Kaynağına dair henüz netleşmeyen bilgiler olmasına rağmen Çin'de gerçekleşen ölümlerle hayatımıza, hatta tüm dünyanın gündemine giren koronavirüs salgını yayılmaya devam ediyor. Daha düne kadar “bize virüs bulaşmaz” tartışmaları yapanlar bugün “bütün tedbirlerin alındığını” iddia ediyor. Bu kapsamda okullar tatil edilirken, kamuda göstermelik önlemler alındı. Bu arada tabii ki fırsatçılar bu kadar insani bir durumu fırsat bilerek temel tüketim malzemelerinden temizlik malzemelerine her şeyi stoklayıp fahiş zamlar yaptılar.
Virüsün en fazla bağışıklık sistemleri güçsüz kişilerde ortaya çıkması ise bizlerin, toplumumuzun açlık sınırında yaşayan yoksul milyonların bu tehditle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Yeterli beslenemeyen, yeterli barınma ve ısınma koşullarından mahrum kalan kişilerin daha fazla salgına yakalandığı tüm uzman kesimler tarafından dile getirilmektedir.
Boyalı basın ekranlarında herkes her şeyi tartışırken, tartışılmayan tek şey ise milyonlarca işçidir! Virüsün ortam ve temas aracılığı ile bulaşmasına rağmen milyonlarca işçinin çalıştığı fabrikalarda alınan neredeyse hiçbir önlem yoktur. Yurtdışından özellikle de Çin gibi ülkelerden gelen ürünlerle temas ederek, binlerce kişi ile aynı havayı soluyup çalışan işçilere dair herhangi bir önlem alınmamıştır. Şirket sahipleri bilindik mesajlarla işçilere göstermelik uyarılar yaparken, siyasal iktidar ise bu alana dönük herhangi bir tedbir açıklamış değildir. İşçilerin bu virüs salgınından korunması sadece patronların insafına bırakılmıştır. Sadece kâr amacı güden, iş cinayetlerinde ölen işçilerin yanında bile diğer işçileri çalışmaya zorlayan, yıllardır maliyetli diye işçi güvenliği önlemlerini almayan sermaye sınıfının kendi inisiyatifleriyle hiçbir önlem almayacağı ise gün gibi ortadadır.
İşçi sınıfı kendi yaşam ve sağlığını, özel jetlerini hazırlayıp virüsün olmadığı yerlerde ada satın alan kapitalistlere ve onların siyasal iktidarına bırakmamalıdır. İş ve işçi güvenliği için en basit gerekli yasal değişiklikleri bile yıllardır patronlara yük olmasın diye erteleyenler, salgın durumunda toplumumuzun işçi-emekçi kesimlerinin hayatını da önemsemeyeceklerdir. Okulların tatil olmasının ardından çocuklarına bakacak kimsesi olmayan ana-babalara ücretsiz izin veya yıllık izinden kullandırılması bile patronların yaklaşımını göstermektedir.
Bu nedenle işçi sınıfı topyekûn olarak kendi yaşam ve sağlığı için birlik olmalı, kendi ihtiyaç ve güvenliği için taleplerini yükselmelidir!
Bu kapsamda acil olarak;
-İşçilerin çalıştığı fabrika ve işletmeler sıklıkla dezenfekte edilmelidir!
-Yurtdışından ülkeye giren ve fabrikalarda bulunan her bir üretim malzemesi geldiği tarihe bakılmaksızın dezenfekte edilmelidir.
-Tüm işçilere ve çalışanlara koruyucu malzeme temin edilmeli ve bu malzemeler sıklıkla değiştirilmelidir.
-Fabrikalarda çalışanlara besin değeri yüksek ve hijyenik koşullarda hazırlanmış yemek verilmelidir. Ara dinlenme molalarında çalışanlara vitamin değeri yüksek meyveler vb. verilmelidir
-Uzun çalışma süreleri ve fazla mesailer çalışanların vücut direncini zayıflatmaktadır. Çalışma süreleri kısaltılmalı, fazla mesailer sonlandırılmalıdır.
-Bütün fabrikalarda işyeri hekimi sürekli olarak bulunmalıdır. Çalışanların vücut direncinin düşmesi vb. durumlarda ücretli izin verilmeli, dinlenmesi sağlanmalıdır.
-Kreş hakkından mahrum kalan işçilere çocuklarına bakmak için ebeveynlerden birine ücretli izin verilmelidir.
-Yeterli beslenme, barınma ve ısınma hakkına herkesin kavuşabilmesi için önlemler alınmalı, ücretsiz gıda, temiz içme suyu, barınma ve ısınma koşulları sağlanmalıdır!
-Herkes için erişilebilir ve ücretsiz test imkanı verilmeli ve sağlık hizmetleri tamamen ücretsizleştirilmelidir.
-Salgının ülkedeki durumuna ilişkin net açıklamalar yapılmalı ve bir an önce tüm işçiler için makul süre ücretli izinler gündeme alınmalıdır.
İşçi sınıfının sağlığı ve yaşam güvencesi için yukarıda sıraladığımız acil talepler derhal hayata geçirilmelidir! Ancak bu taleplerin hayata geçmesinin kendiliğinden olmasını beklemek de doğru değildir. Tüm işçi sınıfı bu taleplere sahip çıkmalı, fabrikalarında alınmayan önlemler için harekete geçmelidir. Önlemler alınmadığı takdirde ise tıpkı İtalya'daki Fiat işçileri gibi üretimden gelen gücümüzü kullanmaya hazır olmalıyız!
Metal İşçileri Birliği