Emperyalist ülkeler arasında şiddetlenen rekabet, kaçınılmaz olarak beraberinde militarizme ayrılan bütçeleri de devasa boyutlara taşıyor. Dünya kapitalist sistemi içerisinde ekonomik gücüyle önemli aktörlerinden birisi olan Avrupa Birliği emperyalizmi, savaş kabiliyetini hızla güçlendirme çabası içerisine girmiş bulunuyor. AB, ekonomik gücünün yanı sıra askeri alanda da egemen bir güç olabilmek için yoğun bir çaba sarf ederken, özellikle son yıllarda silahlanmaya ayırdığı bütçeler ile dikkat çekmektedir.
Bu durum, Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI), dünya genelindeki silah ve askeri teçhizat satışıyla ilgili karşılaştırmalı raporu da belgeliyor. 2017-2021 dönemindeki silah-teçhizat satışlarını 2012-2016 ile kıyaslayan rapora göre dünya çapında silah ticareti yüzde 4,6 oranında azalma kaydederken, Avrupa ülkelerinin askeri harcamalarının yüzde 19 oranında artırdığı saptanıyor. SIPRI araştırmasını yapan uzmanlardan Pieter Wezeman, verileri “çok endişe verici bir silahlanma” şeklinde değerlendiriyor. Özellikle, 2014 yılından itibaren NATO üyesi ülkelerin, ki büyük bir çoğunluğu AB ülkeleridir, militarizme ve silahlanmaya çok daha büyük bütçeler ayırdıkları görülüyor.
Rapor, bugün iddia edilenlerin tersine Avrupa’da silahlanma artışının Ukrayna krizinin öncesinde başladığını ortaya koymaktadır. ABD-NATO-AB emperyalist blokunun tepeden tırnağa hızla silahlandığı bir dönemde, dünya barışını tehdit eden ülkeler olarak gösterilen Rusya ve Çin’in silahlanmaya ayırdıkları bütçelerinde dikkate değer bir azalma gözlemlenmektedir. Bu gerçek SIPRI’nin raporlarıyla da teyit edilmektedir.
Nasıl ki bulutlar bünyelerinde yağmur damlacıklarını barındırıyorsa, kapitalist sistem de bünyesinde kaçınılmaz olarak savaşları barındırmaktadır. Hele kapitalizmin tekelci ve barbar aşaması olan emperyalizm söz konusu ise dünya pazarlarının döne döne yeniden paylaşılması uğruna talan savaşları günümüzün kaçınılmaz olguları haline gelmektedir. Militarizm ve silahlanma yarışı tümüyle bu talan savaşları için sürmektedir. Emperyalistler arası rekabet ve çatışmanın bugün geldiği boyut üzerinden bakıldığında dünyanın yeniden bu güçler arasında paylaşılmasını hedefleyen savaş tehlikesi her geçen gün daha da büyümektedir.
Bu anlamıyla bugün ABD ile Çin ve Rusya arasında süren çatışmalarda, üçüncü bir güç olarak AB emperyalistleri pastadan büyük bir pay alabilmek için tepeden tırnağa kadar silahlanmaktadır. Bugün AB’yi oluşturan ülkelerin özellikle üç yüz yıllık sömürgeci geçmişleri, sömürgelerdeki barbarlıkları dikkate alındığında kirli çıkarları uğruna neler yapabilecekleri daha iyi anlaşılacaktır.