İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları Ankara’da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü gündemi kapsamında “Krizin faturasına, savaşa ve şiddete geçit verme” şiarlı söyleşi düzenledi. Söyleşide Avukat Ümran Hakverdi sunum gerçekleştirdi ve ardından İEKK adına konuşma yapıldı.
Söyleşide ilk sözü Av. Ümran Hakverdi aldı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve bunun üzerinden yaşanan sorunlara değinen Hakverdi şunları söyledi:
“AKP iktidarı İstanbul sözleşmesinden çıktı. Bu sözleşmeden çıkış gerekçesini X yasamız var ve bu yasa ‘sen kadını korumak zorundasın’ diyor. Dolayısıyla biz bu sözleşmeden çıkıyoruz diye gerekçelendirdiler. Bu sözleşmeden çıkmak hakimlerde kendi takdirini kullanma yetkisini çoğalttı. Ve koruma kararları verilmemeye başladı. Koruma kararı vermek için delil istemeye başlandı. Ama şiddet dört duvar içinde yaşanınca delil bulma imkanı bulunmuyor malesef. Özetle İstanbul Sözleşmesinden çıkıldığından beri 6 ay verilen uzaklaştırma kararları 1 ay şeklinde verilmeye başlandı ve koruma kararının bittiği gün işlenen cinayet davaları var. Bu sözleşmeden çıkılması ile beraber elektronik kelepçesi de fiilen takılmamaya başlandı”
Ardından nafaka ile ilgili bilgilendirme yapan Hakverdi şunları dedi:
“Kadınlar korktukları için nafakayı tahsil edemiyorlar. Bunun arkasında yine şiddet görme sorunu var. Böyle olunca nafaka için dava açma yoluna gidiliyor ama bu durumda da mahkeme giderleri nafakanın miktarını geçiyor. Ayrıca nafakanın gündemden kalkma-kalkmama tartışmaları var. Hali hazırda nafaka bir ihtiyaç üzerinden gündeme geliyor ama buna rağmen çok düşük miktarda nafakalar veriliyor. Ve nafakanın belli bir bölümünden vergi kesiliyor”
AKP’nin politikaları sonucunda kadınlar erkeklerle eşit ücretler alamıyor
Hakverdi konuşmasının devamında kadınların yoksullaşması üzerine değinerek şunları vurguladı:
“AKP’nin politikaları sonucunda kadınlar erkeklerle eşit ücretler alamıyor. Kadın işçilerin sağlığı eşinin sigortasına bağlı hale getiriliyor. Ya da babanın sigortasına bağlılık durumu söz konusu. Bunun alternatifi olarak çalışma hayatına girmesi çok güç olabiliyor. Çünkü kadınlar ilk gözden çıkarılan işçiler oluyorlar. Erkeğe iş kapsamı dışında iş yaptırmak bir nebze daha zorken kadına her türlü işi yaptırıyorlar. Ayrıca kadın işçilerin kadın kimliğinden kaynaklı ‘itaatkar’ olması bekleniyor. Bir de çalışma bakanlığının çalışmaları doğrultusunda kadınların evde çalışması durumu gündeme getirilmeye çalışılıyor. Bu durumda kadın yine eve kapatılırken ayrıca güvencesiz ve esnek bir iş durumu söz konusu oluyor. Tabi evde çalışan kadın ev işleri üzerinden de sorumlu tutuluyor”
Hakverdi konuşmasını devletin kadını koruma konusundaki yetersizliklerini dile getirerek saldırıların sonucunda kadının yaşamının değil, annelik “görevini” ne kadar yerine getirip getirmediği tartışıldığını belirtti.
"Kadın işçiler olarak bir adım daha önde olmak gerekiyor"
Hakverdi’nin sunumunun ardından İEKK temsilcisi konuşma yaparak işçi direnişlerinde kadının önde olduğu ama bu işçi kadınlara yönelik devletin şiddeti üzerine değindi. İEKK temsilcisi şunları ifade etti:
“İşçi direnişlerinde uçaklarla işçilerin takip edilebildiği, depremde hareket ettirilmeyen uçaklar işçi direnişlerinde karşımıza çıkıyor”
Konuşmanın devamında iktidarın kadın düşmanı politika ve söylemleri teşhir edilerek bakanların “kadınlar sokağa çıktığı için öldürülüyor” söylemi eleştirildi. Konuşmanın devamında kadın işçilerin ilk gözden çıkarılan işçiler olduğu belirtilerek Çiğli Belediye Başkanının “kadın işçileri çıkardık ki erkek işçilerin ücretlerini ödeyebilelim” sözü teşhir edildi. Ayrıca kadın işçilerin ucuz işgücü olduğu, patronların bunu bir fırsata çevirdiği belirtildi. Kadınların esnek ve güvencesiz çalışması sermaye iktidarının kadına yönelik bir politikası olduğu söylendi. İEKK konuşmasının devamında emperyalist savaş dönemlerinde kadınların savaş stratejisi olarak tecavüze uğradığı belirtildi. Filistin’de, Ukrayna’da kadınların ilk elden saldırıya uğrayan kimseler olduğu dile getirildi. Konuşmanın devamında kadınların tüm saldırılara karşı örgütlü mücadele içine girmeleri gerektiği belirtilerek “Krizin ve kirli savaşın faturasına karşı örgütlü bir konum almak, bir adım daha önde olmak gerekiyor” denildi.
Sunumların ardından tartışma bölümüne geçildi. Sohbet bölümünde kreş sorunu üzerine katkılar yapıldı.
Bir kadın sağlık çalışanı “işyerinde her işi kadınlara yüklüyorlar. Çalıştığım yer de kadınlar erkek işçilere göre daha çok eziliyor” dedi.
İşten atılan bir büro işçisi işten atılma sürecini aktararak yaşadığı kreş sorununu ve işsizlik sorununu dile getirdi.
Ardından üniversiteli bir kadın okulun yanı sıra çalışmak zorunda kaldığını dile getirerek çalışan genç kadınların işyerinde tacize ve mobbinge maruz kaldığını, üniversitede ise ÖGB saldırılarına değinerek tüm saldırılara karşı kadınları örgütlenmeye çağırdı.
Başka bir kadın söz alarak mülteci kadınların sorunlarını dile getirdi ve iş bulamadıkları, bulabildikleri durumda ise çok ucuz bir ücrete çalıştırıldığını dile getirdi.
Etkinlik eyleme çağrı yapılarak bitirildi.
Kızıl Bayrak / Ankara