Emperyalist güçler arasında pazarlar ve iktisadi nüfuz alanları için rekabet, emperyalist paylaşım savaşlarının zeminidir. Emperyalist hakimiyet mücadeleleri uğruna dünyayı iki kez toplu yıkıma sürükleyen emperyalizm, yeni bir dünya savaşına zemin döşeyen politikalar izliyor. Yeni bir dünya savaşı, gerçek bir tehdit ve tehlike haline gelmiş durumda. ABD’nin çözülen hegemonyasını yeniden tesis amacıyla izlemekte olduğu kışkırtıcı, saldırgan ve savaşçı politikalar, yeni bir dünya savaşının tehlikeli boyutlara gelmesinde önemli bir rol oynuyor. Dolayısıyla tüm emperyalist ülkeler kendilerini envai türlü silahlarla donatarak savaşa hazırlanıyorlar.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2022’de askeri harcamaların gelişimine ilişkin raporu, emperyalist güçlerin çılgınca bir şekilde silahlanmaya devam ettiklerini kanıtlıyor. Küresel askeri harcamalar, kapitalist hükümetlerin 1945’ten beri görülmemiş bir savaşa hazırlandığını gösteren 2,2 trilyon dolarla en yüksek seviyeye çıkmış durumda. SIPRI’ye göre, nükleer güçler nükleer cephaneliklerini güçlendiriyor. Nükleer silaha sahip tüm devletler nükleer silahlanma konusunda ilerleme kaydetti. SIPRI Direktörü Dan Smith, şu gerçeğe dikkat çekti: ‘‘İnsanlık tarihinin en tehlikeli dönemlerinden birine sürükleniyoruz.”
Rapora göre, dokuz nükleer güç, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail, nükleer cephaneliklerini modernize etmeye devam ediyor. Bu dokuz nükleer silahlı devlet, sadece nükleer cephaneliklerini modernize etmeye devam etmekle kalmıyor, aynı zamanda birçoğu yeni nükleer silahlar konuşlandırıyor. Ocak 2023’te tahmini 12.512 savaş başlığının toplam küresel envanterinden yaklaşık 9.576’sı potansiyel kullanım için askeri stoklarda bulunuyordu. Ocak 2022’dekinden 86 daha fazla. Bunlardan tahminen 3844 savaş başlığı füzeler ve uçaklarla konuşlandırıldı ve yaklaşık 2000 adeti (neredeyse tamamı Rusya veya ABD’ye aitti) yüksek operasyonel alarm durumunda tutuldu.
Hindistan ve Pakistan nükleer cephaneliklerini genişletiyor gibi görünüyor ve her iki ülke de 2022’de yeni tip nükleer dağıtım sistemlerini uygulamaya koydu ve geliştirmeye devam etti. Kuzey Kore, askeri nükleer programına ulusal güvenlik stratejisinin merkezi bir unsuru olarak öncelik vermeye devam ediyor. Kuzey Kore 2022’de nükleer test gerçekleştirmezken, 90’dan fazla füze testi gerçekleştirdi. Yeni ICBM’leri içeren bu füzelerden bazıları nükleer savaş başlığı taşıma kapasitesine sahip olabileceği söyleniyor. Nükleer silahlara sahip olan İsrail’in de nükleer cephaneliğini modernize ettiğine inanılıyor.
‘‘İnsanlık tarihinin en tehlikeli dönemlerinden biri…”
SIPRI’ye göre, Rusya ve ABD birlikte tüm nükleer silahların neredeyse yüzde 90’ına sahip. Çin’de de önemli bir artış olduğu ileri sürülüyor. Çin’in nükleer savaş başlığı stokunu 350’den 410’a çıkardığı belirtiliyor. Araştırmacılar, Çin’in cephaneliğinin büyümeye devam edeceğini ve böylece ülkenin on yılın sonunda en az ABD veya Rusya kadar kıtalararası balistik füzeye (ICBM) sahip olmasını bekliyorlar. SIPRI’nin Kitle İmha Silahları Programı Kıdemli Üyesi ve Amerikan Bilim Adamları Federasyonu (FAS) Nükleer Bilgi Projesi Direktörü Hans M. Kristensen, “Çin, nükleer cephaneliğini önemli ölçüde genişletmeye başladı” diyor. ‘‘Bu eğilimi, Çin’in yalnızca ulusal güvenliğini sürdürmek için gereken minimum nükleer kuvvete sahip olma hedefiyle bağdaştırmak giderek zorlaşıyor.”
Raporda yer alan tahminlere göre, 2023 itibariyle depolarda tutulan ve potansiyel kullanıma hazır olan başlık sayısı, ABD’de 1938, Rusya’da 2815, Fransa’da 10, Çin’de 410 olarak kaydedildi. Rapora göre Hindistan’ın 164, Pakistan’ın 170, Kuzey Kore’nin 30, İsrail’in 90 nükleer başlığı depoda kullanıma hazır bulunuyor. SIPRI uzmanı Matt Korda, “Nükleer silahlı devletlerin çoğu, nükleer silahların önemi konusundaki söylemlerini sertleştiriyor ve hatta bazıları bunları kullanabilecekleri konusunda açık veya üstü kapalı tehditler savuruyor” derken, insanlığın nükleer bir tehditle yüz yüze olduğuna dikkat çekiyor.
Dünya askeri harcamaları, sürekli yükseliş gösteriyor. Harcamalardaki en keskin artış Avrupa’da görüldü. SIPRI’nin Askeri Harcamalar ve Silah Üretimi Programı Kıdemli Araştırmacısı Dr Nan Tian, “Son yıllarda küresel askeri harcamalardaki sürekli artış, giderek daha güvensiz bir dünyada yaşadığımızın bir işaretidir” diyor ve şunları ekliyor: “Devletler, yakın gelecekte iyileşmeyi öngörmedikleri, kötüleşen bir güvenlik ortamına yanıt olarak askeri gücünü artırıyor.”
Askeri harcamalar Orta ve Batı Avrupa’da da yükseldi!
Orta ve Batı Avrupa’daki devletlerin askeri harcamaları 2022’de toplam 345 milyar doları buldu. Reel olarak, bu devletlerin harcamaları ilk kez soğuk savaşın sona erdiği 1989’daki harcamaları geçti. Ukrayna Savaşı, Orta ve Batı Avrupa’daki askeri harcama kararları üzerinde ani bir etki yarattı. SIPRI’nin Askeri Harcamalar ve Silah Üretimi Programı Kıdemli araştırmacısı Dr. Diego Lopes da Silva, “Bu, birkaç hükümetin harcamalarını artırmaya yönelik çok yıllı planları içeriyordu” diyor ve şunları ekliyor: “Sonuç olarak, Orta ve Batı Avrupa’daki askeri harcamaların önümüzdeki yıllarda artmaya devam etmesini makul bir şekilde bekleyebiliriz.”
En keskin artışlardan bazıları Finlandiya (yüzde 36), Litvanya (yüzde 27), İsveç (yüzde 12) ve Polonya’da (yüzde 11) görüldü. SIPRI’nin Askeri Harcamalar ve Silah Üretimi Programı Araştırmacısı Lorenzo Scarazzato, pek çok eski Doğu Bloku ülkesinin, “Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiği” 2014 yılından bu yana askeri harcamalarını iki kattan fazla artırdığını belirtiyor. İngiltere’nin 2022’de nükleer silah cephaneliğini artırdığı düşünülmese de, hükümet nükleer silahların, konuşlandırılmış savaş başlıklarının veya konuşlandırılmış füzelerin miktarlarını artık kamuya açıklamayacağını söyledi. 2022’de Fransa, üçüncü nesil nükleer enerjili balistik füze denizaltısı (SSBN) ve havadan fırlatılan yeni bir seyir füzesi geliştirme ve mevcut sistemleri yenileme ve yükseltme programlarına devam etti.
SIPRI’nin verileri, emperyalist dünyanın çılgınca silahlandığını ortaya koyuyor. Silahlanma yarışının en tehlikeli boyutunu ise, nükleer silahlanma cephesi oluşturuyor. Nükleer güçler cephaneliklerini sürekli olarak modernize ettikleri gibi, onu daha da genişletiyorlar. Bunu barış için değil, elbette ki savaşmak için yapıyorlar. Dolayısıyla insanlık büyük bir tehdit altındadır.