Emperyalist güçler karayı, denizi ve havayı en az bir asırdan beri ölümcül silahlarla tıka basa dolduruyorlar. Kimi uzmanlara göre kara, hava, deniz ve uzayı kapsayan dört savaş alanına beşinci boyut olarak siber-uzay da eklenmiş bulunuyor. Teknolojik gelişmelerin ulaştığı devasa boyut düşünüldüğünde siber saldırıların bir ülkenin haberleşme sistemlerine, enerji ve ulaşım ağlarına, askeri komuta ve kontrol merkezlerine, borsalarına, şirketlerine ciddi zararlar verebilecek bir “savaş” alanıdır. Nitekim henüz ilan edilmese de “siber savaşlar” çoktan başladı.
NATO’nun Temmuz 2018’de yapılan zirvesinde, uzayın son derece dinamik ve hızla gelişen bir alan olduğu belirtilmiş, dolayısıyla savaş aygıtının “caydırıcılık ve savunma” alanında kapsamlı bir uzay politikası geliştirmesi yönünde karar alınmış ve kısa süre sonra onaylanmıştı. Aralık 2019’da ise NATO şefleri hava, kara, deniz ve siber uzayın yanısıra uzayı da “yeni operasyon alanı” ilan ettiler.
Hafta sonu Brüksel’de yapılan NATO zirvesinde alınan kararlardan biri de siber güvenlik ve uzay alanlarına özel olarak yoğunlaşmak oldu. Bu iki alanda NATO’nun daha aktif olması ve güvenliği sağlaması gerektiği iddia edildi.
Genel Sekreter Jens Stoltenberg, geçtiğimiz aylarda Brüksel’de yapılan NATO dışişleri bakanları toplantısından önce bakanların “uzayı bir operasyon alanı olarak tanımalarını” beklediğini söylemiş, ittifakın savunması ve caydırıcılığı için bu alanın vazgeçilmez olduğunu iddia etmişti. Stoltenberg, şu anda dünya yörüngesinde dönen yaklaşık 2 bin aktif uydu olduğunu belirtti ve bunların yaklaşık yarısının NATO ülkelerine ait olduğuna dikkat çekti. Kimler tarafından ve neden tehdit edildiğine değinmeyen NATO şefi, bu uyguların korunması gerektiğini savundu.
Tagesschau’nin haberine göre ise NATO savunma bakanları ilk kez bir uzay stratejisini kabul ettiler. Haberde, “ittifakın görevler sırasında iletişim, navigasyon, roket fırlatmaları için erken uyarı sistemleri ve çatışma bölgelerindeki durum raporları için önemli olan uyduları korumak istediği” belirtildi. ABD’nin yanı sıra Rusya, Çin ve Hindistan’ın da son zamanlarda uzay savaşı alanında önemli gelişmeler kaydettiği kabul ediliyor. Hindistan, ilkbaharda kendi uydusunu fırlatarak bir anti-uydu füzesini başarıyla test etti. NATO şefleri, Çin ve Rusya’nın uyduları bozma veya yok etme yollarını test ettiğini iddia ediyor.
1970-1990 yılları arasında NATO, askeri iletişim için uzaya uydular göndermişti. Ancak kendi kapasitesini kullanmaktan vazgeçen NATO, sadece üye devletlerin uydularını kullanıyor. Stoltenberg, ABD veya Fransa gibi ülkelerle somut işbirliği hakkında yorum yapmaktan kaçınsa da her iki ülkenin uzayda askeri bir varlığa giderek daha fazla bel bağladığı belirtiliyor. Önceki ABD Başkanı Donald Trump, 2020 yılı Ağustos ayında kendi “askeri uzay komutanlığını” başlattığını ve Amerika’nın uzaydaki egemenliğinin asla tehdit edilmemesinin sağlanması gerektiğini söylemişti.
ABD’nin Çin-Rusya eksenine karşı provokatif söyleme ağırlık verdiği bir dönemde toplanan NATO zirvesinde alınan “uzayı silahlandırma kararı”, emperyalist kapitalizmin insan soyu için oluşturduğu tehdidin yeni bir aşamaya ulaştığını gözler önüne seriyor.