Tel Aviv’deki soykırımcı çetenin başı Binyamin Netanyahu’nun verdiği tüyo ile Suriye’ye karşı başlatılan cihatçı terör saldırısı, Saray rejiminden beslenen medyada büyük bir sevinç dalgası yaratmış görünüyor. Kafa kesen, karın deşen, kadınları pazarlarda satan, akla hayale gelmedik vahşetler yapan IŞİD’in isim değiştirmiş hali olan HTŞ’yi “muhalif güçler” diye pazarlamaya çalışan Saray beslemeleri, cihatçıların ele geçirdiği yerler için ise “özgürleştirildi” ifadesini kullanıyor.
Saraydan beslenen medyanın “amiral gemisi” kabul edilen Yeni Şafak, HTŞ’nin savaş bülteni olduğunu gösteren manşetleri pervasızca atıyor: “Hedef Hama: 700 kilometrekarelik alan ele geçirildi”, “Tel Rıfat PKK’den temizlendi”, “PKK’liler ağlıyorsa operasyon doğrudur”, “(HTŞ saldırısı) En çok İsrail’i rahatsız etti”, “Rus ve Esed rejiminin askeri birlikleri muhaliflerin ilerlediği Hama'dan çekildi”, “Harita üç günde değişti: Muhalifler Halep ve İdlib'in tamamını aldı”, “Muhalifler karşısında eriyen Esed'den 'yenilgi' itirafı.”
Bu ve benzer manşetler atan Yeni Şafak, Türkiye’nin de terör örgütleri listesinde yer alan THŞ şefleriyle görüşerek cihatçı terör için propaganda yapıyor. Bunu yaparken de yalan ve tahrifatta sınır tanımıyor. HTŞ çizgisini savunan kişiler İsrail kanallarına çıkıp soykırımcı Netanyahu’ya övgüler dizer Beyrut ve Şam’da İsrail büyükelçiliği açacaklarını söylerken, Yeni Şafak cihatçı terör saldırısından en çok rahatsız olanın İsrail olduğunu yazabiliyor. Gerçekleri tersyüz ederek okurlarını aptal yerine koyan Yeni Şafak, Tel Aviv’deki soykırımcı çeteye yaptığı hizmeti örtmek için tıpkı AKP şefi gibi, “Terör devleti İsrail” başlıkları da atıyor. Salak muamelesi yaptığı okurlarına “İsrail karşıtı”ymış gibi kendini pazarlıyor.
***
Yeni Şafak ve Saray’dan beslenen tüm medya, Ortadoğu’da emperyalist/siyonist sömürgecilere karşı direnen herkesi düşman kategorisinde görürken, güya Gazze’den yana tutum alıyor. Oysa bu kaba bir sahtekarlıktır. Gazze’de soykırım yapan İsrail’e silah ve mühimmat taşıyan Saray rejimi ne kadar Filistin’den yana ise, HTŞ borazanlığı yapan medya da o kadar Filistin dostudur.
Gazze’de soykırıma maruz kalan Filistin halkıyla “dayanışma cephesi” açan Hizbullah, HTŞ ile diğer cihatçılar tarafından “baş düşman” kabul ediliyor. Ağır bir bedel ödemek pahasına da olsa İsrail savaş ayıtına karşı cephe açan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah öldürüldüğünde bayram yapan HTŞ, Gazze’de soykırım yapan Siyonistlerle aynı safta durduğunu gizlememişti. Hal böyleyken başta Yeni Şafak olmak üzere Saray medyasının HTŞ borazanlığına soyunması, bu gazeteci kılık tetikçilerin safını da belli ediyor. İsrail “karşıtı” manşetler atmaları, emperyalist/siyonist güçlerin aparatı olan HTŞ’ye borazanlık yapmalarının ne anlama geldiğini örtme telaşından kaynaklanıyor.
HTŞ borazanı medya Suriye’ye karşı saldırının ne anlama geldiğini elbette çok iyi biliyor. Ancak onların misyonu gerçekleri çarpıtmak, üstünü örtmektir. Söylemi, Beşşar Esad yönetimi ve Kürt hareketine düşmanlık üzerine kuruyorlar. Bunu yaparken, yıllardan beri işgalci siyonistler tarafından bombalanan Suriye’nin neden tekrar hedefe çakıldığını, HTŞ’nin ise bu savaşta “baş tetikçi” olarak kullanıldığını güya saklamaya çalışıyorlar.
***
Cihatçı terör örgütlerini besleyen, koruyan, saldırıya hazırlanmaları için onlara hizmet eden Saray rejimi, bu saldırının yayılmacı/ilhakçı heveslerine hizmet edeceğini hesaplamıştır. Cihatçıları kullanarak PYD’nin kontrolündeki bazı bölgeleri işgal etmesi, şimdilik bazı hedeflerine ulaştığı izlenimi de veriyor. Halep kalesine Türk bayrağı dikilmesi, yayılmacı/ilhakçı zihniyetin temsilcilerinin başını döndürdü. Yine de bu tiksinti verici “fetihçi” zihniyetin heveslerinin birkez daha kursağında kalacağını öngörmek zor değil.
Ancak emperyalist/siyonist sömürgecilerin HTŞ’yi kullanarak bu saldırıyı başlatmalarının esas nedeni, Esad yönetiminin Lübnan ve Filistin direnişlerine verdiği desteği kesmeyi reddetmesidir. Zira onlar için esas olan şey Tel Aviv’deki soykırımcı dinci-faşist rejimin güvenliğidir. Suriye üzerinden Hizbullah’a sağlanan silah akışının kesilmesi yönündeki dayatmalara boyun eğmeyen Esad yönetimi birkez daha hedefe çakıldı.
İsrail’in Suriye’ye dönük saldırıları devam ederken “cihatçı terör kartı” da sahaya sürüldü. Bu hamle Gazze’de soykırım, Lübnan’da yıkım ve katliamların devamıdır. Emperyalist/siyonist savaşın üçüncü cephesi Suriye’ye karşı açıldı. Her üç cephenin organizatörü doğrudan ya da dolayı olarak ABD’dir. Bu çatışmada Amerikancı AKP-MHP rejiminin yeri bellidir: Direnen halklara karşı emperyalist/siyonist barbarlarla aynı hendektedir. Bu denklemde THŞ borazanlığı misyonu biçilen Saray beslemesi medya, -Yeni Şafak’tan aktardığımız manşetlerin de gösterdiği gibi- rolünü en iğrenç bir işgüzarlıkla oynuyor.