Sermayedarlar ve AKP iktidarı salgın sürecini tam anlamıyla fırsata çevirmeye çalışıyor. Bir yandan işçilerin sağlığını hiçe sayan uygulamaları hayata geçirirken, attıkları her adımda sermayeyi ihya etmeyi amaçlıyorlar. Çalışma ve yaşam koşullarını ağırlaştıran yasaları hayata geçiriyor, işçilerden kesilen paralarla oluşturulan fonları yağmalıyorlar. Güya işten atmaları yasaklıyorlar ama ücretsiz izinlerin önünü açarak bizlere telafi, denkleştirme ve kısa çalışma adı altında kölece çalışma koşullarını dayatıyorlar.
Diğer yandan ise, işçilere deli gömleği giydirerek hareketsiz bırakmak için kirli propaganda ile bilinçleri bulandırıyor, ekonomik-sosyal yıkıma karşı gelişebilecek tepkinin önüne geçmek için baskı ve zorbalığı tırmandırıyorlar. Sendikal hakları askıya alıyor, grev ve eylem yasakları getiriyorlar...
Bugün baskılarla, yasaklamalarla, kölelik dayatmalarıyla işçilerin elini-kolunu bağlayarak üretimin devamını sağlamaya çalışan sermaye düzeni, Ortaçağda insanları zincire vurup zorla çalıştıran zihniyeti aratmıyor. Ama nafile! İşçi sınıfının mücadelesi prangaya vurulamaz!
Metal işçileri, kardeşler!
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. İşçi sınıfının prangaya vurulamayacağı gerçeğini on yıllar önce gösteren bu büyük mücadele günü bizlere yol göstermeye devam ediyor hala. Pervasızca uygulanan ekonomik-sosyal yıkıma, salgın koşullarında hiçbir önlem alınmadan dayatılan çalışma koşullarına ve baskılara karşı tek çıkış yolu 1 Mayıs ruhuyla mücadeleyi güçlendirmektir.
Şu günleri fırsata çevirmeye çalışan sermayedarlar ve AKP iktidarı, muhtemeldir ki 1 Mayıs'ı sessiz sedasız geçirmenin planlarını yapıyor. Buna karşı 1 Mayıs, içinden geçtiğimiz zor dönemde işçi sınıfı ve emekçiler tarafından kendilerini hedef alan kapsamlı saldırılara karşı güçlü bir mücadele günü haline getirilmelidir. Zira işçi sınıfı kendi sorunlarına, ihtiyaçlarına, taleplerine sahip çıkmaz ve mücadeleye girişmez ise, şimdilerde bir kez daha gördüğümüz üzere sermayedarlar saldırılarını daha da boyutlandıracaktır.
Kardeşler!
1 Mayıs işçi sınıfının, sermaye düzeni karşısında kavga günüdür. Taleplerini dile getirdiği, dayanışmasını güçlendirdiği, gücünü dosta düşmana gösterdiği bir gündür. Bu nedenle sadece yan yana gelinen, miting, gösteri vb. yapılan bir gün olarak sınırlandırılamaz. Bu gerçeklik, içinden geçtiğimiz salgın sürecinde çok daha önem kazanmış bulunuyor.
Zira, salgının 1 Mayıs eylemleri açısından kimi sınırlayıcı etkileri olacaktır. 1 Mayıs'ın örgütlenmesinde biçimsel birtakım değişiklikler yaşanması da muhtemeldir. Fakat bu hiçbir biçimde 1 Mayıs'ın özünü ve mücadele ruhunu zayıflatamaz. Sorun sadece 1 Mayıs günü bir mitingde yan yana gelip gelmemek değil, sorunlara ve saldırılara karşı öncesi ve sonrası ile bulunduğumuz her alanda sınıf mücadelesini güçlendirmektir. İşte bu bakışla bugünden başlayarak fabrikalarda, sanayi havzalarında, işçi servislerinde, evde, sokakta, sosyal medyada, kısacası yaşamın aktığı her alanda 1 Mayıs ruhuyla mücadeleyi güçlendirelim. Sesimizi daha güçlü bir şekilde yükselterek taleplerimizi dillendirelim, sorunlarımızı ortaya koyalım. Daha da önemlisi birleşelim, örgütlenelim ve bir sınıf olarak omuz omuza verelim. Ekonomik ve sosyal yıkımı, krizlerin faturasını kabul etmeyelim. Sağlığımızı hiçe sayarak önümüze getirilen dayatmalara boyun eğmeyelim. Biz durursak dünya durur, gücümüzün farkına varalım. 1 Mayıs'ı sessizce geçirebileceğini düşünenlere karşı, başta fabrikalar olmak üzere yaşamın her alanını 1 Mayıs meydanlarına çevirelim.
Bizleri kapitalizmin koyu karanlığı ile boğmaya çalışanlara, emeğimizi, alınterimizi, sağlığımızı hiçe sayanlara, aklımızla alay edercesine bizlerle dalga geçenlere dur diyelim. İşçi sınıfının eşit, özgür yarınlarını yaratma mücadelesine omuz verelim.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın işçi sınıfının birliği ve mücadelesi!
Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!
Metal İşçileri Birliği
19 Nisan 2020