Emperyalist batı dünyasının Ukrayna savaşı karşısında tiksinti veren ikiyüzlülüğüne, çifte standardına ve ahlaksızlıklarına sürekli yenileri ekleniyor. Batı toplumlarının adeta iliklerine sirayet eden ırkçılığın, Almanya şahsında ise Nazi ruhunun kendini gösterdiği temel alanlardan biri, batılı hükümetlerce izlenen mülteci politikaları oldu. Bu konuda yüzsüzlüğün, ayrımcılığın ve ırkçılığın zirvesine varıldı. Bunu, Rusya’ya karşı tutum almadığı için dünyaca ünlü sanatçıların görevden alınması, Rus sporcuların FİFA’dan atılması, Rus basınına yasaklar getirilerek Rus kaynaklarından haber alma hakkının fiilen ortadan kaldırılması, insanların Putin karşıtı açıklamalar yapmaya zorlanması ve Rusya vatandaşlarının işten atılma tehditleri vb. izledi. Şimdi de Rus vatandaşlarına vize vermemek, onların en temel insani hakları olan seyahat hakkını engellemek gibi bir rezalet haftalardır tartışılıyor Avrupa’da.
Batılı emperyalizmin hizmetindeki mafya kökenli oligarklara ve faşist paramiliter gruplara dayanan, Hitler işbirlikçisi hainleri “ulusal kahraman” ilan eden, faşizme karşı direnişin simgesi olan her şeye faşist bir kin ve kudurganlıkla saldıran faşist Ukrayna yönetiminin başındaki Zelensky, ağustos ayının başında Ruslar için küresel bir seyahat yasağı çağrısı yaptı. Zelensky’e göre “Komşu bir ülkeye karşı saldırganlık savaşı yürüten bir devletin vatandaşları, hiçbir şey olmamış gibi AB’ye girmeye devam” etmemeliymiş! Bu piyonun çağrısı üzerine sözde “liberal-demokratik” değerleri ağızlarından düşürmeyen Avrupa Birliği de Rus vatandaşlarına vize verilmemesi, Rusların artık AB’ye seyahat etmelerinin önlenmesi konusunda hararetli bir tartışma başladı.
“Rus turistler neden … sokaklarında dolaşsın, şarabın tadını çıkarsın”
AB içinde Çek Cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Polonya ve Finlandiya gibi ülkeler adeta yarışa girmiş durumdalar. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, “Rusya Ukrayna’da insanları öldürürken Rus vatandaşlarının AB’ye, Schengen bölgesine girip turist olarak gezmelerinin doğru olduğunu” düşünmüyor. Estonyalı meslektaşı Kaja Kallas ise, Twitter’da “Avrupa’yı ziyaret etmek bir ayrıcalıktır, bir insan hakkı değil” diye buyuruyor. “Uygar” AB’nin bazı ülkelerinin kimi yöneticilerine, burjuva basına ve kimi köşe yazarlarına göre, “Rus halkına, ülkelerinin liderliğinin eylemlerinin kendileri için de sonuçları olduğunu göstermek” gerekiyormuş.
Rus nüfusunun “büyük bir bölümünün Ukrayna’ya yönelik yasadışı saldırıya pasif rıza göstermesi” kabul edilemezmiş, “Rus turistler neden … sokaklarında dolaşsın, şarabın tadını çıkarsın”, “Saldırıya uğrayan Ukrayna’daki insanlar hayatlarından endişe ederken Rus turistlerin batıda dinlendirici bir tatil yapmalarına neden izin verilsin?”, “Ruslar, uluslararası hukuku ihlal eden bir saldırı savaşının onlar için sonuçsuz kalamayacağını da bilmelidir” gibi utanç verici ve tiksindirici düşünceler “batının liberal değerleri” adına savunulabiliyor. “İnsan hakları”, “demokrasi” ve “özgürlük” sahtekârlığı eşliğinde Rus olan her şeye ve tüm Rus vatandaşlarına düşmanlığın türlü çeşidi utanmazca gösterilebiliyor.
Hitler faşizmi Avrupa’yı- insanlığı kasıp kavururken, insan aklının sınırlarını zorlayan tüyler ürpertici işkence yöntemleriyle milyonlarca insanı katlederken, Alman vatandaşlarının seyahat hakkını-özgürlüğünü engellemek kimsenin aklından bile geçmemişti bildiğimiz kadarıyla. Yanı sıra “Rus halkına, ülkelerinin liderliğinin eylemlerinin kendileri için de sonuçları olduğunu göstermek” isteyen insan kılıklı yaratıklar, örneğin kendi ülkelerinin barbarca savaşlarına karşı sokağa çıkmak isteyen kendi vatandaşlarına anında “vatan hani” diye saldıracakları bilinen bir kuraldır.
Seyahat yasağına “hayır” seyahat kısıtlamalarına evet!
Almanya, Avusturya ve Fransa, Ukrayna ve Doğu Avrupa ülkelerinin talep ettiği Rus vatandaşlarına yönelik geniş kapsamlı giriş-seyahat yasağına karşı çıktılar. Ancak AB, seyahat için vize verilmesini kolaylaştırmak için Rusya ile imzalanan bir anlaşmayı tamamen askıya alacak. AB Dış Politika Sorumlusu Borrell’in Prag’da AB dışişleri bakanlarıyla yaptığı görüşmeler sonrasında duyurduğu bu hamle, Rusya’ya karşı alınan bir başka cezai önlem oluyor. Bu önlemlerle vizeler daha pahalı hale getiriliyor ve Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock’un ifadesiyle “gelecekte Rusların vize almaları aylarca sürebilir.” Borrell de, Rus vatandaşlarına vize verilmesinin “önemli ölçüde azaltılacağını” söylüyor.
Tüm Rus vatandaşları için genel bir seyahat yasağını göze alamayanlar böylece, Rus vatandaşların seyahat özgürlüklerine sınırlamalar getirmek ve Schengen vizesi verilmesini önemli ölçüde zorlaştırmak istiyor. Böylece Rus halkının seyahat özgürlüğü dolaylı yollarla gasp ediliyor. Bunu da seyahat etmek isteyenlerin kamu düzenine veya uluslararası ilişkilere tehdit oluşturup oluşturmadıklarını araştırmak biçiminde sunuyorlar. Neye göre tehdit oluşturup oluşturmadıkları da muhtemelen keyfi tercihlere bırakılacağı için araştırmadaki amacın güya, Rus gizli servislerinin AB topraklarındaki etkisini ve faaliyetlerini uzun vadede geri püskürtmekmiş!
Rus vatandaşlarına tam bir seyahat yasağının uygulanmamasının ise “Batı değerleri”, insan hakları ve özgürlüklerle bir alakası yok. Bu daha çok “Rus anlatısının beslenmesini engellemek” içindir. Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, Rus vatandaşların tümünü kapsayan bir seyahat özgürlüğüne neden karşı çıktıklarına açıklık getiriyor. “Bebeği banyo suyuyla birlikte atmamalıyız” diyen Schallenberg, “Bütün bir yasak, Rus sivil toplumuyla son temasları tamamen kesecek.” Vize yasağı da “Rus propaganda makinesine karşı mücadelede ters etki yapacak.” “Rus halkının Avrupa’ya açılan kapısını tamamen kapatırsak, bu sadece Kremlin tarafından yayılan propagandayı körükleyecektir.”
Schallenberg’in Batılı emperyalistlerin gerçek niyetini yansıtan ve adeta onlar adına yapılan açıklamaları, Rus vatandaşların tümünü kapsayan bir seyahat yasağının neden kabul görmediğinin açıklayıcı örneğidir.
“Batının liberal-demokratik değerleri” sahtekârlığı
Sözüm ona özgürlük, demokrasi ve “liberal değerler” adına büyük “hassasiyet” gösteren ikiyüzlü Avrupalı emperyalistlerin tümü de her türlü insani değerlere düşman olduğunu Ukrayna savaşı üzerinde de kanıtlamış oldu. Irkçılığın en rezil örneklerini bir de bu savaş üzerinde sergileyen batı dünyası, demokrasilerinin sahteliğine de yine bu savaş üzerinde yeni açıklıklar sağladı. Kendilerini insan uygarlığının “demokratik” temsilcisi ve “özgürlükler” abidesi olarak gösteren bu yüzsüzler topluluğu, ideolojik, kültürel ve moral açıdan da çukurda olduklarını bir kez daha göstermiş oldular.
Ukrayna krizi ve savaşı, emperyalist Batı’nın o pek övündüğü liberal demokrasisinin gerçek sınırlarını olduğu gibi sahteliğini de ortaya koymuştur. Dolayısıyla emperyalist Batı dünyasının Putin’in saldırganlığı üzerine ettikleri onca laflar, ikiyüzlülük örneği bir çifte standardın ifadesidir. Bunun “batının liberal-demokratik değerleri” ambalajına sarılması, ahlaksızlığın ve sahtekarlığın en rezil biçimidir yalnızca.