Ukrayna savaşını silahlanma harcamalarını yüksek oranda arttırmanın fırsatına çeviren sermayenin en “demokratik/barışçı” kılıklı Alman koalisyon (Sosyal demokrat-Yeşil-Liberal) hükümetinin başı Olaf Scholz, bir ''Zeitenwende/Dönüm noktası” sürecinin başladığını ilan etmişti. Bu açıklamanın ardından militarist politikaları yaşamın her alanına yayarak toplumu bu alıştırma icraatlarına ağırlık vermeye başladı.
Ekim ayı sonunda toplumun ve siyasetin geneline nüfuz etmesi gereken bir "zihniyet değişikliği" çağrısında bulunan Almanya’nın SPD'li Savunma/Savaş Bakanı Boris Pistorius, “Avrupa'da bir savaş tehdidi olabileceği fikrine yeniden alışmalıyız ve bu da savaşa hazır hale gelmemiz, kendimizi savunabilmemiz ve Bundeswehr ile toplumu buna hazırlamamız gerektiği anlamına geliyor” diyerek, tekellere hizmet eden militarist zihniyetini ortaya koymuştu.
Olaf Scholz'un ''Zeitenwende” ilanı da Boris Pistorius militarist politikası da federal ve eyalet düzeyinde hükümetlerde yer alan tüm partiler tarafından desteklendi. Bu militarist histeriye sendika konfederasyonları Verdi, DGB ve İG Metal’in başına çöreklenen sendika bürokratları da kapıldı. Bu ‘militarist koro’ Alman Silahlı Kuvvetleri’ni (Bundeswehr) cesaretlendirip çok daha pervasız çıkışlar yapmasına zemin hazırlamış görünüyor. Bundeswehr’de albay rütbesiyle görev yapan ve 2013 yılından bu yana Alman Silahlı Kuvvetler Birliği (DBwV) Başkanlığını sürdüren Andre Wüstner, savaşa ayrılan ekstra bütçeyi yetersiz bulduğunu ilan etti. 100 milyar Euro fon ve yıllık silahlanma harcamalarını arttıran hükümeti eleştiren Wüstner, politikacıları “Bundeswehr'i gerçekten savunmaya uygun hale getirmek için çok az şey yapmakla” suçladı.
Konuşana değil konuşturana bak
Süddeutsche Zeitung gazetesine yaptığı açıklamada, “Açıkça söylemek gerekirse, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana en tehlikeli dönemdeyiz” iddiasını ortaya atan Wüstner, “Federal ve eyalet hükümetleri savunma kabiliyeti konusunu nihayet ele almaya başladılar" diyor. Ona göre, “hükümet kritik altyapı, su ve elektrik kaynaklarına yönelik saldırılar ve terörist saldırılar gibi senaryolara çok daha fazla dikkat etmek zorunda” kalacak. "Birçokları henüz farkına varmasa ya da varmak istemese de yaşam tarzımız şu anda saldırı altında" demagojisini tekrarlayan bu savaş kundakçısı, felaket tellallığı yaparak toplumu militarist politikaları desteklemeye ikna etmeye çalışıyor.
“Politikacıların, iç tehlikelere karşı nasıl hazırlıklı olduğumuzu kendilerine sormaları gerekiyor” ifadelerini kullanan Wüstner, “polisin artık yeterli şekilde hareket edememesi durumunda tek seçenek bir iç olağanüstü haldir” diyerek polis devleti çağrısı yaptı.
Bunları bir albayın deli saçmaları diye tiye alabilirdik. Ne ki savaş bakanının toplumu militarize etme çağrısından sonra, Alman Silahlı Kuvvetler Birliği (DBwV) Başkanı sıfatı taşıyan bu savaş kundakçısının konuşturulması durumun ciddiyetini ve tehlikesini göstermeye yetiyor.
Toplumun militarist politikalara göre yeniden şekillendirilmesi için, diğer savaş kundakçıları gibi hamasete başvuran Albay, ''Ülkemize hizmet etmenin nesi yanlış?" diye sorduktan sonra okulların yeniden militarizmin propagandasının yapıldığı mekanlara dönüştürülmesini, askerliğin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini savunuyor ve kadınların da bu kapsamda değerlendirilebileceğini buyuruyor. Wüstner, “Federal hükümet Bundeswehr'de görev yapmanın cazibesini arttırmayı başaramazsa hizmet yılı veya zorunlu askerlik hizmeti kavramlarını yeniden gözden geçirmekten kaçınamayacağız” diyor.
Wüstner özellikle, daha fazla kadın ve erkeği yeniden birliklere katılmaya teşvik edecek yöntemler üzerinde düşünmek gerektiğini savunuyor. Bundeswehr, polis ve 'sivil' koruma hizmetlerine gerekli personelin sağlanması için bu militarist kurumlar hakkında okullarda bilgilendirilme ve reklam yapılması gerektiğini söyledikten sonra, “Ülkemize hizmet etmenin, barış ve özgürlüğümüzü savunmanın nesi yanlış?" diye demagoji yapıyor.
“Yaşam tarzı” diye kamufle ettiğiniz sömürgeci geleneğinizdir
Silahlanma ve savaş çığırtkanı Albayın “Birçokları henüz farkına varmasa ya da varmak istemese de yaşam tarzımız şu anda saldırı altında” safsatasını ortaya attığı günlerde, kendisi gibi bir savaş kundakçısı olan Binyamin Netanyahu batı emperyalist blokunun desteği ve suç ortaklığı ile sömürgecilerin ''yaşam tarzını'' nasıl korunduğunu Filistin’e bombalar yağdırarak, Gazze’de soykırım yaparak gösteriyordu.
Gazze'de sivil halkın üzerine saatte ortalama 42 bomba atılıyor. Bu bombaların alımı ya ABD tarafından finanse ediliyor ya da Biden yönetimi tarafından doğrudan İsrail'e sağlanıyor. Ailelerin bir ömür boyu çalışarak başlarını sokacakları umuduyla inşa ettikleri binaların yüzlercesi enkaza çevrilerek içinde yaşayanlara mezar ediliyor. 7 Ekim’den bu yana on binlerce bina yerle bir edildi. 4350’ye yakını çocuk 10500 kişi öldürüldü. Albay ve Netanyahu gibi savaş çığırtkanları için bunların hiçbir önemi yok. Zira bu binalarda ''yaşam tarzı''mızı tehdit eden Hamas militanları gizleniyor olabilir! Filistinliler mi? Batılı modern emperyalist/siyonist barbarların gözünde onlar zaten “insan görünümlü hayvanlar”dır!
Batılı emperyalist blokunun sömürgeci 'yaşam tarzını' korumak için bombalanan Gazze'de ölü sayısı daha ilk bir ayda on bini aştı. Save the Children'a göre öldürülen 3 binden fazla çocuk, 2019'dan bu yana dünyadaki tüm çatışma bölgelerinde öldürülen yıllık çocuk sayısını bir ayda aşmış bulunuyor. Ölüm listeleri “batı yaşam tarzını tehdit eden” yaşı "0" olan çocukların isimleriyle doludur.
Batılı emperyalistlerin suç ortaklığıyla ölüm kusan İsrail savaş aygıtı bir ayda 70 Birleşmiş Milletler personeli ile 34 gazeteciyi de sömürge savaşının kurbanları arasına dahil etti. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü İsrail'i Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde savaş suçu işlemekle suçlayacağını duyurdu. Ayrıca bu sürede on binlerce kişi yaralandı. Birçoğu hayatlarının geri kalanında sakat kalacak.
İsrail ablukası nedeniyle yakıtı tükenen dolaysıyla hizmet veremeyen Türk-Filistin Dostluk Hastanesi'nde tedavi gören 70 kanser hastası ölüm tehlikesi altında. 35 hastaneden 14'ü artık hizmet veremiyor. Her gün 160 doğum gerçekleşiyor ve sezaryen bazen anestezi olmadan yapılıyor. Bu hafta Jabaliya'daki mülteci kampı da bombalandı, enkaz altında daha fazla ceset olduğundan şüphelenildiği için ölü sayısını tam olarak belirlemek imkansız. Ve böyle uzayıp gidiyor Bay Albay, modern batı emperyalist blokunun sömürgeci 'yaşam tarzını' korunmak uğruna sürdürdüğünüz savaşın kanlı bilançosu. Filistin’de gerçek anlamda insanlık dramı yaşanıyor. Modern dünyanın barbarlık eseri olan bu vahşet size yetmemiş olmalı ki, okulları militarizmin propagandasının yapıldığı mekanlara dönüştürerek gençliğin milliyetçi-militarist politikalarla zehirlenmesini istiyorsunuz.
Korkuyorsunuz! Şimdiden olağanüstü hallerle tehdit ediyorsunuz
Tarafı ve hizmetkarı olduğunuz Alman emperyalizminin toplu katliamlar, soykırımlar, savaşlar, işkenceler, ülkelerin işgal edilerek yağmalanmasından ibaret olan “emperyalist yaşam tarzına” karşılık Karl Liebknecht ve Rosa'ların en zor dönemde ihanetlere göğüs gerek bayraklaştırdıkları 'düşman içerdedir' enternasyonalist 'yaşam tarzları' bugünün dünyasında ve Almanya’sında da eylemcilere yol gösteriyor. Devletinizin baskı, yasak ve eylemcileri terörize etmesi, sermaye medyasının ise Hamas'ın halkları ayrıştıran gerici ideolojisini Filistin halkının haklı ve meşru direnişini karalamanın aracına dönüştürme çırpınışlarına rağmen gerçekleri örtemiyorsunuz. Bu kepazeliklere prim vermeyen kitleler giderek çoğalan sayılarda her hafta sokakları doldurarak emperyalist-siyonist savaş ve soykırımı lanetleyerek gerçek barış ve kardeşliğin bayrağını dalgalandırıyorlar.
İnsanlığın geleceği silah baronları ve savaş tacirlerine rağmen, Gazze’de sergilenen emperyalist barbarlığa karşı gelişen direniş ve eylemler içerisinde mayalanıyor. Bunu görüyor ve korkuyorsunuz! Daha şimdiden olağanüstü hallerin planlarını yapıyorsunuz. Sizi gidi yarasalar! Savaşlarınızın vahşeti de döktüğünüz kanlar da boğulmaktan sizleri kurtaramayacaktır. Sokakları dolduran eylemcilerin hayatın yeniden üretildiği fabrikalarda silah ve savaş malzemelerinin üretimini durdurma, daha şimdiden örneklerini gördüğümüz havaalanları ve limanlardan silah sevkiyatını reddetme, haberleşme ve ulaşımın bloke edilmesinde ortaya koyacakları başarının kapsamı ve hızı sizlerin sonunu belirlemede tayin edici rol oynayacaktır.