Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından, dünya çapında silah üreten en büyük 100 tekelin cirolarına ilişkin verileri yayınladı. Ekonomik kriz ve pandemiye rağmen uluslararası kapitalist silah tekelleri 2021 yılı içerisinde de vurgun vurmaya devam ediyor.
SIPRI'ye göre, 2021 yılında 100 şirket 592 milyar dolar karşılığında silah ve askeri teçhizat satarak geçen yıla oranla cirolarını yüzde 1,9 oranında arttırdı. 100 şirket arasında 299 milyar dolarlık ciroya sahip olan ABD tüm silah satışlarının yüzde 51'ini oluşturuyor. AB'de silah satışları yüzde 4,3 artarak 123 milyar dolara yükseldi. Alman silah tekellerinden Rheinmetall, Thyssen-Krupp, Hensoldt ve Diehl satışlarını toplam yüzde 5,6 artırarak 9,3 milyar dolara çıkardı.
2021 küresel SIPRI raporuna göre, cirosunu yükselten bölgelerin başında ise yüzde 4,2'lik artışla Avrupa geliyor. Üstelik bu veriler, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırdığı 24 Şubat 2022 öncesine ait. Bugün itibarıyla Avrupa'da, siparişlerin büyük oranda artacağı öngörüsünde bulunan Almanya merkezli Rheinmetall isimli silah tekeli, Ukrayna'ya zırhlı araç gönderecek ülkelerin, bu açıklarını kapatmak için siparişlerini 2023'te yüzde 30 ila 40 oranında artıracağını tahmin ediyor. Asya'da ise Çin'in silah sanayi alanındaki yükselişi de hız kesmeden devam ediyor. Çin son yıllardaki atılımlarıyla, ABD'nin ardından dünyada en fazla silah üreten ikinci ülke konumuna yükseldi. Silah satışlarındaki artış, aynı zamanda Çin ordusu donanımının modernizasyon çapını ve Pekin'in tüm silah kategorilerinde dış dünyadan bağımsız olma hedefini gözler önüne seriyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün yayımladığı rapora göre, dünyadaki en büyük 100 silah şirketi arasında iki Türk şirketi de yer alıyor. Rapora göre, ASELSAN ile Aerospace'in toplam silah satışları 2021 yılında 3 milyar 400 milyon dolara ulaştı. Listenin 56'ncı sırasında bulunan ASELSAN, bir önceki seneye kıyasla silah satışlarını yüzde 6 oranında artırarak toplam 2 milyar 200 milyon dolarlık ciro elde etti. 2020 yılında dünyanın en büyük 100 silah şirketi listesinin dışında kalan Aerospace ise silah satışlarını yüzde 62 oranında artırarak yeniden listeye girmeyi başardı. Rapora göre, listenin 84'üncü sırasında yer alan şirketin silah satışlarını bir yıl içerisinde bu denli artırabilmesinde Anka-S İnsansız Hava Aracı'nın (İHA) Türk ordusuna teslimatı etkili oldu.
SIPRI raporunu kaleme alan isimlerden Şiao Liang, süregelen Ukrayna Savaşı'nın küresel silah piyasasını nasıl etkileyeceğinin şu an için belirsiz olduğuna dikkat çekiyor. Ciro verilerini iyi takip etmek gerektiğini belirten Şiao Liang, söz konusu savaşın silah endüstrisinin dinamiğini gelecek yıllarda da etkilemeye devam edeceğini ifade ediyor. Ukrayna Savaşı uzadıkça, Batı ülkelerinin Ukrayna'ya daha ne kadar silah desteği sağlayacağı sorusu da önem kazanıyor. Liang'ın bu konudaki düşünceleri şöyle: “Bazı ülkelerin şimdiden dengeyi sağlamaya çalıştığını görüyoruz. Kendi ihtiyaçları ile Ukrayna'ya destek arasında bulunması gereken bir denge bu. Ancak şunu da biliyoruz ki, stoklar azalmaya başladı ve bunların yeniden doldurulması lazım”.
Buna en iyi örnek ABD'de üretilen Javelin tanksavar füzeleri ile ilgili siparişler. Washington yönetimi 2022'nin Ekim ayına dek Ukrayna'ya 8 bin 500 adet Javelin füzesi gönderdi. Bu da üç ila dört yıllık bir üretim süresine denk geliyor. Şiao Liang, bu durumun silah üreticileri için önemli bir sorun olduğunu belirterek, “Daha fazla sipariş aldıkları doğru ama bunun altından kalkıp, ürünleri zamanında teslim edebilecekler mi?” sorusunu dile getiriyor.
Emperyalist güç dengelerinde yaşanan hızlı değişimler, dünya pazarlarına hakimiyet kavgası ve ABD’nin hegemonyasındaki tek kutuplu düzenin devamı uğruna yeryüzü hızla bir emperyalist dünya savaşına doğru sürüklenmektedir. Emperyalist devletler arasındaki rekabet ve çatışmaların geldiği boyutlara bağlı olarak da yeryüzü tepeden tırnağa kadar silah deposunu çevrilmektedir. Bugün gözümüzün önünde cereyan eden çılgınlık boyutlarındaki silahlanma ve emperyalist savaşların gerisinde yatan asıl gerçekler bunlardır. Tüm bu sorunların kaynağı olan kapitalizm var olduğu sürece insanlık bu tehlikelerle yaşamak zorundadır. Bu anlamıyla gerçek ve kalıcı çözüm ancak sorunların kaynağı olan kapitalist sisteminin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacaktır.