Krizin faturasını ödemeyi reddediyoruz!
Türkiye ekonomisi kriz içindeyken koronavirüs salgını başladı. Tüm dünyada kol gezen koronavirüs salgınını sermaye iktidarı gündemine çok geç aldı. 11 Mart tarihinde ilk vakanın tespit edilmesine rağmen devlet yetkilileri “bir vakanın görülmesi salgın anlamına gelmemektir” ifadelerini kullanmışlardı. Salgına karşı tüm dünyada başarı öyküleri yazdığını iddia eden AKP iktidarı, asıl olarak milyonlarca işçi ve emekçiyi işsizlik ve sefalet girdabına iterek açlığa mahkum etti. Binlerce kişinin ölümüne sebep oldu ve olmaya devam ediyor.
Salgınla birlikte ekonomik kriz daha derinleşirken, kapitalistler AKP iktidarı tarafından ihya edildi. Salgın başladığından beri üretime ara vermemekte direten kapitalistler devletin bütün imkanlarından yararlandılar. Patronları teşvik yağmuruna tutan AKP iktidarı biz işçi ve emekçilere ise utanmadan IBAN gönderdi, elimizdeki kırıntılara dahi göz diktiğini gösterdi.
Zaten aldığımız ücret hiçbir yaraya merhem olmazken, şimdi de çoğumuz işsizlik fonundan, kısa çalışma ödeneğinden gelen 3 kuruş parayla geçinmeye çalışıyoruz. O parayı da almak için İŞKUR veya PTT önlerinde sabahlamak zorunda kalıyoruz. Çoğumuz da bu süreçte işsizlik kervanına katılmış yarınımız karanlık bir uçuruma doğru gitmektedir.
Sermaye ve AKP, kapitalizmin krizinin faturasını bizlere keserken, fatura daha da kabarıyor. Geçtiğimiz gün 7 lirayı aşan dolar tarihi rekor seviyelerine ulaştı. Bu ise aldığımız üç kuruşluk maaşların daha da erimesi anlamına geliyor. İşçiler ve emekçiler olarak kapitalizmin krizinin ağır sonuçlarını iliklerimize kadar hissediyoruz.
Tekstil işçileri, kardeşler;
Ekonomideki tablo buyken, salgın tehdidi de atlatılmadan "normalleşme" söylemleriyle devreye girdi. “Tünelin sonundaki ışık görünüyor, salgını artık kontrole aldık, normalleşme sürecini başlatabiliriz!” söylemlerinin bir karşılığı bulunmuyor. Ama sermaye sahiplerinin kârları uğruna, salgın tehdidi atlatılmış görüntüsü yaratılıyor. Kapitalistler yaşanacak ölümleri umursamayarak, bizlerin yaşamını kendi kârları için hiçe sayarak artık normalleşmeye girilmesi gerektiğini iddia ediyor.
Yıllardır kapitalistlerin yarattığı ve ağır sonuçlarını bize yaşattığı krizden çıkış yolu bulmak bizim elimizdedir. En başta kapitalistlerin krizinin faturasını ödemeyi kabul etmemeliyiz!
Sermaye sınıfına karşı kendi sınıf bilincimizi kuşanarak fabrikalarımızda, mahallemizde kısacası işçi ve emekçiler olarak nefes aldığımız her yerde örgütlenip sermaye sınıfına gereken cevabı vermeliyiz. Ancak bunu yapabildiğimiz oranda, yaşadığımız bu kabustan bir çıkış yolu bulabiliriz.
Tekstil İşçileri Birliği