Kod 29’un kaldırılması talebi ile direnen TOMİS üyesi Dilbent Türker direnişin 61. gününde sefalet zammına karşı eylemde olan Hyundai işçilerini selamladı.
"Hyundai işçileri TOMİS'e üye olmaya!"
Türker, Hyundai işçilerine seslenerek şunları ifade etti:
“Kardeşler sizlerin vermiş olduğu mücadele onur ve emek mücadelesidir. Kölece çalışma koşullarına karşı insanca çalışma koşulları istemek hepimizin hakkı. Hyundai işçilerinin vermiş olduğu bu mücadeleyi Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası ile birlikte büyütmeye, birlikte mücadele etmeye ve üye olmaya davet ediyorum.”
Sinbo’da 20. Direniş Okulu
Sinbo direniş çadırında, 20. Direniş Okulları “Emperyalizm, kriz ve kültürel yozlaşma” başlığı ile Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun sunumu ile gerçekleştirildi.
BDSP temsilcisi sunumuna kriz dönemlerinin her zaman toplumsal yozlaşma ve çürümenin derinleştiği dönemler olduğunun altını çizerek başladı ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Kapitalistler daha çok kar elde etmek adına kriz dönemlerinde işçi sınıfına her türlü saldırıyı dayatıyorlar. Uzun çalışma saatlerinden işten atmalara kadar pek çok saldırı hayata geçiriliyor. İşçi sınıfının örgütlü bir gücü olmadığında saldırılar katmerleşiyor. Yaşamsal alandaki saldırılar beraberinde kültürel yozlaşmayı da getiriyor. Çünkü sistem işçi sınıfına gelecek sunmuyor ve işçilerin açlığa, yoksulluğa tepkisini denetim altında tutmak için çeteleşmeyi, fuhuşu devreye sokuyor.”
“İşçilerin öfkesini denetim altında tutmanın yolu: Kültürel yozlaşma”
“Bugünün Türkiye’sinde benzer şeyler yaşandığı” ifade edilerek son dönemde artan kadınlara, gençlere, ilerici-muhalif kesime dönük saldırılar örnek verildi.
“Çeteleşmeye sistemin bizzat kendileri teşvik ediyorlar. Kapitalistler, işsizliğin arttığı böyle dönemde tepkiyi kontrol altına almaya çalışıyor. Kontrol altına alamadığını da çeteler eli ile bastırmaya çalışıyor. Çürüme, yozlaşma, yabancılaşmayı bunlarla sınırlamamalıyız” denilen sunumda sistematik olarak işçilerin bencilleştirildiği, ispiyonculuk yaptığı ifade edildi.
Sınıf bilinci ve kimliği ile hareket etmek
Yozlaşmanın önüne geçmenin önemine değinilen sunumda şunlar vurgulandı:
“Toplumsal yozlaşmanın sınıfsal ayağını oluşturan yozlaşmanın önüne geçmenin tek yolu işçilerin sınıf bilinci ve sınıf kimliği ile hareket etmesi. Krizin ekonomik faturası olduğu gibi sosyal, kültürel, ahlaki faturası da işçi sınıfına kesiliyor. Bireyciliğe, bencilliğe, yozlaşmaya karşı sınıf bilinci kuşanmalıyız. Bizi bu kötü çalışma koşullarına mahkûm eden bu sistemin gerçekliğini görmemiz sınıf bilinci ile görmemiz gerekiyor.”
Ekim Devrimi’ne değinilen sunumda “Tarih açlığın, yozlaşmanın, çürümenin derinleştiği dönemlerde örgütlü işçi sınıfının neler kazandığını göstermiştir. Tüm yoz ilişkilerden arınmanın yollarını göstermiştir” denildi.
Sunumda son olarak Komünist Manifesto’nun burjuvalar ve proleterler başlıklı bölümüne atıfta bulunarak “burjuvazinin işçinin kişiliği ve özerkliğini yok ederek metaya dönüştürdüğü”nün altı çizildi. “Milyonların siyasal bilinç kazanarak ipotek altına alınmış kişiliğini ve özerkliğini burjuvaların elinden alması gerektiği” vurgulanan sunum sonrasında vardiya çıkışı işçilere sesleniş gerçekleştirildi.
Kızıl Bayrak / İstanbul