Türkiye kapitalizmini pençesine alan krizin AKP iktidarının “normalleşme” adımlarına rağmen koronavirüs salgını ile birlikte daha da ağırlaştığı görülüyor. Sömürü çarklarını yeniden döndürmek için halk sağlığını bir kenara bırakan AKP-MHP rejimi işlerin düzeleceği iddialarını öne sürse de tablo pek iç açıcı değil. Parklar kapalı tutulurken, tüketimi teşvik etmek ve kira gelirlerini toplamak hedefiyle apar topar açılan AVM’lerden yansıyan tablo da krizin etkisinin devam ettiğine işaret ediyor.
“Mağaza ciroları normalin yüzde 30’una ancak ulaştı”
Ülke çapında 409 markanın yaklaşık 70 bin mağazasını barındıran Birleşik Markalar Derneği’nden yapılan açıklama, açılan AVM’lerin gelirlerindeki büyük düşüşü gözler önüne serdi. Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel’in açıklamasına göre, 11 Mayıs’ta açılan mağazaların gelirleri “normal”in oldukça altında kaldı. Öncel, “Caddelerde ve bazı AVM’lerde 11 Mayıs’ta mağazalarını açan üyelerimizden aldığımız veriler, ortalama cironun normalin yüzde 30’una ancak ulaştığını gösteriyor. Markalarımızın ciroları için lokomotif işlevi gören turist katkısı da bu yıl çok düşük kalacak” ifadeleriyle yaşanan krize dikkat çekti.
Ekonomik güven toparlandı mı?
AKP iktidarı, Türkiye kapitalizmini tüketim teşvikleriyle tekrar rayına oturtmaya çabalasa da ekonomik güven hızla “normalleşmeyecek” gözüküyor. Zira, halihazırda uygulanan ekonomi politikaları ve kriz nedeniyle oluşan güven kaybı salgınla birlikte Nisan ayında dibe vurmuştu. Salgın öncesinde Şubat ayında 97,5 olan ve Mart’ta 91,8’e düşen ekonomik güven endeksi, Nisan ayında tepetaklak olmuş ve 51,3’e düşmüştü. Bugün TÜİK tarafından açıklanan Mayıs ayı endeksi ise ancak 61,7 değerine yükseldi. Yüzde 20’lik bir artışa rağmen yeni seviye, ekonomideki güven kaybının sürdüğünü gösterdi.
AKP ve sermayenin “normalleşme” fırsatçılığı
Bu veriler, kapitalistlerin ve AKP-MHP rejiminin işlerin hemen yoluna gireceği iddialarının boş olduğunu ortaya koyuyor. Aslında ekonominin çarklarının hızla rayına oturmayacağının kendileri de farkındadır. Bu nedenle sermaye ve AKP iktidarı, kriz döneminde yitirdikleri kârlarını geri almak için “normalleşme” fırsatçılığına başvurmaktadır.
Salgın yayılmaya devam ederken, kısmen de olsa tedbirler uygulanırken parkları açmayıp AVM’leri açmak bunun ürünüdür. Yeni dönem için gündeme gelen MÜSİAD kampları, MESS-safe gibi sömürü uygulamaları, sermayenin de AKP-MHP rejiminin de pervasızca hareket etmekten geri durmayacağını gösteriyor.
Sermaye çevreleri ve AKP iktidarı, “normalleşme” adımlarıyla daha fazla yoksulluk, işsizlik ve ağır sömürü koşullarını hayata geçirmekten geri durmayacak, işçi sınıfını ve emekçileri daha çekilmez çalışma ve yaşam koşullarına mahkûm etmek için elinden geleni ardına koymayacaktır. Ve bütün bu adımlar, Türkiye kapitalizminin “normalleşmesi” uğruna atılacaktır.
Unutulmamalıdır ki kapitalizmin “normalleri” işçi ve emekçilerin çıkarına da halk sağlığına da zıttır. Dolayısıyla işçi sınıfı ve emekçiler, sermayeden bağımsız olarak kendi normallerini yaratmak için bir bütün olarak sermaye iktidarına karşı birlik olmalı ve harekete geçmelidir.