2018 yılında Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen NATO zirvesinde ABD’nin eski Başkanı Donald Trump üye ülkelerin savunma harcamalarını milli gelirlerinin yüzde 4’üne çıkarmaları gerektiğini savunmuştu. Üye ülkeler de 2024’e kadar NATO bütçesine yaptıkları katkıyı gayrisafi yurtiçi hasılalarının (GSYH) yüzde 2’sine çıkarma sözü vermişti. Trump’ın açıklamalarına cevap veren NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, temel hedefin katkıyı yüzde 2’ye çıkarmak olduğunu söylemişti.
Almanya NATO’ya rekor düzeyde savunma harcamaları bildirdi. dpa haber ajansından alınan bilgiye göre, Federal hükümet bu yıl için Brüksel ittifakının genel merkezine 53,03 milyar avro tutarında bir kaynak aktardı. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 3,2’lik bir artışa denk geliyor. 2020 için harcama yaklaşık 51,39 milyar avro olarak tahmin ediliyordu.
Biden da Trump ile aynı çizgide
Almanya gibi ülkelerin savunma harcamalarındaki artışın ittifakta “daha adil bir yük paylaşımı” konusunda NATO karargahını yatıştıracağı umuluyor. Genel Sekreter Jens Stoltenberg geçtiğimiz günlerde birkaç kez yeni ABD Başkanı Joe Biden’dan bu konuda baskı beklediğini belirtmişti. Stoltenberg, yılın başında dpa ile yaptığı röportajda, “Tüm ABD başkanları son birkaç on yılda Avrupalı NATO ortaklarının daha fazla savunma harcamasında bulunmaları için kampanya yürüttüler” dedi. Biden, seçilmeden önce bile Avrupalı müttefiklerini daha fazla savaş yatırımı yapmaya çağırmış ve bu konuda Trump’tan farklı düşünmemişti.
NATO üyeleri üzerindeki baskı, özellikle de Biden’ın selefi Donald Trump döneminde çok fazlaydı. Trump, 2018’de Brüksel’de düzenlenen bir NATO zirvesinde, tüm müttefikleri ülke GSYH’sının yüzde 2’sini savunmaya hemen harcamazlarsa, ABD’nin ittifaktan çekilmeyi bile göze alabileceğini iddia etmişti. Harcamalardaki yüzde 2’lik artış, tüm NATO ülkelerinin 2014’ten itibaren gönüllü bir taahhüdün ardından ulaşmak istediği bir hedeftir.
Almanya’nın savaş harcamaları
En son kamuya açık NATO hesaplamalarına göre, 2020’deki Alman savunma harcamalarının GSYH içindeki payı bir önceki yılki yüzde 1,36’dan sonra yüzde 1,57’ye tekabül ediyor. Bu oranın artışında, korona krizinin neden olduğu ekonomik durgunluk da etkili oldu. Krizden önce, Almanya’nın savaş harcamalarının artışının ancak yüzde 1,42 civarında bir orana yol açması bekleniyordu. Savaş harcamaları pandemi krizinden etkilenmezken, diğer sektörlerde yaşanan durgunluk, savaş harcamalarının toplam içerisindeki payının yükselişine vesile oldu.
Ekonomideki durgunluğun belli ölçüde geri kalacağı varsayımına göre, savaş harcamalarının GSYH’yı oranının 2021 yılı toplamında 2020’nin biraz altına düşebileceği belirtiliyor.
Artan savaş harcamaları da eksik kalıyor
Federal Savunma Bakanlığı, bu konuda gelen soruya net bir yanıt vermezken, bir hükümet sözcüsü, “Temel olarak, mevcut ekonomik durum, NATO müttefiklerinin savunma çabalarını değerlendirmek için seçtiği formülün sorunlu olduğunu göstermektedir.” dedi. Yansıdığı kadarıyla Alman devleti, savaş harcamalarının yetersiz ve etkisiz kaldığı görüşünde. Der Spiegel’ in “Mali İhtiyaç Analizi 2022” raporuna göre, silahlı kuvvetlerin yetersiz finanse edildiği iddia ediliyor. Rapor, “NATO planlama hedeflerine ulaşmak için gereken çok sayıda silahlanma projesinin” mevcut mali planlamayla uygulanamayacağını veya başlatılamayacağını belirtiyor.
Korona salgınının ekonomik sonuçları, ordu için de bir kaygı konusu olurken, bakanlık Alman ordusunun askeri ihtiyaçlarının, “pandemik ve ekonomik gelişmelerden bağımsız olarak var” diyerek savaş alanının pandemiden etkilenmemesi gerektiğini savundu.
NATO savaş harcamalarının krizden etkilenmemesini bekliyor
NATO da soruna böyle bakıyor. Genel Sekreter Stoltenberg, sağlık hizmetleri ve ekonomik durgunluktan çıkmanın şu anda pek çok insan için bir öncelik olduğu halde hükümetlerin savunmaya daha fazla harcama yapması gerektiğini vurguluyor.
Bunun nedeni sorulduğunda Stoltenberg, “Rusya’nın oluşturduğu güvenlik tehditlerine”, “karmaşık siber saldırılara” ve “Çin’in yükselişine” dikkat çekti.
Tüm yıkıma rağmen savaş çığırtkanlığına devam
Pandemide sağlık alanında gerekli adımları atmayan kapitalist devletler, virüsün yayılmasını ve sönümlenmesini sağlayacak sert önlemleri almayarak işçi ve emekçilerin yaşamını tehlikeye attı, atmaya da devam ediyor. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya başta olmak üzere başlıca emperyalist devletlerin hemen hemen tümü, pandemide sağlık sistemlerinin çöküşüyle karşı karşıya kaldı. Milyonlarca kişinin koronavirüse yakalanmasına engel olacak önlemleri almayan kapitalist devletler, virüse ve yüzbinlerce ölüme çare bulamadı.
Tüm zenginliklerine ve “gelişmişliklerine” rağmen sağlık sistemlerinin, sermayedarların kârlarını katlamaktan başka bir işlev görmediği gözler önüne serilen bu kapitalist devletler, halklarına bu yıkımı yaşattılar. Bütün bu çöküşe rağmen savaş ve saldırganlık harcamalarını arttırmaya devam eden emperyalistler, hâlâ daha bunun yeterince olmamasından yakınıyor.
Toplumun yaşamsal ihtiyaçlarını yerine getirmekten aciz kalan NATO devletleri; hegemonya mücadelesi, silahlanma yarışı ve kapitalist rekabet gereği savaş harcamalarını daha da arttırma hedefleri ortaya koyuyor. Bu tablo, kapitalizmin çarklarının dönmesinin işçi sınıfı ve emekçiler başta olmak üzere bütün dünyamız için nasıl bir tehdit oluşturduğunu da gözler önüne seriyor.