortadan kaldırılması, Birleşik Krallık’ta sanayi bölgelerinin çökmesinin ardından yeni sanayi bölgelerinin inşasına girişilmesi BKA’lar eliyle gerçekleştirilmiştir.
Birleşik Krallık’ta ilk olarak 1965 yılında İskoçya ve Adalar Kalkınma Kurulu ile Orta Galler Kalkınma Şirketi kurulmuştur. Özellikle İngiltere dışında kalan Birleşik Krallık ülkelerini hedef alan bir bakışla ilk adımlar atılmıştır. 1997’de ülkenin 9 bölgesine daha BKA kurulmuştur.
İrlanda’da 1959’da Shannon Serbest Havaalanı Kalkınma Şirketi’nin kurulması, Avusturya’nın 9 bölgesinden en geri kalanlarından biri olan Stryia’da, 1991’de Stryia Ekonomik Kalkınma Ajansı (SEKA) Kurulması, İtalya’da 1974’te Emilia Romagna Bölgesel Kalkınma Ajansı’nın (ERVET) bölgesel hükümet, bankalar, odalar, belediyeler, zanaatkârlar birliği ortaklığında kurulması, Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından Doğu Avrupa ülkelerinde AB’nin dayatmasıyla BKA’ların kurulması... Bu örnekler BKA’ların ilk adımından itibaren sermaye açısından ihtiyaç duyulan sektör, bölge, bileşim ve hedeflerle kurulduğunu göstermek içindir.
Farklılıklarıyla BKA’lar
Çeşitli farklılıklara görülse de BKA’ların kurulmasındaki temel yaklaşım değişmemektedir. Farklı ülke ve bölgelerde merkezi hükümetler tarafından kurulurken, yerel veya bölgesel idareler, kamu veya özel sektör ortaklıkları şeklinde kurulanları da vardır.
Faaliyet alanlarına göre ulusal ve uluslararası stratejik hedeflerle kurulanları olduğu gibi, sektörel hedeflerle, bölgesel proje, operasyonel hedeflerle veya içsel cazibe alanları yaratma, yatırım çekme hedefleriyle kurulan BKA’lar da bulunmaktadır.
Devlet ve AB fonlarıyla finansmanı sağlananları olmakla beraber, doğrudan şirketlerin finansmanını sağladığı ajanslar da bulunmaktadır. Birkaç örnek vermek gerekirse, Almanya’da hem kamu kuruluşu hem limited şirket, İrlanda, Hollanda, Yunanistan, İtalya’da kamu limited şirket, Portekiz’de kamu-özel limited şirket, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Polonya, Slovakya’da anonim şirket, Fransa’da karma ekonomi şirketi olarak işleyen BKA’lar, farklı ülkelerde kamu kuruluşu, belediye ajansı veya vakıf olarak işlemektedir.
Ancak şunu belirtmekte tekrardan fayda var ki, bu farklılıklar temel hedefler veya sermayeye hizmet ediyor olmaları gerçeğini hiçbir şekilde değiştirmemektedir. Bu farklılıkları yaratan ülkelere ve bölgelere göre ihtiyaçların farklılık göstermesidir.
Bir AB politikası olarak BKA’lar
İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası büyük bir yıkıma uğrayan Avrupa ülkeleri, bir taraftan emperyalist dünyanın yeni egemen gücü ABD’nin basıncı altında kalmıştır, diğer taraftan savaştan güçlenerek çıkan Sovyetler Birliği’nin. Bu koşullarda kendi içinde birliğini sağlamlaştırma, sistemini ve ekonomisini güçlendirme ihtiyacı Avrupa burjuvazisi için de kritik bir öncelik haline gelmiştir.
Aynı süreç içerisinde özellikle toplumsal hoşnutsuzlukları giderme ve bölgesel kalkınma ön plana çıkmış, 1958’de Avrupa Sosyal Fonu, 1962’de Avrupa Tarımsal Yönlendirme Garanti Fonu, 1968’de Bölgesel Politika Genel Başkanlığı, 1975’te Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu kurulmuştur.
Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile 1990’lardan itibaren AB’ye üyelik süreci başlayan ülkelerin pek çoğunda ilk kalkınma ajansları, AB uzmanları tarafından kuruldu ve hatta finansmanı doğrudan AB tarafından sağlandı.
1990’lı yıllarda sadece Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki BKA sayısı 150’ye ulaştı. Bu ajansları ortak bir platformda buluşturma, AB burjuvazisinin stratejik hedefleri doğrultusunda planlamalar yapmalarını sağlama ihtiyacıyla birlikte 1991 yılında Avrupa Bölgesel Kalkınma Ajansları Birliği (EURADA) kurulur.
İlk kurulduğu andan itibaren sermayenin ihtiyaçları ve kapitalist ülkelerin bölgesel kalkınma politikaları doğrultusunda şekillenen BKA’lar, tarihsel gelişimi içerisinde emperyalistlerin dünya pazarına yönelik hedefleri kapsamında yeni bir mahiyete kavuştu.
AB’nin temel aldığı yaklaşımlar esas alınarak oluşturulan İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) ile bütün bir AB tek bir istatistiki standarda oturtulmuştur. Bunu da NUTS (Nomenclature of Territorial Statistical Units-Bölgesel İstatistik Birimlerinin Adlandırılması) adını verdikleri bir sınıflandırma ile gerçekleştirmişlerdir. Buna göre AB ekonomik bölgesi en üstte 78 (NUTS 1), ikinci düzeyde 211 (NUTS 2), üçüncü düzeyde 1093 (NUTS 3) bölgeye ayrılmaktadır.
Bu sınıflandırma AB burjuvazisinin stratejik hedeflerine uygun planlamalar yapmasını kolaylaştıran bir sınıflandırma olması, kullanılabilir ve karşılaştırılabilir bir veri tabanı oluşturması, attığı adımların sonuçlarını görebilmesi açısından önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Tekrara düşmek pahasına şunu belirtmek gerekir ki, BKA’lar esasında burjuvazinin yeni alanlara açılma, kendi ihtiyaçları doğrultusunda bölgeleri şekillendirme, sadece üretim ilişkilerini ve ekonomik gelişmeyi değil, onu temel alarak sosyal, kültürel yapıya müdahale etme, eğitimden ulaşıma, turizmden nüfus planlamasına kadar dünyanın en ücra köşesindeki bir bölgenin kibrit çöpü kadar olan potansiyelini dahi sermayenin ihtiyaçları için kullanıma açma hedefinin, bölgesel kalkınma sosuna bulanmasıdır. BKA’ların Türkiye’deki kurulma süreci de AB burjuvazisinin ve yerli işbirlikçilerinin aynı politikalarının bir sonucudur.
L. Körfez