SIPRI’den nükleer silahlanma yarışı uyarısı

Emperyalist/kapitalist devletler nükleer başlıklı silahları azaltmak değil arttırmak için çalışıyorlar.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 14 Haziran 2022
  • 16:30

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), dünyadaki nükleer cephaneliklerin emperyalistler arası gerilimlerin bir sonucu olarak yakında tekrar artacağını varsayıyor. 13 Haziran günü yayınlanan rapora göre, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore, bu yılın başında toplam 12.705 nükleer savaş başlığına sahip oldu. Rapora göre, bu sayı bir yıl öncesine göre 375 adet düşmüştür. Ancak nükleer silahlara sahip olan ülkelerin çoğu gerçek sayıyı gizli tuttukları için, nükleer başlıkları silahların artmış olma ihtimali de var. Örneğin siyonist İsrail rejiminin elinde kaç nükleer başlıklı silah olduğu bilinmiyor.

Barış araştırmacıları, operasyonel olarak konuşlandırılabilir nükleer savaş başlığı sayısını 3.732 olarak tahmin ediyor. Bunlardan yaklaşık 2 bin savaş başlığı yüksek alarmda tutuluyor. Bunların neredeyse tamamının Rusya ve ABD’ye ait olduğu söyleniyor. Toplam nükleer savaş başlığı sayısında küçük bir azalma olmasına rağmen, barış araştırmacıları yıllık raporlarında bu sayının muhtemelen önümüzdeki on yıl içinde tekrar artacağını hesaplıyorlar. SİPRİ araştırmacısı Wilfred Wan, “endişe verici bir eğilimden” söz ediyor.

Uzmanlar, Soğuk Savaş’tan bu yana devam eden düşüşün sona erdiğine dair açık işaretler olduğu konusunda uyarıyor. Nükleer silahlara sahip dokuz ülke acil ve somut silahsızlanma adımları atmadığı takdirde, nükleer silahların küresel envanteri Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez yeniden artmaya başlayabilir. Dünyadaki tüm nükleer silahların yaklaşık yüzde 90’ı ABD ve Rusya’nın elinde bulunuyor. SIPRI’ya göre, her iki ülkede de nükleer savaş başlıklarını, dağıtım sistemlerini ve üretim tesislerini değiştirmek ve modernize etmek için kapsamlı ve maliyetli programlar yürütülüyor. Yani emperyalist/kapitalist devletler nükleer başlıklı silahları azaltmak değil arttırmak için çalışıyorlar.

Raporda aynı şeyin Büyük Britanya, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail, Kuzey Kore ve diğer nükleer silaha sahip ülkeler için de geçerli olduğu belirtiliyor. Zira bu ülkelerin tümü yakın zamanda yeni silah sistemleri geliştirdiler veya konuşlandırdılar. SİPRİ araştırmacısı Wan, çoğu nükleer gücün “nükleer söylemlerini keskinleştirdiğini ve bu silahların askeri stratejilerinde oynadıkları rolü arttırdığını” belirtiyor.

***

Ocak 2021’de 86 ülke tarafından imzalanan ve mayıs ayına kadar 61 ülke tarafından onaylanan BM Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması (TPNW) yürürlüğe girdi. Ancak BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi olan ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere gibi nükleer güçler anlaşmayı reddediyor. Diğer nükleer güçlerin hiçbiri de silah kontrolü müzakereleri yürütmüyor. Artan risklere dikkat çeken enstitü direktörü Dan Smith, “Nükleer silah kullanma riski, Soğuk Savaş’ın zirvesinden bu yana her zamankinden daha yüksek” diyor.

SIPRI’ya göre, diğer yedi nükleer gücün cephanelikleri önemli ölçüde daha küçük. Ama hala onları modernleştirme veya genişletme sürecindeler. Örneğin Çin cephaneliğini genişletirken, İngiltere ise 2021’de tüm savaş başlığı stokunu artıracağını açıklamıştı. İngiliz emperyalistleri, Çin ve Rusya’yı ‘şeffaflıktan yoksun’ olmakla eleştirirken, kendi nükleer silah stoklarıyla ilgili bilgi vermeyeceklerini ilan ediyorlar. Fransa da Şubat 2021’de üçüncü nesil stratejik nükleer enerjili balistik füze denizaltıları geliştirmek için bir program başlattığını açıklamıştı. ABD ise, Avustralya’nın Fransa ile yaptığı 14 milyar dolarlık denizaltı modernizasyonu anlaşmasını sabote ederek kendisi aldı ve denizaltılara nükleer başlıklı silahlar monte edeceğini açıkladı.