Saray beslemesi medyanın “dünya lideri” diye takdim ettiği AKP şefi Tayyip Erdoğan, Ocak ayından beri ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmek için bekliyordu. Biden arayacak diye telefon başında da aylarca beklemişti. 23 Nisan’da T. Erdoğan’ı arayan Biden, ona “kara haber” vererek, 24 Nisan’da yapacağı konuşmada “Ermeni Soykırımı” ifadesini kullanacağını söylemişti. İlk temas, AKP şefini sarsmış olmalı. Zira iç politikada kullanışlı olabilecek “Ermeni soykırımı” gibi konuda bile sesini çıkartamadı. Biden’la görüşmeden önce yaptığı açıklamada konuya değinmesini ise, doğal olarak ciddiye alan olmadı.
Emperyalist savaş aygıtı NATO’nun Brüksel’deki toplantısı vesilesiyle bir saat gecikmeli gerçekleşen ikili görüşmenin sadece 45 dakika sürmesi, “dünya lideri” Erdoğan’a Washington’da kıymetinin ne kadar düştüğünü derinden hissettirmiş olmalı. Oysa Biden ile anlaşabilmek için “her şeyi yapmaya hazırız” mesajları veren AKP şefi, yarısı konuşma yarısı çeviri ile geçen 45 dakikalık bir “ayaküstü” görüşme ile yetinmek zorunda kalmış görünüyor.
İkili görüşmeden sonra Erdoğan ve Biden’ın, NATO karargahında başkanlık ettikleri heyetler arası görüşme yapıldı. İkinci görüşme ise 40 dakika sürdü.
Görüşmede Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan eşlik etti.
***
Perinçekçi dalkavuklar desteğindeki AKP-MHP rejimi, Biden’la görüşmeye büyük bir önem atfediyordu. Çünkü bekasının emperyalistlerin desteğine bağlı olduğunu çok iyi biliyor. Biden yönetimi ise görüşmeye pek önem atfetmiş görünmüyor. Zaten AKP şefiyle görüşmeyi önemsemiş olsalardı Washington’a çağırırlardı. ABD, Ortadoğu ve Asya’daki emperyalist çıkarlarına hizmet etmesi bağlamında elbette Türkiye’ye önem veriyor. Ne de olsa savaş aygıtı NATO’nun ikinci büyük ordusunu besliyor ve ABD’nin istediği her yere asker gönderiyor. Nitekim T. Erdoğan NATO içinde görevine en sadık beş ülkeden birinin Türkiye olduğunu iftiharla tekrarlayıp duruyor. Son günlerde ise, ABD ve NATO orduları Afganistan’dan çekilirken, Türk ordusunun batılı emperyalistler için Kabil’de nöbeti sürdürmeye hazır olduğunu ilan etti.
Biden’ın, Erdoğan’la yaptığı ikili görüşmeye ilişkin değerlendirmesi bir cümleden ibaret oldu: “Çok iyi bir toplantıydı.” Bu “değerlendirme” hem görüşmeye hem muhataba nasıl bir “önem” verildiği hakkında fikir veriyor.
Görüşme ile ilgili konuşan T. Erdoğan ise, kısa süreliğine de olsa, Biden tarafından kabul edilmiş olmaktan memnun görünüyordu. En azından ABD Başkanı Biden’la aynı fotoğraf karesinde yer alma hayalini gerçekleştirmiş oldu. Görüşme konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Zirve vesilesiyle ABD Başkanı Joe Biden'la az evvel bir araya geldik. Uzun yıllara dayalı dostluğumuzun bulunduğu Sayın Biden'la kapsamlı görüş alışverişinde bulunduk. Hem görüş ayrılığı yaşadığımız meseleleri, hem de ortak çıkarlara sahip olduğumuz alanlarda iş birliği alanlarını ele aldık. Etkin iş birliğine ihtiyaç duyduğumuz coğrafyalarda yapacağımız çalışmaları görüştük.
“Neticede son derece yararlı, samimi bir görüşme oldu. Her alanda karşılıklı saygı ve çıkara dayalı verimli bir iş birliği döneminin başlaması anlamında güçlü bir iradenin olduğunu görüyoruz. Türkiye, ABD ilişkilerinde çözülemeyecek hiçbir mesele olmadığını, tam tersine iş birliği alanlarımızın sorun başlıklarından daha geniş ve zengin bir görünüm sergilediğini düşünüyoruz.”
Görüldüğü üzere arada bir tekrarlanan laflar dışında yeni bir şey yok, retorik ve temenniler… İçeride yağma/talan düzeni Sedat Peker’in ifşaatlarıyla sarsılırken, dış politikada fiyaskolar zinciri bu kadar uzunken, bundan ötesi zaten beklenmiyordu. Göründüğü kadarıyla beka sorunu yaşayan dinci-faşist rejimin başı, Washington’daki efendileri ne isterse yapmaya hazır bekliyor. Yeter ki, kokuşmuş rejimine destek versinler...