AKP şefi T. Erdoğan’ın beklediği “tarihi an” yaklaşıyor. ABD Başkanı Joe Biden’la görüşmek için beklenen randevu gelmedi. NATO Devlet Başkanları zirvesi buna vesile oldu. Yani Washington’a davet edilme hayalleri çökmüş görünüyor. Bir zamanlar Washington’da önüne kırmızı halılar serilen biri için bu duruma düşmek kolay olmasa gerek. Zira bu muamele, emperyalist efendiler nezdinde kullanma süresinin dolmak üzere olduğu anlamına geliyor. Görünen o ki, emperyalistlere büyük hizmetlerde bulunmuş olmak, Irak halkını katleden Amerikan askerleri için gece-gündüz dualar etmek bu utanç verici akıbetten kurtarmıyor.
Böyle bir atmosferde Brüksel’e hareketinden önce açıklama yapan T. Erdoğan’ın son bir çaba ile emperyalist savaş aygıtı NATO’nun ipine sarılmaya çalıştığı gözlendi. Bir gazeteciyi kaba-saba üslubuyla azarlayan AKP şefinin iç politikayla ilgili sarf ettiği boş sözleri bir yana bırakılırsa, açıklamanın esas olarak Biden’a ve Brüksel’de toplanacak NATO zirvesine mesaj vermek amacıyla yapıldığı anlaşılıyor.
NATO zirvesine katılmak üzere Brüksel’e hareketi öncesi Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenleyen T. Erdoğan’ın bazı ifadeleri şöyle:
“Biz kendi sınırlarımızı korurken NATO'nun sınırlarını da koruyoruz. NATO'nun yüzleştiği sınamalar karşısında güvenilir bir müttefik olarak kritik sorumluluklar üstlendik, üstleniyoruz.”
(ABD’nin Afganistan’dan çekilme hazırlığına ilişkin): “Burayı terk ettiği andan itibaren orada süreci devam ettirecek güvenilir tek ülke malum Türkiye.”
“Bizim bütün derdimiz, beklentimiz NATO’nun birlik ve beraberliğine, dayanışmasına güç katacak amasız fakatsız bir yaklaşımı Amerika’dan görmektir. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg her zaman olumlu yaklaşımlar içerisinde olmuş bir dostumuzdur. Şu anda NATO ülkeleri içerisinde, üzerine düşen görevleri tam manasıyla yerine getiren ülkelerden bir tanesi, ilk 5’in içinde olmak suretiyle Türkiye’dir.”
24 Nisan’da Biden’ın “Ermeni soykırımı” tanımını kullanmasına kırgın olduğunu söyleyen T. Erdoğan, “…Temenni ederim ki bu görüşmelerimizi aynı hassasiyet içerisinde yaparak 24 Nisan’ı unutturacak adımları da atmış oluruz” dedi. F35’lerin verilmemesinden yakınırken, S400’lere değinmemesi dikkat çekti. ABD Başkanı ile görüşülecek çok konu olduğunu söyleyen AKP şefinin, Biden’dan kendisini ciddiye almasını temenni eder gibi bir hali vardı. Böyle bir atmosferde gazeteci azarlamak gibi akıldışı bir davranış sergileyen T. Erdoğan, belli ki Biden’dan beklediğini alma konusunda umutlu değil ve bunun ağırlığı altında eziliyor izlenimi veren bir görünüm sergiledi.
Her sıkıştığında NATO’ya sığınan, bu emperyalist savaş aygıtına, yani ABD’ye yaptıkları hizmetlere atıf yapan ve bu saldırgan pakt için “her görevi üstlenmeye hazırız” mesajı veren AKP şefinin NATO’nun ipine sarılmak dışında bir umarı kalmamış gibidir. Görünen o ki, içeride kaba şiddet dışında kullanabileceği bir araç kalmamışken, dışarıda da NATO’ya yaptıkları ve yapacakları hizmetleri sıralamak dışında söyleyecek sözü kalmamıştır.
İçeride çürüyen/çeteleşen mafyatik saray rejimi sarsılırken, rejimin başı ise dışarıda “kullanma süresi dolmuş figüran” muamelesi görüyor. Hal böyleyken NATO ipine sarılmanın kurtarıcı olması zor görünüyor.