Emperyalistlerin aynasından AKP-MHP rejimi

AKP şefinin ABD’ye “efelenme” seremonilerinin palavradan ibaret olduğu elbette bir sır değildi. Buna rağmen Erdoğan’ın diz çöküşüne bizzat tanık olmuş birinin bunları ifşa etmesi, efendi-uşak ilişkisinin devam ettiğine tanıklık etmesi açısından önemlidir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Aralık 2020
  • 21:30

ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi ve eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Al Monitor sitesinin Pentagon muhabiri Jared Szuba ile iki saatlik bir söyleşi gerçekleştirdi. Kapsamlı söyleşide ABD emperyalizminin Türk devletine biçtiği rol ve efendilerinin rejimin başı Tayyip Erdoğan’la nasıl ilişki kurduklarına, onu nasıl dize getirdiklerine dair önemli vurgular da yer aldı.

“Türkiye olmaksızın Ortadoğu, Kafkaslar veya Karadeniz’de iş yapamayız”

Eski büyükelçinin bu sözleri, Türkiye’nin batılı emperyalistlerden uzaklaştığı tartışmalarının temelden yoksun olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Dinci-faşist iktidarın “yerli ve milli” söylemlerinin nasıl da palavra olduğunu, “Avrasyacılık çizgisine kayış” diye tanımlanan şeylerin ise batılı emperyalistlerden uzaklaşmakla bir ilgisinin olmadığını ortaya koyuyor.

Türkiye’nin çok önemli bir NATO müttefiki olduğunu söyleyen James Jeffrey şöyle diyor: “İran’a karşı koruma sağlayan anti-balistik füze sisteminin tamamının merkezindeki NATO radarı Türkiye’de yer alıyor. Burada çok büyük askeri varlıklar bulunuyor. Türkiye olmaksızın Ortadoğu, Kafkaslar veya Karadeniz’de iş yapamayız. Ve Türkiye, Rusya ile İran’ın doğal rakibi.” 

Görüldüğü üzere emperyalist savaş aygıtı NATO’nun Ortadoğu, Kafkaslar ve Karadeniz’de giriştiği bütün kirli-kanlı işlerin komuta merkezi Türkiye’dir.

AKP iktidarı İdlib, Libya ve Dağlık Karabağ’da kime hizmet ediyor?

Eski büyükelçi, “Türkiye, Rusya ile İran’ın doğal rakibi” diyor. Bu iki bölge gücü ile rekabet etmesi ise elbette doğrudan batılı emperyalistlere hizmet etmek anlamına da geliyor. Zira her iki ülke de ABD tarafından sık sık taciz edilmektedir. Yani “yerli ve milli” Erdoğan-Bahçeli ortaklığı ile Doğu Perinçek gibi aparatların attığı her adım batılı emperyalistlere yarıyor.

AKP şefi ile ilgili, “Bir boşluk gördüğünde harekete geçiyor. Erdoğan’a dair diğer şeyse, delirtici bir şekilde kibirli ve öngörülemez olması, bir kazan-kazan çözümünü kabul etmemesi. Fakat baskı yapıldığında -ki ben onunla müzakerelerde bulundum- mantıklı bir aktör” değerlendirmesini yapan J. Jeffrey şöyle devam ediyor:

“Biden dünyayı bugün birçoğumuzun gördüğü gibi neredeyse eşitler arasındaki bir yarış olarak görürse, Türkiye son derece önemli bir yere geliyor. Erdoğan’ın sadece sekiz ayda İdlib, Libya ve Dağlık Karabağ’da yaptıklarına bakın. Bu üç yerde de Ruslar veya onların müttefikleri kaybetti.”

Farklı bir soruya verdiği yanıtta da bu konuya değinen Amerikalı diplomat, Türkiye’nin önemli bir müttefik ve “İran’la Rusya’ya karşı bir siper rolü oynadığını” vurguluyor.

Yani yayılmacı/fetihçi histeriyle yanıp tutuşsa da müritleri ve dalkavuklarıyla birlikte AKP şefi, her alanda batılı emperyalistler için çalışıyor.

“Erdoğan’ı dize getirmek için dişinizi göstereceksiniz”

Eski büyükelçi, “Joe Biden yönetimi Erdoğan’a nasıl yaklaşmalı?” sorusuna dikkat çekici bir yanıt veriyor;

“Erdoğan, ona dişlerinizi gösterene kadar geri adım atmayacaktır. Suriye’nin kuzeydoğusunda Ekim 2019 ateşkesini müzakere ederken yaptığımız buydu. Ekonomilerini yıkmaya hazırdık. Rus uçağının düşürülmesi sonrasında Putin’in yaptığı da buydu… Erdoğan çok ileri gittiğinde, ona göz açtırmamaya gerçekten istekli ve bunu önceden anladığından da emin olmalısınız...”

Muhalefetle, işçi-emekçilerle, Kürt halkıyla, hatta AKP içindeki “çatlak seslerle” ancak kaba şiddetin diliyle konuşabilen bir diktatörün, emperyalist efendilerinin kabalığı önünde diz çökmesi eşyanın tabiatına uygundur.

ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi ve eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin bir kısmını aktardığımız sözleri hem Türk sermaye devletinin hem onun dümeninde bulunan AKP-MHP koalisyonunun batılı emperyalistler için yaptıkları büyük hizmetleri pervasız bir üslupla gözler önüne seriyor. Jeffrey’nin, Tayyip Erdoğan’ın ancak zordan anladığını ifşa etmesi ise, ne kadar çok efelenirse efelensin uşağın uşak kalacağı mesajını veriyor.

AKP şefinin ABD’ye “efelenme” seremonilerinin palavradan ibaret olduğu elbette bir sır değildi. Buna rağmen Erdoğan’ın diz çöküşüne bizzat tanık olmuş birinin bunları ifşa etmesi, efendi-uşak ilişkisinin devam ettiğine tanıklık etmesi açısından önemlidir.