“Normalleşme” insan sağlığını tehdit ediyor!

Salgın boyunca sağlık emekçilerini alkışlamakla yetinen, “haklarının ödenmeyeceğini” söylerken bile sağlık emekçilerinin haklarını gasp eden AKP iktidarından salgını önleyici tedbirler beklemek boş hayalden başka bir şey değildir. İktidara geldiği günden beri kapitalistlerin demir yumruğu görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışan AKP, salgın sürecinde de attığı adımlarla görevini sürdürmektedir. Bunu tersine çevirmek ise işçi ve emekçilerin kendi sorunlarına karşı harekete geçmesiyle olanaklı olacaktır.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Haziran 2020
  • 20:15

Salgın boyunca gerçek ölüm sayılarını gizleyen ve test oranını düşük tutup vakaların tespit edilmesini engelleyen ve böylelikle “sağlıkta başarı öyküsü yazdıklarını” iddia eden AKP iktidarı, şimdi de salgını kontrol altına aldıklarını söyleyip hızlıca “normalleşmeye” dönme kararı aldı. Pandemi sürecinde uygulanan kısıtlamalar 1 Haziran’dan itibaren terk edilerek önlemler bireyin sorumluluğuna bırakıldı. İnsan sağlığını hiçe sayıp, sömürü çarklarının dönmesi için atılan “normalleşme” adımından kapitalistler memnunken, her gün vakalarda artış gözlenmektedir. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Üretim devam etmek zorunda. Bütün hizmet sektörlerinin canlı olması toplumun geleceği için vazgeçilmez unsurlar” ifadesini kullanarak gerçek yüzünü bir kez daha yansıttı. Çünkü AKP iktidarı ve temsilcileri için sermayenin sağlığı toplum sağlığından daha da önemlidir.

İlk vakanın tespit edildiği 11 Mart’tan itibaren işçi ve emekçileri açlığa terk eden Erdoğan AKP’sinin yaptığı tek şey “kredi kolaylığı” sağlamak oldu. Emekçilerin son iki ayda gelirleri sıfırlanırken giderleri ise artarak devam etti. Emekçilerin ihtiyaçlarına cevap vermeyen saray rejimi, kapitalistlerin isteklerini tek tek hayata geçirmekten de geri durmadı. Bu süre zarfında birçok saldırıyı yasalaştırılırken, piyasanın canlanması için atılan adımlar peşi sıra geldi. Normalleşmeyle birlikte üretimdeki kısıtlamalar kaldırıldı, AVM’ler açıldı, turizm sektörü canlandırıldı vs. 

Başından beri uygulanan önlemlerin hepsini üretimin sekteye uğramaması çerçevesinde ele alan AKP iktidarı, “normalleşme” sürecinde de üretimde yer almayan 65 yaş üstü ve 18 yaş altı kişiler için sokağa çıkma yasağını devam ettirmesi insan sağlığına ne kadar önem verdiklerini göstermektedir. Gelen tepkiler üzerine bu yaş grubuna da kısmi esneklikler sağlandı. “Normalleşmenin” bir sonucu olarak vaka sayılarının gün be gün artmasını AKP iktidarı görmezden gelmektedir. Toplumun aklıyla dalga geçen iktidar, sorumluluğu üzerlerinden atarak artan vaka sayıları konusunda insanları suçlamaktadır.

AKP iktidarı şimdi de “duyarsız vatandaşlar” yüzünden salgının önünün alınamadığı saçmalığını yutturmaya çalışmaktadır. Medyasıyla, trolleriyle, devletin bütün mekanizmalarıyla tek ses olan iktidar maske takmayan, sosyal mesafe kuralına uymayan kişileri suçlamakta, “onlar yüzünden toplumun sağlığı tehlike altına giriyor” manipülasyonuyla toplumda kutuplaşma yaratmak istemektedir. AKP iktidarı böylece maske, sosyal mesafe, hijyen kurallarına toplumun uymasını bekleyerek kendi sorumluluklarından kaçmakta, üstelik ısrarla lise ve üniversite sınavlarını iptal etmeyerek, insanların yığın olarak çalışmalarını zorlayarak, turizm sektörü canlansın diye insanları tatile teşvik ederek yeni ölümlere davetiye çıkarmaktadır. 

Sermayenin çarkları dönsün ve piyasa canlılığını korusun diye şeffaflıktan uzak, bilimsel verilere dayanmayan bir yöntemle süreci yönetmeye çalışan AKP şefleri, insan sağlığını tehdit etmekteler. Vakaların çoğalmasıyla birlikte tehlikenin yaklaştığını söyleyen bilim insanlarına kulak tıkayan AKP iktidarının yaptığı tek şey ise, birçok ilde maske kullanımını zorunlu hale getirmek oldu. Maske takmayanlara 900 TL cezai işlem yaparak kendilerine yeni bir gelir kapısı bulmayı da es geçmedi. 

AKP iktidarının sağlık politikası         

Neo liberal politikalarla sağlık alanını sermayenin artı-değer devşirdiği bir sektöre çeviren AKP iktidarı, Şehir Hastaneleri adı altında yandaş müteahhitlere milyarlık ihaleler sağladı. Öte yandan, sağlık emekçileri üzerindeki iş yükünü arttırdı, sözleşmeli çalışmayı, taşeronluğu yaygınlaştırdı, sayıları hızla çoğalan özel hastanelere teşvikler sundu. Salgın boyunca sağlık emekçilerini alkışlamakla yetinen, “haklarının ödenmeyeceğini” söylerken bile sağlık emekçilerinin haklarını gasp eden AKP iktidarından salgını önleyici tedbirler beklemek boş hayalden başka bir şey değildir. İktidara geldiği günden beri kapitalistlerin demir yumruğu görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışan AKP, salgın sürecinde de attığı adımlarla görevini sürdürmektedir. Bunu tersine çevirmek ise işçi ve emekçilerin kendi sorunlarına karşı harekete geçmesiyle olanaklı olacaktır.