NATO’dan “biyolojik silah” çıkışı

Emperyalistlerin savaş aygıtı NATO, “biyolojik saldırılara hazırlık” bahanesiyle yeni adımlar atma peşinde.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 30 Aralık 2020
  • 18:59

Resmi kuruluş gerekçesinin aksine, sadece uluslararası bir saldırı ve savaş örgütü değil, aynı zamanda kirli ve kanlı bir iç savaş örgütü de olan NATO, biyolojik silahlara karşı “savunmayı” güçlendirmek istediğini iddia etti. NATO’nun savunma adına söylediği her şey ikiyüzlülükten öte anlam taşımadığı onun icraatları üzerinden fazlasıyla kanıtlanmış durumdadır. Eğer onun bir savunma rolünden söz edilecekse, o da devrimci akımlara, emekçilere ve ezilen halklara karşı kapitalist-emperyalist dünya sistemini ayakta tutmayı amaçlayan bir “savunma” olabilir ancak. 

ABD emperyalizmi ve onun denetimindeki NATO “terörizm tehlikesine” ve “nükleer tehdit”e karşı sözüm ona savunmayı güçlendirmek istiyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Alman Basın Ajansı’na verdiği röportajda, koronavirüsün laboratuvarda yaratılmadığı, ancak “biyolojik savaş ajanlarının kullanımıyla ilişkili tehlikeler barındırdığını gösterdiğini” iddia ederek, “bu tehlikeye karşı savunmanın güçlendirilmesi gerektiğini” öne sürdü.

Die Zeit’ın haberine göre, Stoltenberg, biyolojik silahlarla olası saldırıları önlemek için NATO’nun istihbarat bilgisi alışverişini geliştirmek üzere olduğunu söyledi. “Kimyasal silahlar gibi bu silahlar da uluslararası hukuka göre yasaklanmıştır, ancak kullanımlarına hazırlıklı olmalıyız çünkü bu silahların hala mevcut olduğunu biliyoruz” diyen Stoltenberg, böyle bir saldırı gerekçesiyle toplu savunma için 5. Madde’nin devreye girmesi durumunda NATO’nun tüm kapasitesinin kullanabileceğini ileri sürdü.

“Olası biyolojik silahlar olarak grip ve koronavirüsler”

Envaiçeşit kitle imha silahlarıyla kendilerini donatan emperyalist haydutların sözcüsü, saldırılara karşılık verecekleri imkanlarla övünmeyi de ihmal etmedi. “NATO’nun yasaklanmış silahları yok, ancak uygun şekilde yanıt vermek için çok çeşitli imkanlarımız var” diyen Stoltenberg, çiçek hastalığı ve şarbon patojenlerine ek olarak grip ve koronavirüslerin de yıllardır olası biyolojik silahlar olarak kabul edildiğini belirtti.

Stoltenberg, araştırmaların virüslerin laboratuvarda yapay olarak daha tehlikeli hale getirilebileceğini gösterdiğini ileri sürerek buna karşı “hazırlıklı olma” vurgusu yaptı. Bizzat kendi savaş ve saldırganlık hamleleriyle halklara on yıllardır yıkım dayatanlar, “değiştirilmiş virüslere sahip terörist saldırılardan endişe edin” söylemleriyle yeni saldırı hamlelerini gerekçelendiriyor.

BM’nin biyolojik silah yasağı çağrısı

Bu gibi “korku senaryoları” öne sürenler arasında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres da yer almıştı. Guterres, ayrıca 1975 yılında yürürlüğe giren Biyolojik Silahların Yasaklanması Sözleşmesi’nin de güçlendirilmesi çağrısında bulunmuştu.

Birleşmiş Milletler de diğer birçok kurum gibi emperyalist güçlerin bir aracıdır. “Milletlerin”in değil, emperyalist devletlerin örgütü olan BM’nin misyonu ve varlık nedeni emperyalistlerin her türlü rezil uygulamalarını, emperyalist saldırıları ve savaşları meşrulaştırmaktır. Guterres’in dile getirdiği “biyolojik silahlara yönelik yasakların güçlendirilmesi” çağrısı da ikiyüzlülükten ibarettir.

Korona için “yardıma hazır” savaş aygıtı

Öte yandan, NATO şefi Jens Stoltenberg, mevcut korona salgınıyla ilgili “NATO’nun yardım etmeye hazır olduğunu” da tekrarladı. “NATO ve ordu aşıların dağıtımına yardımcı olabilir” iddiasında bulunan savaş sözcüsü, NATO’nun afet kontrol merkezinin aylardır diğer bölgelerdeki yardımları koordine ettiğini ileri sürdü. Son zamanlarda Balkan ülkelerine ve diğer ittifak ülkelerine çok sayıda solunum cihazının teslim edildiğini söyledi. 

ABD emperyalizmi ve onun denetimindeki NATO, “terörizm tehlikesine” ve “nükleer tehdit”e karşı sözüm ona savunmayı güçlendirmek istiyor. Ama en büyük nükleer tehdit ve en büyük terörist örgüt bizzat NATO’nun kendisidir. Bu savaş ve saldırganlık örgütü koronavirüs salgınını suiistimal etmeyi de ihmal etmiyor. NATO’nun “yardım etmeye hazırız” çağrıları ve bu kapsamda üstlendiği misyonlar, militarizme alan açmak ve kendisini meşrulaştırmak için fırsatçılık yapmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.