Asgari ücret görüşmeleri yaklaşırken…

Söz sahibi olmak ve oyunu bozmak için işçi sınıfı inisiyatifi ele almalıdır!

Asgari ücret üzerinden sergilenecek olan orta oyununu bozmanın, emekçilere dayatılan kölelik koşullarını reddetmenin ve her türden faşist baskı ve saldırıyı boşa çıkarmanın yolu işçi sınıfının inisiyatifi ele alıp fiili-meşru mücadeleye atılmasından geçiyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Kasım 2024
  • 08:00

Asgari ücrete yapılacak “zammın” belirleneceği görüşmeler yakında başlayacak. Masada her zamanki gibi kapitalistlerin temsilcileri, sermaye devleti ve işçi sınıfını sermaye düzeni adına denetim altında tutan sendika bürokratları yer alacak. Dolayısıyla, söz konusu parodiden işçi sınıfı lehine bir sonuç çıkmayacağı, tersine bir kez daha emekçilere sefalet ücretinin dayatılacağı açık. 

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan’ın önden yaptığı açıklamalar ise, sermaye düzeninin asgari ücret üzerinden nasıl bir hesap yaptığının itirafı niteliğinde idi. Karahan’ın, ABD’de kapitalistlerle yaptığı görüşmelerde, “yüzde 25 civarı asgari ücret artışının enflasyonla uyumlu olacağı” mesajı verdiği basına yansıdı. Karahan’ın “mesajını” sevinçle karşıladığı anlaşılan Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, “Biz de yapılacak zammın bu seviyede olması gerektiği kanaatindeyiz” dedi. Bu oranın neye göre belirlendiği ise, IMF’nin Türkiye misyonu başkanı Jim Walsh’ın “uyarıları” üzerinden açıkça görülebilir. Walsh, asgari ücrete geçen yıl yapılan artışın “yüksek” olduğunu iddia ederek, masaya oturmaya hazırlanan sermaye temsilcilerine bu yıl bu oranda bir artış yapmamalarını buyurdu ve şunları ifade etti: 

“Yüksek artışın bu yıl olmamasını umuyoruz, çünkü enflasyonun yüksek olduğu birçok ülkeden edindiğimiz deneyimlere göre, asgari ücretin bu oranda artırılması, enflasyon beklentileri için büyük bir çıpa oluşturuyor.”

Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl asgari ücret zammı TÜİK’in çarpıtılmış enflasyon verileri ve TCMB’nin “öngördüğü enflasyon artışı” üzerinden yapılan hesap oyunlarıyla belirlenmişti. Kırıntı düzeyinde yapılan artış gerçek enflasyon karşısında hızla erimiş ve asgari ücretin açlık sınırının altında kalmasına yol açmıştı. Görünen o ki uluslararası para tefecileri bu yıl bu oranda bir “artışı” dahi fazla buluyorlar. Gerici-faşist rejimin mali politikalarını belirleyen kurum ve kuruluşları da bu yaklaşım üzerinden asgari ücret masasını kurmaya hazırlanıyor.

Özetle, her yıl oynanan oyun önümüzdeki günlerde bir kez daha sergilenecek, işçi sınıfı ve emekçilerin geneline sadaka düzeyinde ücret zammı dayatılacak. Zira, asgari ücrete yapılacak olan zam oranı toplamda ücretlerin artış oranında belirleyici bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, ocak zamlarından önümüzdeki yıl gündeme gelecek TİS süreçlerine değin, asgari ücrete yapılacak olan zam oranı kapitalistlerin elinde ücretleri açlık-yoksulluk sınırında sabitlemek için “çıpa” olarak kullanılacaktır.

***

Görüldüğü üzere kapitalistler ekonomik-mali krizin faturasını yeni bir düzeyde işçi sınıfına ödeterek; toplumun emekçi kesimlerine ağır çalışma koşulları ve yarı aç yarı tok bir yaşam dayatarak gemilerini yüzdürmenin hesabını yapıyorlar.

Süregiden bu durum elbette emek-sermaye çelişkisini derinleştiriyor, işçi sınıfı ve emekçiler içerisinde öfke ve tepkinin büyümesine yol açıyor. Kimi zaman hızla yaygınlaşan (2022 yılında olduğu gibi), kimi zaman ise tekil mevzilerde birbirinden kopuk olarak patlak veren işçi direnişleri bu gerçeğin dışa vurumu olarak ele alınmalı. Fakat bu kadarı sermayenin kapsamlı saldırılarını püskürtmek için yeterli değildir. Zira, “IMF’siz IMF” programı üzerinden hayata geçirilen saldırılar kapsamlı olduğu kadar bütünlüklüdür ve işçi sınıfının genelini hedeflemektedir. Dolayısıyla bütünlüklü bir mücadele programı ve sınıfın ana gövdesini kucaklayacak topyekûn bir direniş hattı ile karşılanmadığı sürece söz konusu saldırıların geri püskürtülmesi mümkün olmayacaktır.

Aynı gerçeklik, uluslararası para tefecileri-OVP ortak yapımı asgari ücret mizanseni için de geçerlidir. Bu oyunun bozulması ve milyonlarca emekçiye dayatılan açlık ve sefalet koşullarının reddedilmesi, ancak işçi sınıfının inisiyatifi ele alıp masaya yumruğunu vurmasıyla mümkün olabilir. Dolayısıyla, bugünden yarına örülmesi ve örgütlenmesi gereken süreç işçi sınıfı içerisinde bu inisiyatifi ve iradeyi açığa çıkarmayı, örgütlemeyi ve harekete geçirmeyi esas almalıdır. Bu çabanın karşılık bulacağı ve ete kemiğe bürüneceği yegane alan ise üretim birimleri, yani fabrikalardır. 

***

Krizin kabaran faturası ve buna bağlı olarak ağırlaşan yaşam koşulları, son yıllarda gündeme gelen işçi direnişlerinde başta “ücretlerin iyileştirilmesi” olmak üzere, emeğin korunması taleplerinin öne çıkmasına ve yaygınlaşmasına yol açtı. Doğal olarak işçi ve emekçiler en yakıcı sorunlarını bu talepler üzerinden dile getiriyor, yer yer bu taleplere dayalı eylemli çıkışlar ortaya koyuyor. Aynı duyarlılığın asgari ücret sürecinde daha da belirgin bir hal alacağı, milyonlarca işçi ve emekçinin dikkatlerini bu gündeme vereceği açık.

Buradan hareketle, işçi ve emekçiler içerisinde asgari ücret zammı üzerinden oluşacak duyarlılığı sınıf hareketinin yapısal sorunlarına müdahalenin bir imkanı olarak değerlendirmek önemli bir yerde duruyor. Özellikle sınıfın geri bilincine ve örgütsüzlüğüne müdahale bakımından… Bu bağlamda, ekonomik-mali krizin gerisindeki kapitalist sistem gerçekliğini, iktisadi-sosyal saldırıların sınıfsal mantığını, bu süreçte devletin ve sendikal bürokrasinin oynadığı rolü etkin bir şekilde emekçilere anlatmak gerekiyor. Aynı şekilde, asgari ücret üzerinden sergilenecek olan orta oyununu bozmanın, emekçilere dayatılan kölelik koşullarını reddetmenin ve her türden faşist baskı ve saldırıyı boşa çıkarmanın yolunun işçi sınıfının inisiyatifi ele alıp fiili-meşru mücadeleye atılmasından geçtiğini; bunu başarabilmek için fabrika ve işletmelerde taban örgütlülüklerini oluşturup güçlendirmenin kritik önemini döne döne anlatmak sürecin bir diğer ayağını oluşturuyor.

Sınıf hareketinin yapısal sorunlarına müdahale ve bu kapsamda atılacak adımlar elbette 3-4 haftalık asgari ücret görüşmeleri sınırında ele alınamaz. Dolayısıyla, asgari ücret görüşmelerinden ocak zamlarına, ocak zamlarından bahar gündemlerine uzanan dönem ve sonrası bütünlüklü ve kesintisiz bir süreç olarak değerlendirilebilmelidir.