YEP’in hedefleri gerçekçi değil

Yeni Ekonomi Programı’nı BirGün’e değerlendiren iktisatçılar, hedeflerin gerçekçi olmadığına işaret etti.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 29 Eylül 2020
  • 22:51

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, Yeni Ekonomi Programı'nı (YEP) açıkladı.

Albayrak, 2023'teki işsizlik hedefini yüzde 10,9 olarak belirlediklerini söyledi. Albayrak'ın YEP'te açıkladığı hedeflere göre; 2020 için büyüme hedefi binde 3, 2021'de yüzde 5,8, 2022 ve 2023'te ise yüzde 5 oldu.

Uzmanlar, Albayrak'ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programını BirGün'e yorumladı. Yeni Ekonomi Programı'nın hedeflerinin gerçekçi görünmediğini söyleyen Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, "Türkiye sezona şampiyonluk iddiasıyla başlayan, şimdi küme düşmemeye oynayan bir takımı andırıyor" dedi.

İktisatçı Mustafa Sönmez ise, "Bu programı da, hedeflerini de ciddiye almamak lazım. Formalite gereği yapılıyor. Biraz da dışarıya 'hedefsiz değiliz' demek için" yorumunda bulundu.

BirGün'e konuşan iktisatçıların değerlendirmeleri şöyle:

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Programın hedefleri gerçekçi görünmüyor

Hazine ve Maliye bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’nın hedefleri hiç gerçekçi görünmüyor. Ne 2021’in ortalama kurunun 1 dolar = 7,68 TL öngörülmesi, ne 2020’nin yüzde 0,3 büyüme ve yüzde 10,5 tüketici enflasyonuyla kapatılacağı tahmini vb. Ayrıca 2021-2023 arasında ortalama yüzde 5,3 büyüme sağlarken, önce düşük cari açıklar verilip, sonra da 2023’te cari fazlaya geçilmesi de en kibar ifadeyle aşırı iyimser kaçıyor. Çünkü Türkiye’nin cari açık vermeden, diğer bir ifadeyle dış kaynaklara başvurmadan büyüme sağlayacak bir üretim yapısı yok. Ancak bunlardan daha önemlisi AKP yönetiminin artık ekonomik iddialarından vazgeçmiş, halka bir vaat bile sunamaz hala düşmüş izlenimi vermesidir. Örneğin 2023’te dahi işsizliğin yüzde 10’un üzerinde yüzde 10,9 olacağı kabullenilmiştir. Örneğin resmi rakamlara göre 2013’te 12582 dolar olan kişi başına gelirin tam 10 yıl sonra 2023’te gele gele 10 bin dolara ulaşması bekleniyor. 2020’de Türkiye ekonomisinin 702 milyar dolara, kişi başına gelirin 8 bin 381 dolara çekilmesi 2007’ye dönmek demektir. Bu kaybedilmiş bir 13 yıl anlamına gelir. Ne yazık ki Türkiye sezona şampiyonluk iddiasıyla başlayan, şimdi küme düşmemeye oynayan bir takımı andırıyor. Ne yazık ki bu başarısızlık hikayesinde kaybeden bizler oluyoruz.

Oğuz Demir: Yurttaşı ilgilendiren asıl sorunlar görmezden gelinmiş

Bir yanda ekonomi önümüzdeki sene yüzde 5 büyüyecek diye hesaplanmış, ama işsizlik bir anda efsane bir şekilde yüzde 10,8’e düşüyor. Başka bir taraftan baktığımızda ekonomi yine yüzde 5 büyüyor ama cari açık yüzde 1’lerde falan kalıyor. Yani rakamların içerisinde hesapların oldukça tutarsız olduğu görünüyor. Hem tutarsız hem de fazlaca iyimser.

Öte yandan planın varsayımlarının kapsamı zayıf. ‘Kapanmanın olmadığı, pandemide ikinci dalganın olmayacağı varsayımıyla yaptık ama kötümser senaryoyu da yaptık’ diyor ama en kötü senaryo 2020 yılı için daralma yüzde 1,5... Hükümetin en kötü senaryosu birçok kuruluşun yaptığı iyimser senaryodan dahi çok iyi olduğu görünüyor.

Planın açıklanması sürecinde enflasyon, işsizlik ve döviz kurları gibi aslında Türkiye ekonomisinin çok kısa vadede yurttaşı ilgilendiren asıl sorunlarına vakit ayırmadığını gözlemledim.

Bu yıl yaşanan travmanın 2021’de baz etkisiyle ekonomideki sorunları toparlayacağına dair bir yaklaşım söz konusu. Yani biz bu seneyi kaybettik önümüzdeki yıl bakacağız gibi bir yaklaşım vardı. Kur şu an döviz borçlusu şirketler için, enflasyon hedefi için, işsizlik hedefi için önemlidir. ‘Oraya’ bakılması gerekiyor.

Nilgün Erdem: Ciddi anlamda ekonomi programından bahsedemeyiz

Programa “Yeni Ekonomi Programı” diyebilmek güç gerçekten. 2020 yılına dair öngörülerin, ilk yedi aylık veriler dikkate alındığında gerçekleşmesi beklenemez. İlk yedi ayda 21 milyar doları aşan bir cari açık verilmiş, rezervler yok pahasına eritilmiş ve bu ortamda yabancı sermaye çıkışları hızlanmıştır. Hangi finansman kaynağı ile yatırımlar ve sanayi desteklenecektir? Nasıl istihdam yaratılacaktır? Veya MB ve BDDK kararlarına rağmen kurlardaki istikrarsızlık önlenemezken dış kaynağa bağımlı yapısı dikkate alındığında dış borç yükü nasıl karşılanacaktır? Bunlara benzer çok sayıda soru sıralanabilir. Dolayısıyla ciddi anlamda bir ekonomi programından bahsedemeyiz.

Öner Günçavdı: Büyüme hedefi iddialı, enflasyon ve kur hedefi iyimser

Öncelikle büyüme rakamlarının yurtiçi ve yurtdışında birçok kurumun tahminlerinden farklı olduğunu ifade etmekte yarar var. Enflasyon konusunda da YEP iyimserliğini koruyor. 2020 için yüzde 10,5 tahmin edilen enflasyonun Ağustos ayı itibariyle yüzde 11,77 olduğu dikkatlerden kaçmamalı. Son olarak kur ile ilgili öngörülerin de çok gerçekçi olmadığı görülüyor. Özellikle 2020 için 6,91 öngörülen dolar kurunun bugün 7,84 seviyelerinde olduğu düşünüldüğünde beklenen seviyenin gerçekleşmesi için ciddi bir pozitif gelişmeye ihtiyaç duyulacağı da bir gerçektir. Sermaye girişlerinin zayıfladığı, ülke kredi notunun düştüğü, siyasi risklerin Türkiye aleyhine geliştiği bir ortamda böyle bir pozitif gelişmenin yaratılmasının da son derecede güç olduğunu düşünebiliriz.

Atilla Yeşilada: Bu işsizlikte seçim kazanılamaz

Yapısal reform, yerlileştirme vs. gibi konuları es geçiyorum. Bunlar 10 yıldır yazılıyor ama tek adım atılmıyor. Büyüme hedeflerinde özellikle kötümser senaryo oldukça gerçekçi. Enflasyonda da TCMB’nin üstüne çıkan bir hedef var. Bence enflasyon YEP hedefini de aşar, ama en azından yüzde 5 gibi uçuk bir hedef konmamış. İşsizliğin ancak 2023 yılında yüzde 10’lara gerileyeceği adeta hükümetin başarısızlığının itirafı. Bu işsizlikte seçim kazanılmaz. Ek olarak, hizmet sektörü canlandırılacaksa işsizlik hedefi niye bu denli yüksek? TCMB faiz artırıp BDDK Varlık Rasyosu’nu gevşetirken, 2021 yılında yüzde 4,3 bütçe açığı hedefini tutturmak çok pahalıya mal olacak.

Mustafa Sönmez: Dışarıya 'hedefsiz değiliz' demek için hazırlanmış

Bu programı da, hedeflerini de ciddiye almamak lazım. Formalite gereği yapılıyor. Biraz da dışarıya "hedefsiz değiliz" demek için. 2020 için yüzde 0,3 büyüme hedefi konulmuş.

Bunun için ikinci yarıda yüzde 3 büyüme gerekiyor. Mümkün değil. Kötümser senaryo da koymuşlar, mahçup olmamak için yüzde 1,5 küçülme. Bu olsa bile öpüp başlarına koysunlar. 2020 en az yüzde 3 küçülme ile tamamlanır. 2021 için ne olacağı, dış kaynağa bağlı. Dış yatırımcı uzaklaşıyor, dış kredi iyice kullanılmaz hale geliyor. Bunlar da ekonomik kırılganlıklar kadar, siyasi gidişat ile ilgili. AKP rejimi içeriye de dışarıya da güven vermiyor. Bu haliyle de veremeyecek. Türkiye'de baş aşağı gidişin frenlenmesi, siyasi değişime, o da bir erken seçim ile bu rejimin gitmesine bağlı.

Baki Demirel: Hedefler oldukça iyimser

Öncelikle YEP tahminlerini oldukça iyimser buldum. Özellikle küresel ekonominin 2021’de toparlanacak ve ihracata yönelik büyümenin sağlanacağı beklentisini oldukça iyimser. Diğer taraftan, Türkiye’nin en önemli sorunu kısa vadeli borçların çevrileceği konusundaki endişelere ve bunun kur üzerinde yarattığı baskıya hiç değinilmemiş. Küresel finansal koşullar gelişen piyasalar için hala sıkı ve çözümü güçleşiyor. Öte yandan 2021 büyüme ve enflasyon hedefleri de çelişkili. Son birkaç yıla bakıldığında büyüme hedefli stratejinin enflasyon hedeflemesinden sapılmasına neden olduğunu görüyoruz. Ayrıca gelirler artmadan kredilere dayalı büyümenin istikrarlı büyüme sağlamasını biliyoruz. Buna mukabil, yeni normal içinde yer alan esnek istihdam planının ücretler ve çalışma koşullarında baskı yaratabileceğini düşünüyorum. Bence programın en önemli söylemi kamu harcamalarının büyük ölçüde kamu yatırımı olarak gerçekleşeceği ifadesidir. Bunu doğru buluyorum.

BirGün / 29.09.20