Savaşa karşı her yıl yapılan geleneksel paskalya yürüyüşü, Frankfurt’ta binlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Barış Kooperatiflerinin “Silahlar dursun” çağrısıyla düzenlenen bu yılki paskalya yürüyüşünün gündemini halen devam etmekte olan Ukrayna-Rusya savaşı belirledi. Buna bağlı olarak katılım diğer yıllara göre çok daha yüksek oldu.
Yürüyüşü organize eden kurumların ortak taleplerinin en başında, Ukrayna halkına sınırsız insani yardım yapılmasının yanı sıra, silah göndermenin durdurulması ve Ukraynalı mültecilerin koşulsuz Almanya’ya kabulü vardı. Barış Kooperatifi’nin (Netzwerk Friedenskooperative) internet sayfasındaki ön açıklamasında ise, yalnızca Ukrayna halkıyla değil, aynı zamanda Rus askerlerinin Ukrayna’ya saldırısına karşı direnen Rus halkıyla da dayanışma içinde olunduğu belirtiliyordu.
Barış Kooperatifi’nin bileşeni olan DGB (Alman Sendikalar Birliği) Başkanı Philipp Jacks, paskalya yürüyüşü öncesindeki açıklamasında, “Savaşa ve Faşizme karşı mücadele etmek, sendikalar birliğinin genlerinde var. Savaş her zaman önce işçilere zarar verir.” dedi. Almanya’nın Ukrayna’ya silah yardımı konusunda ise bir fikrinin olmadığını, fakat bunun savaşın sonucuna bağlı olduğunu belirterek şu cümleyi kurdu: “Eğer Ukrayna başarılı olup, Rus askerlerini ülkeden kovarsa silah göndermek işe yaramıştır.” DGB Başkanı Jacks, böylece emperyalist savaşta NATO’dan yana tutum açıkladığı halde, diğer yandan işçilerin savaştan zarar gördüğüyle ilgili yaveler geveleyerek ikiyüzlülüğünü de sergilemiş oldu.
Yürüyüş öncesi, “Ukrayna’da savaşı durdurun. 100 milyar euro silahlanma bütçesine son verin!” başlıklı çağrı, tüm savaş karşıtı kurum ve kuruluşlar arasında yankı buldu.
Sınıf devrimcileri, “Dün Yugoslavya, Afganistan, Irak, Yemen, Suriye… Bugün Ukrayna! Kahrolsun emperyalist saldırganlık ve savaş!” şiarının yer aldığı TKİP pankartıyla yürüyüşe katıldılar. Türkiyeli kurumlardan BİR-KAR, DİDF, Türk Halkevi, ATİK ve ATİF de yürüyüşte yer aldı. KPD Yeniden İnşası İçin İşçi Birliği, MLPD, Die Linke, Enternasyonal Birlik ve DKP’nin yanı sıra çevreci gruplar ve birçok sol ve ilerici oluşumlar da pankart ve flamalarıyla eylemdeydiler.
Emperyalist savaşın birinci dereceden sorumlusu ve öznesi olan NATO’ya karşı taleplerin yer aldığı döviz ve pankartların bulunduğu eylemde, “Barış silahlanmayla gelmez”, “Anti-Rus Irkçılığına hayır”, “İnsan hakları için, askerlik yapmayın”, “Doğuya doğru genişlemeyi bırakın”, “NATO’ya hayır” gibi sloganlar da atıldı.
Şehrin üç farklı bölgesinden başlayan yürüyüş, Römerberg alanındaki mitingle devam etti. Mitingdeki konuşmacılar arasında Prof. Dr. Peter Brandt (Willy Brandt Derneği temsilcisi), Dr. Martina Fischer (Brot für die Welt yardım kuruluşu), Michael Rudolph (DGB Alman Sendikalar Birliği Hessen/Thüringen temsilcisi) gibi isimler vardı. Konuşmacıların ortak talepleri arasında Ukrayna halkıyla dayanışma, silah yardımına harcanan bütçeye eleştiri ve Rusya’nın bir an önce Ukrayna’dan çekilmesi vurgusu öne çıktı.
Yürüyüşün ve mitingin genel mesajını, yürüyüşe katılan kurumlar ve insanlar kapitalizm, emperyalizm ve onun dünya polisi olan NATO’ya karşı tepkileriyle belirlediler. Sahneden yapılan konuşmalarda ise NATO karşıtı bir tek söz edilmedi. Zira NATO karşıtı olmak, emperyalizmin ve onun saldırgan polisine karşı olmayı gerektiriyordu.
Barış çağrıları, kapitalizm var oldukça boşlukta yankılanmaya devam edecektir. Çünkü işgalci ve saldırgan emperyalizm, savaştan beslenir. Yürüyüşe katılan işçi ve emekçilerin, sınıf devrimcilerinin de sloganlarında vurguladıkları gibi, barış ancak sosyalizmde mümkündür.
Kızıl Bayrak / Frankfurt